"Hayatım altüst oldu, bütün düzenim bozuldu diye üzülme. Nereden biliyorsun hayatının altının, üstünden daha iyi olmadığını?" demiş Şems.
Şimdi ben de tam olarak bu cümlenin içindeki yerimi arıyordum. Az sonra kapı açılacaktı ve ben hayatımın hem altı hem de üstü ile karşı karşıya gelecektim.
Kaçmalı mıydım?
Yoksa gerçeklerle yüzleşmeye var mıydım? Kapıyı açacak olan kişinin Yavuz olma ihtimali de vardı olmama ihtimali de. Fakat içimdeki ses tırnaklarını yüzüne geçirmiş bağırarak o olduğunu söylüyordu.
Saliseler bir bir geçerken beynimde oluşan senaryolar da bir bir değişiyordu. Ayağım tam asansör kabinine doğru dönecekti ki kapı açıldı.
Bu kadar kusursuz olmak zorunda mıydı? Saçlarının güzelliği, üzerinde taşıdığı gömleğin sanki onun için dikilmiş olması, gözlerindeki o bakışta binlerce anlamın olması... Bir an ruhum çekilecek sandım.
"Hoşgeldin." dedi sakin bir tonda. Hoş mu gelmiştim gerçekten? Cevap vermedim. Biraz kenara çekilip eliyle içeri gelmemi işaret etti. Tereddüt etmeden içeriye girdim. Sağımdaki kapıdan girdiğimde buranın salon olduğunu anladım ve arkamdan giriş kapısının kapanma sesini duydum. Salonu bej ve beyazın ferah tonlarıyla uyumlanmıştı. Gözlerim bir anlığına kitaplığına kaydığında kişisel gelişim kitapları olduklarını gördüm. Ortadaki sehpada dizüstü bilgisayarı ve yanında birkaç dergi ile birlikte içi boş sigara küllüğü duruyordu.
"Otursana." dedi yine aynı sakin tonda arkamda iken. Ne olacaktı ki? Kendi yaşadığım özel hayat yüzünden beni yargılayacak mıydı? Veya ben buna izin mi verecektim? Neden korktuğumu şimdi düşününce anlamıyordum. Fakat biliyordum ki en çok ne söyleyeceğini merak ediyordum.
Çekinerek kanepeye oturdum.
"Bir şey içer misin?" dedi.
"Hayır. Teşekkürler." dediğimde dudaklarım ilk kez aralanmıştı. Adımları oturduğum kanepeye doğru ilerledi ve yanıma oturdu. Birkaç dakikalık sessizlik odada dolaştığında onu yok eden Yavuz oldu.
"Sence İrem ile evlenmeli miyim?" dedi. Bir an kulaklarım yanlış işitiyor sandım. İrem demişti değil mi? Hani ben dün gece yanlışlıkla onu öpmüştüm ve bu beni ne kadar korkutmuş olsa da tüm gece dudaklarını düşünmüştüm falan? Beni buraya çağırmıştı ve şimdi ise bana İrem ile gelecek hayallerinden mi bahsedecekti. Ne demeliydim? "Yok ya, boşver onu gel beni al." mı diyecektim. ŞAKA MI YAPIYORDU?!
Gözlerim gözleriyle buluştuğunda sanki mümkünmüş gibi aklını okumaya çalıştım. Fakat gözleri de bedeni gibi sertti.
"Bilmem," dedim meydan okurcasına. "Sen ne istiyorsun?"
"Ben tatmin edilmek istiyorum." dedi ve ardından dudağının kenarı yukarı kıvrıldı. "Sence İrem beni zaptedebilir mi?"
Şu an konumuz İrem ile evlilik miydi yoksa İrem ile ateşli seks miydi? C şıkkı, hiçbiri.
"Beni neden çağırdın Yavuz?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Bir kez daha İrem derse sehpadaki küllüğü kafasına geçirecektim.
"Boşver." dedi aptalca bir şeyden bahseder gibi gülümseyerek. Sanırım artık konunun saçmalığının farkındaydı. "Spora gideceğim, birlikte gidelim mi?" dedi.
Afallamıştım. Aklımdan geçen senaryolar bunlar değildi. En iyi ihtimalle beni siker diye düşünmüştüm halbuki.
"Eşyalarım yanımda değil." dedim sesimi normal tutmaya çalışarak.
"Orası kolay." deyip ayağı kalktı ve salondan çıkıp yüksek ihtimalle kendi odasına gitti. Birkaç tıngırtı sesinden sonra içeri elinde iki spor çantasıyla girdi. Üzerindeki gömlek yerini siyah spor askılısına vermişti. Kollarındaki damarlar beni bu mesafeden boğuyordu. Göğüslerinin şişkinliği atlete tam oturmuştu ve em beni diye bağırıyordu. Gözlerim altındaki şorta kaydığında önündeki kabarıklık boxer giymediğini anlamamı sağladı. Sadece iki defa çeksem boşalacaktım. Aletimi kaşıyormuş gibi yapıp kemerime sıkıştırdım. Bana uzattığı çantayı almak için ayağı kalktığımda gülümsedi ve çantayı aldım.
"Sen ciddisin?" dedim.
"MACFit üyeliğin var değil mi?" dedi kapıya doğru döndüğünde.
"Evet." dedim. Kaslı erkekleri bir arada başka nerede bulabilirdim ki?
*
Salona onun arabasıyla geldik. Yol boyunca ben sosyal medyada takılırken, O iş yerindeki bir kızla yapacakları toplantı hakkında konuşmuştu. Telefonumuzdaki QR kodları okutup içeri girdik. Soyunma odasına geldiğimizde daha önceden spor yaparken tanıştığım bir adam bana başıyla selam verdi. Bende ona aynı şekilde karşılık verdiğimde Yavuz gürültülü bir şekilde boğazını temizledi. Açık gördüğü boş bir dolaba çantasını atıp havlusunu alıp kapağını kapattı. Oturağa bana verdiği çantayı koyup fermuarını açtığımda gözlerim de onunla birlikte iyice açıldı.Bana da üzerindeki ile aynı askılıyı ve şortu koymuştu. Fakat gözlerimi pörtleten kısım çantanın kenarından bana gülümseyen popo lastikli slip çamaşırdı.
Popo lastikli slip çamaşır!
Kafamı kaldırıp Yavuz'a baktığımda sırıtıyordu.
"Beğendin kabul et." dedi beyaz dişlerini göstere göstere sırıtarak. Kiminle dans ettiğini bilmiyordu ve olacaklar eğer yapmaya çalıştığı şeyi doğru anladıysam hiç hoşuna gitmeyecekti. Benim adım Serkan'dı ve ben her türlü oyunu bozardım.
"Evet," dedim masumca gülümseyerek. "Ben de bu akşam için böyle bir şey giyecektim. Sayende eve gitmem gerekmeyecek." dediğimde yüzündeki sırıtma bir anda dondu. Kaşları çatıldı fakat dudaklarından herhangi bir kelime çıkmadı.
Üstümü değiştirip koyduğu spor giysilerini giyip havlumu omzuma attım ve dolabı kapattım. Tüm bu dakikalar boyunca gözlerini üzerimde hissediyordum. Pantolonumu çıkartırken biraz çekinmiş olsam da bunu yansıtmadım. Şimdi kokusu bütün bedenimdeydi.
"Bu akşam bir planın mı var?" dedi.
Gayet normal bir şeymiş gibi "Hı hı." dedim. "Bir arkadaşın evine gideceğim."
Gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki bir an oradan bana bir kurşun gelecek sandım. Vücudu kaskatı görünüyordu ve göğsünde birleştirdiği kollarındaki kaslar iyice şişmiş gibiydi.
"Hadi." dedim onu arkamda bırakıp yürümeye başlayarak. "Spor yapalım."
O çamaşırın hesabını verecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HELALİMSİN (boyxboy)
Short Story"Helalimsin lan benim o*ospu çocuğu!" Şiddet, seks, entrika ve komedi içerir. Etkilenecekler, lütfen yalvarırım okumayın... +18 Entrika #4 (24/12/2021) Entrika #3 (22/01/2022)