Gözlerini kaçırıyordu.
Belli ki rahatsız olmuştu, Christian'ın delici bakışlarından. İki parmağıyla yüzünü gölgeleyen saçlarını arkaya attı. İki elini önünde kavuşturmuş, tam anlamıyla bir hanımefendi gibi bekliyordu.
- İsminiz nedir, diye sordu Chris.
"Emma" şeklinde cevap verdi genç bayan. Soruyu kendisine yönelten bu genç adama bakmaya cesareti yok gibiydi. Ürkek ve kaçamak bir bakış atabildi yalnızca. Pekâla, eriyip yitivermesi için yeterli olmuştu Christian'a bu kısacık bakış.
- Sizi neden işe almalıyız, diye devam ettirdi Edward. Genç bayan, kendini ifade etmeye yeltenmişti ki Christian sol elini Edward'ın koluna atarak karşısındaki bayana seslendi.
"Kabul edildiniz."Başta Emma ve komisyondaki diğer üyeler şaşkınlık içerisinde Chris'e döndüler ve ondan bir açıklama beklediklerini göstermek için kaşlarını çattılar.
Sessizliği bozan genç bayan oldu."Başka soru sormayacak mısınız?"
Christian'ın yüzünde sinsi bir tebessüm yayıldı. Fırsat ayağına kadar gelmişti ve bunu geri çevirmeye hiç niyeti yoktu.
"Elbette soracağım. Mesela, ne zaman başlayabilirsiniz?"Emma'nın yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu, fakat bunu saklamak istiyor gibiydi. Başını yere eğerek konuşmaya devam etti.
"Yarın başlayabilirim, efendim.""O halde harika! Yarın görüşmek üzere, Bayan..."
"Scott,
Emma Scott, efendim"Christian yine geniş bir tebessümle devam etti.
"Peki Bayan Scott, görüşmek üzere."* * *
Birkaç saat sonra mülakatlar sona erdiğinde, Christian eve dönmek üzere binadan çıktı. Kapının önünde onu bekleyen korumasına gülümsedi, sağ eliyle aracın arka kapısını tutarak hazır hâlde bekleyen şöförüne de hatrını sorduktan sonra araca bindi.
Eline telefonunu almış, internette 'Emma Scott' adına bir şeyler bulmak ümidiyle dolaşıyordu.
Tam da Kneeland Caddesi'nden geçtikleri sırada pencereden bakan Christian, bir restoranın önünde Emma'yı gördü. Şöförüne kenara çekmesini söyledi. Siyah filtreli camın arkasından izlemeye başladı.
Restoran'ın dışarıdaki masalarından birinde oturan Emma'nın tam karşısında kirli sakallı biri oturuyordu. Gergin gibiydiler ve hararetli bir konuşmanın ortasında oldukları yüzlerindeki ifadelerden anlaşılıyordu. Biraz sonra Emma ayağa kalktı. Ve bağırıp çağırarak masayı terk etti. Masada kalan adamın kılını kıpırdatmaya niyeti yoktu.
Christian, aceleyle aracın kapısını açtı ve koşarak Emma'ya yetişmeye çalıştı. Arkasından seslendiğinde sesini ona duyurabildi. Genç bayan durdu ve omuzlarının üzerinden sesin geldiği yöne baktı.
Yüzünde buruk bir ifade vardı. Çok korkmuş görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
FantasyChristian, daha birkaç ay öncesine kadar Boston'da yaşayan ve Coeviro şirketinin veliahtı olan İrlandalı sıradan bir iş adamıydı. Tâ ki, onu görene dek. Kahverengi düz saçları, kırmızı şapkası ve naif hareketleriyle Christian'ı büyülemesi zor olmam...