"OYUN"

207 19 26
                                    

Akın'dan...

"Anlayamıyorum, gerçekten anlayamıyorum. Bu psikopatın benden, annemden ne istediğini anlayamıyorum. Annem ondan boşanmadan önce bize yaptıkları yetmezmiş gibi şimdi ne istiyor?" Hepsini bir nefeste söylediğim için derin bir nefes aldım. Odanın bir ucundan bir ucuna hızlı hızlı yürüyerek konuşmaya devam ediyordum. "Lanet olsun."

En sonunda kendimi odanın köşesindeki koltuğa attım. Ayaz karşımda sessizce oturuyor yalnızca beni izliyordu. Oturduğu yerden kalkarak yanıma doğru geldi. Yavaşça yanıma oturarak bir elini omzuma koydu,

"Merak etme o şerefsiz hangi deliğe girerse girsin onu bulacağız, Güneş'e de hiçbir şey olmayacak."

Ellerimin arasına aldığım başımı ağır ağır salladım,

"Onu bulacağım."

"Bulacağız."

Ayaz'la annelerimiz sayesinde tanışmıştık. Annelerimiz liseden arkadaştı ve bizde neredeyse beraber büyümüştük. O benim hiç olmayan kardeşim gibiydi. Her anımda yanımda olup, kötü zamanlarımı atlatmama yardımcı olmuştu. Ben burdan taşındığım zaman bile bağlantımızı koparmamış, her fırsat bulduğumuzda görüşmüştük. Şimdi de her zaman olduğu gibi yanımdaydı.

Ayaz'la otururken annem içeri girdi.

"Sakin ol Akın. Ona bir şey yapmayacak."

"Sakin ol mu? Nasıl sakin olmamı bekliyorsun anne? Benim yüzümden o kızın başına bir şey gelirse bu vicdan azabıyla nasıl yaşarım sence? Asıl sen nasıl bu kadar sakinsin? Yoksa bildiğin bir şeyler mi..." Sözümü kesti, odaya girip tam önümde durdu.

"Hayır Akın bir şey bilmiyorum. Ancak bunun duvarları yumruklayarak çözülmeyeceğini biliyorum..." Kanayan elimi ellerinin arasına aldı. "...Onu bulacağız tamam mı? Babanın ona bir şey yapmasına izin vermeyeceğiz."

Elimi hızla ellerinin arasından çektim,

"O psikopat benim babam değil. Benim babam ben beş yaşımdayken öldü. Bir daha o adam için baba dersen seni kırarım anne. Bu kadar saf olma. Artık kaldıramıyorum. Kaldıramıyorum."

Annem daha fazla üzerime gitmek istememiş olmalı ki odadan hiçbir şey söylemeden çıktı.

Annem gittikten sonra on dakika boyunca sessiz kaldım. Ayaz'da bir şey söylemiyordu. Daha fazla burada böyle oturamazdım. Masanın üzerinde duran telefonumu alıp cebime koydum.

"Burada böyle oturarak ona yardım edemem, bir şeyler yapmam gerek." diyerek Ayaz'a döndüm.

"Aklından neler geçiyor?"

"Önce ailesiyle konuşalım, durumlarını görelim sonra da Peri Teyze'ye uğrayalım." dedim ve evden çıktım. Ayaz'la yol boyunca hiç konuşmadık. Zaten konuşacak halde değildim. Kendimi günlerdir uyumamış gibi hissediyordum.

Beş dakika içinde Güneş'in evlerinin önündeydik. Zaten evlerimizin arası fazla değildi. Ablası terasta oturuyordu. Elinde çevirdiği kalemle boş bakışlarla masaya bakıyordu. Annesi içeride olmalıydı, babası polis merkezindeydi. Babası Ceyhan Bey'de eskiden polis olduğu için bu olay ile polisler daha çok ilgileniyordu.

Kapıyı açmamla ablası başını kaldırdı,

"Akın? Sen Akın mısın?" dedi. Başımla onayladım.

"Evet, bu da arkadaşım Ayaz." dedim.

"Sanem.Gelin oturun lütfen." Yavaş adımlarla Sanem'in karşısındaki sandalyeye oturdum. Ayaz ise hemen yanındaki sandalyeye geçti. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Sonuçta kardeşi benim yüzümden kaçırılmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Güneşin KaranlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin