1. Tanıtım

3.2K 271 302
                                    

Baş karakterim FatihTosun5 'e ithafen:)





Geçmişin kanlı urganı;

"Bana bak! Bizi daha fazla kandıramazsınız zaten arkadaşların her şeyi itiraf etti, sende söyle kurtul" diyerek elini masaya vuran polis memuru yüzünden başını yana çevirmek zorunda kalan Bellur, gülmemek için kendisini zor tutuyordu. Hayır bu kötü polis numaralırının kendisinde işe yarayacağını sanıyorsa feci yanılıyordu zira bunları yemiyordu.

Kaldı ki kuzenleri hiçbir şey itiraf etmemişti çünkü onlar bir şey yapmamıştı. Bellur, kendisine bir kez daha bağıran polis memuru ile ona dönmek zorunda kalırken içine girdikleri duruma lanet ediyordu.

Ahh galiba biraz daha geriden almalıydı mesela neden bir karakolda olduklarından hatta neden cinayet büro ekipleri tarafından sorgulandığından!

"Kenan, müdürüm çağırıyor!"

Bellur, içeri giren üçüncü bir polis memuru sayesinde Kenan denen adamdan kurtulurken rahat bir nefes aldı. Zaten bu yaşananlara bir anlam veremezken bir de cinayeti kabul etmesi için baskıya maruz kalmak iyice yıpranan sinirleri ile oynuyordu.

Ellerini hırsla kızıl saçlarının içine daldıran Bellur, odanın köşesinde sessiz sakin duran bir diğer polis memuru ile göz göze gelirken onun bu rahat tavırlarına çoktan sinir olmuştu. Sorgu başladığından beri sırtını aynalı cama yaslayıp kollarını göğsünde birleştirmiş ve arkadaşının kendisini sorguya almasını izlemişti.

Bakışlarından rahatsız olduğunu açıkça belli eden adam sakin adımlarla az evvel arkadaşının kalktığı sandalyeye otururken "Su ister misin" diye sormuştu. Bellur, adamın bu anlayışlı tavırları karşısında "Sen de iyi polis misin" diye alayla sorarken bir cevap beklemiyordu ama genç polis memuru kendisini yine de cevaplamıştı.

"Bu seferlik bu rolü ben üstleneyim dedim."

Tıpkı kendisi gibi alaycı bir tavır takınan memura göz deviren Bellur, kafasını öne doğru eğerek bir çıkış yolu düşündü. Şuan da üç kuzeni ile kimliği meçhul birini öldürmek ile suçlanıyordu ve durumları pekte iç açıcı görünmüyordu çünkü tüm deliller kendilerini gösteriyordu.

Mesela ölen kadının cesetinin hemen iş yerinin kapısında bulunması, cinayet saatininde ki kamera kayıtlarının kaybolması ve üç kuzenin o saatlerde nerede olduklarını açıklayamaması! Hoş bunu açıklayacak olsalar da muhtemelen kimse onlara inanmazdı çünkü onlar-

"Mehmet komiserim!"

Odaya giren kötü polis Kenan ile düşüncelerinden sıyrılan Bellur, ikilinin kendi aralarında sessiz sedasız konuşması ile kaşlarını çatarken haklarında verilecek hükümü merakla beklemeye başladı zira elinden başka hiçbir şey gelmiyordu.

"Küçük hanım, ifadenizi imzaladıktan sonra serbestsiniz!"

Bellur, beklemediği bu sonuç karşısında şaşkınca önünde ki ikiliye bakınırken kendisine doğru uzatılan kağıdı son anda fark edebilmişti.

Serbestti!

Önüne uzatılan ifadesini bir kez daha hızlıca okuyan Bellur imza atmadan önce "Ya kuzenlerim" diye sormayı da ihmal etmedi.

"Onlarda ifadelerinin ardından bırakılacaklardır."

Bellur, asıl şimdi rahat bir nefes alırken tüm bu olanlardan nasıl bu kadar çabuk kurtulabildiklerini merak etmişti ama öncelik olarak daha önemli işleri vardı mesela kimliği belirsiz şu cinayetin arkasında ki gerçek gibi!

İmzaladığı ifadesinin ardından beklemeden sorgu odasından çıkan Bellur, emanet olarak bıraktığı bir kaç ufak eşyasını alırken bir an önce kuzenleri ile görüşmek istiyordu. Son olarak aldığı kimliğini arka cebine sıkıştıran Bellur, koşar adımlarla yukarıya çıkarken iki kuzenininde aynı şekilde kendisine doğru geldiği gördü ve üçü de aynı anda "Konuşmamız gerek" diyerek fısıldadılar.

Nur'un korku dolu gözleri ve Beyza'nın düşünceli halleri Bellur'u iyice tedirgin ederken geçmişin tekerrür etmesinden sadece kendisinin korkmadığını fark etti. Üzerlerinde ki davetsiz gözlerden habersiz karakoldan çıkan üç kız bahçede toplanırken ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlardı.

"Şimdi ne olacak?"

Karakolun önünde taksi beklerlerken Beyza'nın sorusu ile ona dönen kızların da hiçbir fikri yoktu.

"Bence bir müddet ara verelim!"

Bellur, Nur'un aptalca planı ile gözlerini devirirken "Neye ara veriyoruz, bekçiliğe mi" diye sinirle soludu. Zaten başlarına ne geliyorsa şu aptal kehanet yüzünden geliyordu.

"Efsanleri okumaya, yoksa sonumuz Nigar anne gibi olacak!"

"Nur, acaba sorgudayken senin kafana falan mı vurdular yoksa bu salaklığın baki miydi?"

"Bana bak Beyza-"

"Kesin tartışmayı! Beyza haklı, kafana darbe almış olmalısın yoksa kitaptan uzaklaşamadığımızı unutman mümkün değil?"

"Ben sadece fikir üretmek istemiştim yoksa bende biliyorum böyle bir lüksümüzün olmadığını!"

Bellur, kuzenin mahzun hallerine dayanamayıp omzuna elini vururken aklına gelen ilk planı yapmaya hazırdı. Madem nesiller sonra yeni bir cinayet ile kapıları aralandı bu hikayenin devamını öğrenmeleri gerekirdi o yüzden de tek yolları vardı o da...

"Hazırlanın kızlar, Sakarya'ya gidiyoruz!"

"Ne!"

Beyza ve Nur aynı anda aynı tepkiyi verirken Bellur, kuzenlerini geride bırakıp kendilerine doğru gelen taksiyi durdurdu.

"Teyzeme mi gideceğiz?"

Beyza, sakin bir şekilde Bellur'un ardından taksiye binerken Nur onlar kadar sakin karşılamadı bu durumu ama o da taksiye bindi.

"Annemin şuan da bir akıl hastanesinde olduğunu biliyorsunuz değil mi?"

"Biliyoruz sarı şeker!"

"O zaman biz-"

"Bir deliden akıl almaya gidiyoruz!"

Bindikleri taksi ile evlerinin yolunu tutan kuzenler nasıl bir kahanet ile başbaşa kaldıklarını öğrenmek için Sakarya'nın en köhne akıl hastanesine gitmek gibi aptalca bir plan yaparlarken işler Gayrettepe Emniyetinde pek parlak değildi.

"Komiserim biz şimdi bu kızları neden serbest bıraktık?"

Mehmet Ali, elinde ki sigarasını yere atıp postallarının ucu ile söndürürken bir alt devreleri olan Semih'e yandan bir bakış attı ve giden taksinin ardından düşünceli bir şekilde bakmayı sürdürdü.

"Seri bir katil arıyoruz Semih, sanada bu iş fazla basit gelmedi mi?"

Mürdüm ElçileriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin