I . SONBAHAR

55 9 11
                                    

Yaz ayları yeni yeni bitmiş, sonbahar gelmişti bile. Çocukluğumdan beri sonbahar ayını severdim. Esen rüzgarla beraber düşen kurumuş yaprakları izlemek huzur verirdi bana. Camdan baktığımda hep aynı kasvetli havayı görmek isterdim. En güzel aşkların da sonbaharda yaşandığına inanmıştım. Hayatımın aşkını hep dışarıda aradım. Deli gibi yağan yağmurun altında sırılsıklam ıslanmışken denk gelmek istedim ama nerden bilebilirdim ki gerçek aşkımın hayal bile edemeyeceğim bir yerde olduğunu.
Yine bir sonbahar günü okuldan çıktım. Yanımda en yakın arkadaşım Beril vardı, beraber eve doğru yürüyorduk. Rüzgâr o kadar sert esiyordu ki yürümekte güçlük çekiyorduk. Bize bakanlar ne düşünüyordu bilmiyorum, saçlarımız dağılmış kıyafetlerimiz uçuşuyor. Bu ânı ölümsüzleştirmek için bir fotoğraf çekindik. Beril benim aksime daha sosyal biriydi, hiç gocunmadan fotoğrafımızı instagram hesabında paylaşmıştı bile. Yaklaşık yarım saat yürüdükten sonra Beril'in evinin önüne gelmiştik, onu bırakıp kendi evime geçecektim. Hava sakinlemiş, hafiften soğuk rüzgarlar esmeye başlamıştı. Beril'in eve girmesini beklemeden kendi evime gitmek için yürümeye başladım. Aslında evlerimiz çok yakın, 2 sokak var arada ama bu kasvetli havayı sevdiğim için biraz dolanıp eve öyle gitmek istedim. Beril'in oturduğu sokaktan çıkmıştım ki telefonum çalamaya başladı, arayan Beril'di. Bir şey unuttuğunu varsayarak açtım telefonu.
-Ne var kızım, az önce beraberdik ya.
-Doğa, hemen bize gel.
-Ne oluyor, söylesene delirtme insanı
-Bekliyorum. Hemen gel.
Cevap vermemi beklemeden telefonu kapatmıştı bile. Önemsiz bir şey olduğunu düşünsem de yolumu tekrar Beril'in evine çevirdim. Çok geçmeden evlerinin önüne gelmiştim, Beril kapıya inmiş beni bekliyordu.
-Ne oldu, umarım önemlidir boşuna yürümüş olmak istemiyorum.
-Söylenmeyi kes de beni dinle.
Bu sözleri Beril'den duymak beni şaşırtmıştı, meraklı bir şekilde Beril'in yanına, kaldırıma oturdum.
-Tamam, sustum. Anlat dinliyorum.
-Nereden başlasam bilemiyorum.
Korkmaya başlamıştım, aklımdan bir sürü senaryo yazıyordum. Bu düşüncelerle kafamı bulandırmak istemiyordum. Hemen anlatması için Beril' sert bir bakış attım, durumu anladı ve anlatmaya başladı.
-Kızım ben beraber fotoğrafımızı paylaştım ya, biri yazdı bana.
-Eee ne var bunda, bunun için mi çağırdın beni?
-Senin için yazdı...
Kim, neden benim için yazsın diye düşünüyordum. Fotoğrafta etiketliydim zaten, direkt bana da yazabilirdi. Düşünmek beni fazlasıyla yoruyor ve acıktırıyordu, hemen çantamdan kraker çıkardım ve yemeye başladım. Bir yandan da Beril'e dönüp:
-Kimmiş? Neden sana yazmış? Niye yazmış? Ne yazmış?...
-Sakin ol kızım, çocuk senin tipin değil zaten, yalnız aklıma takılan bir şey var. Doğa, bu çocuk senin herşeyini biliyor!
Içimde bir merak duygusu uyanmıştı, nereden tanıyordu beni?
-Ne duruyorsun kızım, göstersene yazan çocuğu!
Yüksek sesle bunu söylemem Beril'in irkilmesine sebep olmuştu, bir anda panikle telefonu bana çevirdi. Hızla telefonu aldım Beril'den, çocuğun resmine bakarken dalıp gitmiştim. Elimdeki kraker kaldırımın üzerine dökülmüştü ama umursamamıştım, çocuğun bana dair bir şeyler biliyor olması bile rahatsız etmemişti beni. O an aşık olduğumu hissettim, sahi böyle bir şey miydi aşk?...

Bölüm şarkısı: Alper Ayyıldız/ Ağustos Sırılsıklam

İMKÂNSIZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin