#23: hiçlik
Jeongin ağlarken kampüsten ayrıldı. Hızlı adımlarla uzaklaşıyorken Chan'da peşinden gidiyordu.
Seungmin onu fazla hırpalamıştı. Yorgun ve halsizdi. Kendini kaldırıma bırakırken bağırdı. "Jeongin."
Jeongin adının seslenilmesiyle arkasında kalan Chan'ı gördü. Gidip gitmemek arasında kararsız kalırken yüzünü inceledi. Neredeyse tüm yüzü kanla kaplanmıştı. Derin bir nefes alırken yavaş adımlarla yanına ilerledi.
Chan Jeongin'in yanına gelmesiyle buruk bir gülümseme sunarken Jeongin yanına çömelmiş, parmaklarını çenesine çıkararak yüzündeki yaralara bakmaya başlamıştı.
"Ciddi görünmüyorlar ama mikrop kapmaması için temizlememiz lazım."
Chan başını sallarken sordu. "Çok üzüldün mü?" Jeongin başını başa yöne çevirirken ayağa kalktı. "Umurunda mı sanki. Kalk gidelim artık." Chan üzgünce kalkarken konuşacak bir şeyler bulmaya çalıştı. Ama bu durumda ne denirdi ki?
Eve doğru adımlarken kısa sürede varmışlar, içeri geçmişlerdi.
Chan yorgunlukla kendini kanepeye attığında Jeongin eczane malzemeleri bulunan çantayı alarak Chan'ın yanına oturdu.
Tek kelime etmeden tentürdiyotu pamuğa dökmüş, Chan'ın yaralarını temizlemeye başlamıştı.
Chan bakışlarını Jeongin'in yüzünde gezdirdi. Daha önce dikkat etmemişti ama o çok güzeldi. Durgun yüzünün sert olmasıyla yutkundu. Sert ve keskin hatları bulunan bu çocuk düz ifadesiyle bile korkutucu olabiliyordu.
Kabul etmek istese de istemese de o eşiydi, onu mutlu etmeliydi.
"Her şey için üzgünüm Jeongin, böyle olmasını istememiştim."
Jeongin Chan'ın dediklerine sessiz kalmış, yaralarını temizlemeye devam etmişti.
Chan sessizlikle elini Jeongin'in bacağına koydu. "Bir şey demeyecek misin?"
Jeongin elini Chan'ın yüzünden çekmeden konuştu. "Ne söylememi bekliyorsun ki Chan? En başından beri söz hakkım yoktu. Beni eşin seçerken ben seni tanımıyordum bile. Sevdiğim adamla mutluydum ben ama bu bile elimden alındı benim."
Jeongin ağlamak istemese de gözlerinin dolmasını engelleyemedi. Seungmin'in son dedikleri canını fazlaca yakıyordu.
Chan bunu fark etmiş, elini Jeongin'in yanağına çıkararak okşamıştı. "Normalde bunu yapmamam gerekiyor. Ama sana ne olduğunu anlatacağım. Sadece bana biraz zaman vermeni istiyorum."
Jeongin sadece başını sallamakla yetindi. İçinden Chan'ın kötü biri olmadığını ummaktan başka yapabileceği bir şey yoktu.
Bunları düşünmeyi es geçip Seungmin'in şu an ne halde olduğunu düşündü. Seungmin'i ilk defa bu kadar sinirli görüyordu ve sinirle dedikleri kendini fazlaca kırmıştı.
Tamam belki onunla yanlış bir şekilde yollarını ayırmıştı ama doğru olan buydu. İki rüya cinine bağlı bir eşin birlikte olmasının sonucu ikisini de ölüme sürüklerdi.
Jeongin gördüğü rüyaları aklına getirdiğinde alt dudağını dişledi. O rüyaları her gün görmeye dayanamazdı.
Kendisi eşini bulmuştu ve artık Chan'ın kendisine rüya gördüreceğini düşünmüyordu. Ama Seungmin bırak ruh eşini bulmayı, onu bulmak için çabalamıyordu bile.
Jeongin Seungmin için endişeleniyordu. Eskiden kendisinden güç bulup güçlü kaldığını biliyordu ama şimdi yanında kimse yoktu.
Gerginlikle bıkkın bir nefes vererek sordu.
"Seungmin ruh eşini bulamazsa ne olacak Chan?"
Chan'ın yüzünde Jeongin'in konuşmasıyla buruk bir gülümseme oluşurken yanıtladı. "Emin değilim. Aslında bu biraz da eşine bağlı."
Chan Hyunjin'in Seungmin'i rahat bırakmayacağını bilmesine rağmen bunu Jeongin'e söyleyemezdi. Kendi zaten planlarını batırmıştı, bir de Hyunjin'in planını bozamazdı.
Jeongin Seungmin'in rüyalardan sonra nasıl tepkiler verdiğini hatırladığında tekrar gözlerinin dolmasına engel olamadı.
"Sence Seungmin'in kabusları çok mu korkunç?"
Kısık sesiyle sorduğunda Chan başını salladı. "Sana gördürdüğüm rüyalar çok mu korkunçtu?"
Gerginlikle sorduğunda Jeongin başını başka yöne çevirdi. Bu yüzden Chan'a hala çok fazla kızgındı. "Evet öyleydi."
"Seungmin'in rüyalarının yanında seninkiler hiçbir şey desem?"
Jeongin çevirmiş olduğu başını şaşkınlıkla Chan'a çevirdi. "Ciddi misin?"
Chan cevap olarak sadece başını sallamakla yetindiğinde Jeongin'in aklında soru işaretleri oluştu.
"Sen Seungmin'in rüyalarını nereden biliyorsun?"
Chan saniyelik bir şaşkınlıkla dudaklarını aralasa da hızlıca kendini toparladı. "Çünkü hiçbir zaman sana sınırı aşacak bir rüya göstermedim. Ama Seungmin'in çığlıkları normal değil. Eşi onu zorluyor olmalı."
Jeongin anladığını belirten birkaç mırıltı çıkartıp Chan'ın yüzüne son bandajı yapıştırdı.
"Teşekkür ederim." Chan içten bir gülümseme ile konuşurken Jeongin cevap vermeye tenezzül etmeden Chan'ın kalması için ona verdiği odasına doğru ilerledi.
Arkasından bakan Chan ise kanepeye uzandı. Tahmin ettiğinden daha çok yakınlaşmışlardı.
Jeongin ile süreceği yaşamın nasıl olacağı ile ilgili tahminler yürütürken telefonundan gelen çağrı sesi ile düşüncelerinden arındı.
Kim olduğuna baktığında gördüğü Hyunjin ile açmadan telefonu sessize almış, bir kenara bırakmıştı.
Hyunjin'in öfke dolu söylemlerini duyacak hali yoktu.
✿
Uzun zamandır bölüm atamadığım için üzgünüm bebeklerim :(
Birkaç bölüm bu şekil jeongchan şeklinde ilerler diye düşünüyorum. Sonrası zaten kaos.
Okuyucular: zaten ficte hiç kaos yoktu bir de yenisini mi ekledin amk
Hehehehehe, sizi seviyorum

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sign of nightmares | hyunmin
FanficBir rivayete göre rüya cinleri kendilerine seçtikleri ruh eşlerinin rüyalarını kontrol edebilme gücüne sahiplerdir. Rüyalarda gösterdikleri işaretlerle insanların kendilerini bulmasına yardımcı olurlar. Ama bang chan ve hwang hyunjin güçlerini farkl...