⎊3⎊

882 92 26
                                    

○2008~Eylül○

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

○2008~Eylül○

Tony, Rhodey'nin eline tutuşturduğu ödül ile otelden çıktı. Happy hızlıca gelip Tony'nin üstüne siyah bir şemsiye açtı. O an Tony aklına gelen şey ile anında pişmanlık yaşamaya başlamıştı.

Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyor, gök gürlüyordu. Emery yağmuru sevmezdi. Bu bir tür korku değildi. Sadece sevmiyordu ve yağmurlu günlerde daha huzursuz olur, geceleri ise zor uyur ve kâbus görürdü.

Tony, hızlı adımlarla arabasına binip Happy'e hızla eve sürmesini söyledi. Biraz önceki neşesi kaybolmuş, çakırkeyifliği anında dağılmıştı. Happy ise Tony'nin ruh halinin neden bu kadar hızlı değiştiğini anlamaya çalışırken hızla arabayı kullanmaya başladı.

Araba Tony'nin okyanus kenarındaki büyük evinde durdu. Tony, yağmuru umursamadan arabadan indi ve koşar adımlarla eve girdi. Anında Emery'nin odasının önüne geldi. Kızının odasının kapısı açıktı ve Emery odada yoktu. Tony bu sefer kendi odasının önüne geldi. Emery oradaydı işte. Tony'nin yastığına kafasını koymuş, büyük cama arkasını dönmüştü. Gözleri kapalıydı. Huzursuz bir uykunun içinde olduğu belliydi.

Odanın içini parlak bir ışık doldurduğunda Emery başının altındaki yastığı iki eliyle sıkmaya başladı. Yedi saniye sonra gök gürlediğinde Emery olduğu yerde sıçrayıp uyandı. Emery, derin derin nefes alıp vermeye başladığında Tony hemen kızının yanına gidip yatağın kenarına oturdu.

Emery yataktan doğrulup babasına sarıldığında gök yeniden gürledi. Ama Emery bu sefer yerinde sıçramadı. Çünkü yanında babası vardı. Artık huzursun olmasına gerek yoktu.

Tony, Emery'i yatağa geri yatırdı. On dakika sonra duş yapmış ve üstünü giyinmiş bir şekilde geri geldi. Emery, hala uyanıktı. Babasını bekliyordu. Emery, Tony'nin geldiğini görünce kenara kaydı. Tony, yatağa girip kendi tarafına yattı. Emery'i göğsüne çekti ve saçlarının üstüne bir öpücük kondurup kokusunu içine çekti.

"Seni 3000 kez seviyorum, baba."

"Seni sonsuz kez seviyorum, prenses."

Emery, gözlerini kapattı ve babasının kokusunu içine çekip yavaş yavaş uykuya dalmaya başladı. Tony ise her zamanki tamamen uykuya dalana kadar kızını izledi. Emery'nin nefes alışverişleri bir düzene girdiğinde Tony onun uykuya daldığını anladı ve kendisi de gözlerini kapattı. Kısa süre sonra Tony de uykuya daldı.

İki Stark da gecenin aksine güneşli bir havaya aynı anda gözlerini açtılar. Emery, babasının göğsünde olan eli ile gözlerini ovuşturduğunda Tony de aynı şeyi yapıyordu. Emery, babasının kolları arasından çıkıp gerindiğinde yine aynı anda aynı hareketi yapmış oldular.

"Günaydın."

"Günaydın, prenses." Emery, babasının kendine prenses demesine göz devirip Jarvis'e seslendi.

"Jarvis saat kaç?"

"Saat 6.29, Bayan Stark." Emery, Tony'nin yanağına öpücük kondurdu. Tony'nin üstünden atlayarak yataktan çıktı ve kendi odasına gitti. Elini yüzünü yıkayıp giyinme odasına gitti. Üstüne siyah bir tayt ve gri bir sweatshirt geçirip siyah spor ayakkabılarını giydi. Saçlarını da tarayıp tepeden sımsıkı bir topuz yaptı.

Garaja indiğinde babasının kırmızı, alev detaylı arabasının başında durup ona geliştirme yaptığını gördü. Masanın üstünde duran içinde sandviç olan tabağa doğru ilerledi. Masanın üstüne oturup tabaktaki sandviçi eline aldı. Babasının ne yaptığını izlerken sandviçini yemeye başladı.

"Afganistan' a gitmek zorunda mısın?" Emery, bu sorunun cevabını bilse bile bi' umut tekrar şansını denemek istemişti. Babasının dünyanın öteki ucuna gitmesini istemiyordu. Ayrıca içinde kötü bir his vardı. Tony, hala yaptığı işle ilgilenirken Emery'e cevap verdi.

"Maalesef. Keşke reşit bir kızım olsaydı da bu işleri benim yerime o halledebilseydi." Emery, masanın üstünden inip babasının hazır olan kahvesine doğru ilerledi.

"Yapmak istemediğin işleri benim üstüme yıkmak için beş yıl daha beklemek zorundasın, baba." Emery, kahve kupasını alıp babasına doğru ilerledi ve ona arkasından sarılıp tek kolunu boynuna doladı. Tony, hızla ellerini yanda duran beze silip yüzünün önünde duran kupayı aldı. Emery'nin yanağına bir öpücük kondurup kahvesini yudumlamaya başladı.

"Bu arabanın güzel olan tek şeyi renkleri. Farkındasın değil mi?"

"Bunu değiştirmeye çalışıyorum. Hem neden öyle diyorsun? Güzel bir duruşu var arabanın." Emery kıkırdayıp gözlerini diğer arabaların üstünde gezdirdi.

"Shelby Cobra'dan daha iyi durduğu kesin." Emery, kollarını babasının boynundan çekti ve doğruldu. Tony, hoşnutsuz bir yüz ifadesiyle Emery'e döndü.

"Arabalarıma laf etmeyi keser misin? Ayrıca Shelby Cobra'nın nesi varmış?"

"Nesi mi var? Arabanın resmen gözleri var! Tamam biraz şirin durabilir ama aynı zamanda korkutucu da." Emery, babasının surat ifadesine baktıkça daha fazla gülmek istiyordu. "Ayrıca R8'e şimdiye kadar hiç laf etmedim."

"Senin okula gitmen gerekmiyor mu?" Emery, babasının konu değiştirme çabasına gözlerini devirdi. Kendisi bu konuda kesinlikle daha iyiydi.

"Üniversiteye başladığımı, artık her gün okula gitmeme gerek olmadığını ve bugün derslerimin olmadığını biliyorsun baba."

"Neden bu kadar uzun bir cevap verdin ki? Kısaca gerekmiyor diyebilirdin." Emery kollarını göğsünün altında birleştirip bilmiş bir tavırla babasına baktı.

"Kime çekmişim acaba?"

"Efendim, Bayan Potts geldi." Tony, kahvesini masanın üstüne bırakıp cam kapıya yöneldi.

"Bana çok fazla benziyorsun, prenses." Emery, babasının kendisine prenses demesine gözlerini devirdi.

"Seni yukarıda kızgın bir kadın bekliyor. Bir buçuk saat önce uçağa binmiş olmalıydın."

"Eğer beni beklemeyecekse kendime ait bir uçağımın olmasının ne anlamı var?" Emery, ben masumum dermiş gibi ellerini iki yana kaldırdı.

"Ben seninle aynı düşüncedeyim. İkna etmen gereken kişi yukarıda." Tony, cam kapıdan çıkmadan geri döndü. Emery'e sarıldı. Emery hiç beklemeden kollarını babasının beline doladı. Tony kızının saçlarına bir öpücük kondurup ondan ayrıldı.

"Görüşürüz, prenses." Emery, yine gözlerini devirdi.

"Görüşürüz, baba. Seni 3000 kez seviyorum."

"Seni sonsuz kez seviyorum." Emery, Tony cam duvarın ardında kaybolana kadar bekledi. Sonra garajın spor için ayırdıkları tarafına ilerledi. Siyah eldivenleri eline geçirip kum torbasının önüne geldi.

Tony'nin aksine Emery spor yapıyordu. Ayrıca dövüş sporlarıyla da ilgileniyordu. Yay kullanabiliyor, bıçak fırlatabiliyordu. Sadece babası yanında olduğunda silah da kullanabiliyordu. Gerçi Tony de spor yapıyordu ama onun sporu gece yarısından sonra başlıyordu.

⎊Daughter of Stark⎊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin