Duyduğum cümleyle dona kaldım. Yine ne istiyordu ? Yada neden benimle uğraşıyordu ? Yada...
D.M: "hey Potter sana dedim. İyimisin ?"
M.P:" hızlıca Draco'ya döndüm. "Ne dedin anlamadım ??"
D.M: "biraz daha diyorum, kalsan."
M.P: "Niyeymiş o sarı peruk ?"
D.M: "Sarı peruk mu ? Daha yaratıcı olmalısın Potter. "
M.P: "kapa çeneni. Ne istiyorsan söyle gideceğim."
Yağmur durmaya başlamıştı. Saat tahminimce 7 civarıydı. Draco'nun cevabıyla gözlerim irice açıldı.
D.M: "Seni :)"
M.P: "Ne ?"
Draco yaklaşmaya başladı. Neler oluyor amk !? Yüzüme yaklaşıp saçımın bir tutamını kulağımın arkasına attı.
D.M: "Çok güzelsin biliyormusun :)? "
M.P: "n-ne saçmalıyorsun g-gidicem ben."
Bi anda Draco ve arkamızda ki iki kişiden gülme sesi yükselmeye başladı. Arkamı döndüğümde Crabble ve Goyle'ı gördüm. Draco katıla katıla gülüyordu.
M.P: "SENİN DERDİN NE GERİZEKALI. ÇOK MU KOMİK ?"
D.P: "P-Potter" gülmekten konuşamıyordu bile. "Yüzünü görmeliydin !"
Crabble: gülerken. "Biz gidiyoruz Draco ! Sana da iyi geceler Marcilyaa" dedi.
Onlar giderken, tırnaklarımı avuç içime bastırmış, çok hazla sinir basınç yapmıştı beynimde. Bu sefer çizgiyi aşmıştı.
D.M:" o zaman biraz da gerçekleri konuşalım. Sen çok-"
M.P: "sen çok çirkinsin." Dedim onu taklit edercesine. "Bu benim canımı acıtmaz Draco Milföy. ANLADIN MI BENİ !? pis zengin zübbe. Biraz iyi bir insan olmaya çalışsana !? Ha pardon.. babandan iyi bir sevgi görmediğin için böylesin demi ? Pardon."
Bunları söylediğime asla pişman değildim. Kimse benimle oynayamaz. Ona aşık bile değildim. Ne hakla bana oyun oynar ? Bi anda ne oluyorda bana düşman kesiliyorsunuz s*kikler.
Dracoyu alayla süzüp, odama doğru ilerlerken, Draco'ya dönüp;M.P: "UMARIM CEHENNEMDE YANARSIN MALFOY." Çapraz orta parmak çektim.
Draco ruhsuzca beni izliyordu. Bu söylediklerim ona koymuş olacaktı. Sözlerimle koymasaydım başka yerlerine koyacaktım. Odama geldiğimde Lydia'yı balkonda dışarıyı izlerken gördüm.
M.P:" hey iyimisin ? "
L.B: "ha evet iyiyim. Hoşgeldin."
M.P: "emin misin bir şey olmuş gibi. Yine o aptal Crabble ve Goyle mi bulaştı sana ?"
L.B: "hayır. Sadece nefes almak için çıktım." Dedi.
M.P: sarıldım. "Bir şey olursa bana söylemen yeterli güzelim. Kimsenin seni üzmesine izin vermem."
L.B: "İyi ki varsın Potter." Güldü.
M.P: "İyi ki varsın Black. ;)"
🌊⚡🌊⚡🌊⚡🌊⚡🌊⚡🌊⚡🌊⚡
M.P: "Tanrııım kahvaltıya geç kaldıııkkk"
Ben koşuyordum ara sıra Lydia'ya bağırıp, hızlı olmasını söylüyordum.
L.B: güldü. " Marcilya sakin ol daha 1 saat var"
Yemekhane'ye vardık.
M.P: "olsun" Slytherin masasına oturduk.
L.B: "bak yine yakalancaz. Bemim yüzümden binandan puan kırılacak.."
M.P: "bir şey olmaaaz." Masaya göz gezdirirken Draco'yu gördüm. Çok durgun bir şekilde yemeğiyle oynuyordu. Normalde yemekte bile birileriyle uğraşırdı aslında. Hemen Lydia'ya döndüm.
M.P: "bak kimse yok zaten."
L.B: Draco'yu fark etti. "Draco iyi misin ??"
D.M: önce bana baktı sonra Lydia'ya dönüp, "Hayır." Dedikten sonra masadan kalktı.
L.B: "noldu buna şimdi ?"
M.P: sırıtarak yemeğimi yiyordum. "Bilmem yine kimi sinirlendirdiyse almış cevabını bence."
Lydia'da anlamış bir şekilde göz devirdi.
L.B: "ne zaman anlaşmaya başlayacaksınız ?"
M.P: "Never."
Arkamızdan Snape belirdi
S.S: "Siz ikiniz, binanızdan puan kıracak kadar cesaretlisiniz herhalde." Dedi sakin bir tonla.
Lydia kımıldamadan gözlerini kocaman açtı. Bense nedense sakindim.
M.P: "hayır efendim. Neden öyle olsun ki ?"
S.S: beni takmadı herhalde. "Bayan Black binanızdan 10 puan kırmamı istemiyorsanız derhal kendi binanızın masasına."
M.P: fısıltıyla "en güzel anılarımın katili" ellerimi çırpıp masadan kalktım.
S.S: Bayan Potter bir şey mi dediniz ?
M.P: "hayır efendim. İyi günler." Dedim sahte bir sırıtışla.
🔮💜🔮💜🔮💜🔮💜🔮💜🔮💜🔮💜
Bu gün ders yoktu. Lydia Diggory'nin yanına gitti. Bende kütüphaneye gitmeye karar verdim. Kütüphaneye geldiğimde Marvolo'yu gördüm. Kafasını kaldırmadan önündeki kitabı okuyordu.
M.P: "hey marvi selamm"
T.M.R: "kafasını kaldırmadan cevap verdi. " sana kaç kere söylemem gerek ? Bana bir daha Marvi dersen avada çekicem sana."
M.P:" tamam marvi sakin ol."
T.M.R:" ya sabır. "
Raflardan bir tane kitap seçip, okumaya başladım. Uzun bir sessizlikten sonra Marvolo bu sessizliği bozdu.
T.M.R: "neden o Hufflepuff'lı ile dolaşıyorsun ? "
M.P: "neden ? "
T.M.R: "kendini kandırma Marcelina. Sen Hufflepuff'lularla konuşmazsın. "
M.P:" 1. Si o benim en yakın arkadaşım. 2.si dünya'nın en mükkemmel kızı. Benden sonra tabi. 3. Vaftiz kardeşim. 4.sü neden bu kadar merak et-"
T.M.R: "lan sus yeter tamam anladım."
M.P: sırıttım. "sen neden bu kadar çok ilgileniyorsun Lydia'yla ? "
T.M.R: "ne saçmalıyosun yine benim ne işim olur o kızla."
M.P: "öyle bir olur ki Riddle.. sen bile şaşarsın."
T.M.R: hızla kitabını kapattı. " tamam bu kadar yeter ben gidiyorum."
O giderken arkasından el salladım.
M.P: "see you later"