Hogwarst'a geldiğimizde, kayıklardan iner inmez gözüm, Lydia Black'i aradı. O benim hem en yakın arkadaşım, hemde vaftiz kardeşimdi. Ah evet bayılıyorum ona. Binası Hufflepuff, yine de çok seviyorum. Genelde Slytherin olmayan kişilerle konuşmam. Bilmiyorum garip geliyo yada daha alışamadım ?
Lydia'yı gördüğümde, yanında Diggory'i de gördüm. Birlikte muhabbet ediyorlardı.
M.P: Heyy Lydia ! Naber bebeğimm ? Trende göremedim nerdeydin ?
Diyip sarıldım.
L.B: sorma ya.. treni kaçırdım ! Babam yüzündenn ! Her neyse bizde Cisimlenerek geldik.
M.P: iyide 17 yaşın altındakilerin büyü yapması yasak.
Dedim gözlerimi kısıp sırıtırken.
L.B: eh tabi öyle bana kalsa diğer treni beklerdim. Fakat babam.. kural ne bilmiyor cidden.
Gülüştük. Evet babalarımız hep böyleydi.. Harry de babama çekmişti. Ben nedense sadece Egosuna çekmiştim. Fakat Lydia'nın bir kardeşi yok. Oda Sirius'un iyi kalpli, merhametli ve fedakar oluşundan nasiplenmişti. Buna eminim.
M.P: mükemmel sohbetinizi bölüyorum (!) Fakat benimle gelirmisin kıyafetlerimi yerleştirmem gerek.
C.D: oh pekala benimde bazı işlerim vardı. Sonra görüşürüz kızlar.
Dedikten sonra uzaklaştı.
L.B: ayıp mı oldu sank-
M.P: bir daha görüşeceğimizi sanmıyorum.
L.B: iyide sen bana kıyafetlerine yardım etmemi istemezsin ki ?
M.P: olsun. Yanımda kal muhabbet ederiz :)
L.B: pekala.. hadi gidelim :)
Kol kola girip yürümeye başladık. Yürürken Harry, Granger ve Weasley'ide gördük. Evet ordan sadece Ron ve Harry'i seviyorum. Granger'dan pek haz etmem.
H.P: Hey selam Lydia. Nasılsın ?
L.B: teşekkür ederim, iyiyim. sen nasılsınn ?
H.P: bende iyiyim. Nereye gidiyorsunuz ?
Eh onu kızdırmasam olmaz.. ;)
M.P: seni ilgilendirmez. Pis gryffindor luuu
Diyip güldüm. Bunu asla diğerlerine söylemedim. Kimseyi binası yüzünden küçümsemem.
H.P: komik şaka Marcilya. Nereye dedim.
M.P: Merlinin fosforlu ojesin ! Ne yapıcaksın ? benim odamaaaa !?
H.P: pff bu kadar kolaydı. Malfoy ve Riddle dan uzak dur.
M.P: ayy bayılıyorum Malfoy'a (!) Riddle benim arkadaşım. Ve iyi anlaşıyoruz.
H.P: Ne yaparsan yap.
M.P: evet öyle yapıcam hoşçakalınnn
Bize garip garip bakan Lydia, ron ve hermione anlam verememişe benziyordu. Hep böyleydik zaten.. tekrar Lydia'nın koluna girdim. Ve koridorda yürümeye başladık. Koridorda Tom Marvolo Riddle ile karşılaştık.
M.P: selam Marvolo.
T.M.R: selam.
dedi Lydia'yı süzerken. Onlara sırıtarak baktım. Ve çok yakışıyolardı. Ama Riddle hufflepuff'lı biriyle çıkmazdı. Her neyse halledicem aklımda o da var.
L.B: merhaba Riddle.
T.M.R: Merhaba, Bayan black.
M.P: her neyse derslerde görüşürüz marvi.
T.M.R: Görüşürüz.
Dedi ve birbirimizden uzaklaşmaya başladık.
Odaya nihayet geldik. Lydia ile birlikte kalıyorduk odada. Gerçekten çok eğleniyorduk. Fakat, yarın derslerimiz başlıyor.. Ben dolabımı düzenlerken Lydia yatağına oturmuş, yeni dönemlerin kitaplarını inceliyordu.L.B: TANRIM ! Bunlar çok zor..
M.P: evet, kesinlikle.
L.B: anlamıyorum. Aptal Riddle hiç zorlanmadan, nasıl bu kadar konuyu çabuk kavrıyor.
M.P: iyide biz dersler harici geziyoruz, içiyoruz, dolaşıyoruz. O sadece yeni bilgiler öğrenmeye çalışıyor. Her neyse bitti. Hadi gidelim.
Yatağına iyice uzandı.
L.B: sen git. Ben biraz dinlenicem bebeğim..
M.P: peki.
Diyip, kapıyı kapatıp çıktım. Koridorda yürüyordum.
M.P: ee.. şimdi ben ne yapacağım ?
D.M: kaymak birası içmeye gidicem. Geliceksen gel. ;)
M.P: uğraşma benimle. Yine ne var aklında ?
D.M: hiç bir şey yok güzelim. Geliyosan gel gelmiyosan gelme.
M.P: huh.. pekala sıkıntıdan ölmekten iyidir.
D.M: *bana yaklaştı* aynen öyle *göz kırptı*
Yürümeye başladık. içimi garip bir his
Kapladı. Ona kesinlikle güvenmiyorum zaten. Ama bir şey yapmaya cesaret edemez.. Umarım.(Vote ve yorum yapmayı unutmayınn. İyi günler dilerim :) )