Bölüm Sekiz - Gölge

39 2 0
                                    

Kel ve esmer adam birden oturduğu koltuğunda doğruldu ve göğsünü Emma'ya doğru çevirdi. Uzun süredir bakışlarıyla Emma'yı rahatsız eden bu tuhaf adam, birden gecenin uçağın üzerine örttüğü bu sessizlik örtüsünü yırttı ve bağırmaya başladı.
"Şeytan! Şeytansın sen, bu kadın bir şeytan!"

Kimse başta neler olduğunu anlayamadı. Esmer adam ayağa kalktı ve yüzünde korkunç bir ifade vardı. Kekeleyerek etrafına toplanan hosteslere ve uçaktaki diğer yolculara bir şeyler anlatmaya çalıştı.
"Bu kadın ölmeli, onu öldürmeliyiz!"

Host ve hostesler durduk yere galeyana gelen bu adamı zapt etmek için etrafını çevirdiler. Fakat adam hala avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Yolcuların bir kısmı ayaklanmış, diğerleri ise sesin geldiği yöne dönmüş olanları izliyorlardı.
Esmer adam host ve hosteslerin arasından sıyrılmayı başardı ve Emma'nın üzerine atıldı. Bu sırada Emma oturduğu koltuğun hizasında, koridorda ayaktaydı.
Emma'nın yüzüne bir yumruk indirmeye kalktı. Tam üzerine atıldığı sırada güçlü bir rüzgâr esmer adamı tutup yere yapıştırdı. Kimse neler olduğunu anlamadı. Hatta Emma bile bir şey anlamamış gibi görünüyordu. Yolcuların çok az kesimi Emma'nın bacaklarından süzülerek kaybolan karanlık gölgenin farkına varabildiler.

Emma'nın kendini korumak için refleksif olarak yaptığı bu insanüstü hareket tüm uçak yolcuları ve görevliler tarafından görüldü. Hepsi şaşkın bakışlarını Emma'nın üzerine yoğunlaştırdı. Acaba esmer adam bir deli değil de bazı şeyleri tahmin edebilen biri olabilir miydi? Haklı olabilir miydi, bu kız gerçekten bir şeytan olabilir miydi?

Yolculuğun devamı tedirginlik ve gerilim içinde geçti. Olanlardan Sabiha Gökçen Havalimanı güvenliği haberdar olmuş, gerekli bir takım ekstra güvenlik tedbirlerini alarak uçağın inmesini beklemeye başlamışlardı.
Nihayet uçak İstanbul'a ayak bastı ve tüm yolcular derin birer nefes aldılar. Esmer adam ve Emma ise uçağın arka bölmesindeki görevli kabinine alınmıştı. Kapılar açıldığında önce güvenlik görevlileri girdi ve hızlı adımlarla kabine yöneldiler. Emma'nın ve esmer adamın kollarından kavrayarak onları yoğun güvenlik tedbirleriyle birlikte karakola götürdüler. Trek ise havalimanına onları karşılamaya gelen Özge ile araca atlayıp karakolun yolunu tuttular.

* * *

Kesik bir öksürükle sesini yoklayan adam sık sık Emma'ya bakarak konuşmaya başladı.
"Bir rüya gördüm.
Karanlıktı. Çok karanlık. Uzaklarda bir yerlerde alevler yükseliyordu, dumanı genzi yakıyor ve nefes almayı zorlaştırıyordu.
Sonra o alevlerin kaynağına daha yakın bir yerdeydim. Bir lunapark. İnsanlar çığlıklar içinde oradan oraya canlarını kurtarmak için koşuyorlardı. Biraz ileride bir kız gördüm. Alevler içinde yanan beyaz elbiseli güzel bir kız. Bu Emma'ydı. Yalnızca etrafına bakınıyordu. Sebebini bilmiyorum ama bu faciayı onun çıkardığına emindim. Sonra kulağımı derin çığlıklar doldurdu. Kendimi bir uçurumun kenarında buluverdim. Uçsuz bucaksız okyanusu seyrediyordum. Tanrı kızmış olmalıydı ki hıncını sivri kayalıklardan çıkarıyor, kızgın dalgalarıyla kayalıkları sürekli dövüyordu. Biraz sonra bir ses işittim. Arkamdan gelen, içimi huzurla kaplayan bir ses. Bana ne yaptığımı soruyordu. Dönüp ona baktım. Emma. Ellerimi uzatıp ona dokunmak istedim fakat tam o sırada hızla yüzü değişti ve iğrenç bir canavara dönüştü. Canavar diyorum, çünkü o güne dek hayatımda hiç görmediğim ve gördüğüm en çirkin yaratıktı. Sonra birden uçurumdan aşağı hızla düşmekte olduğumu gördüm. Şükür, kayalıklara çarpmadan uyanabildim. Uyandığımda nasıl ter kan içerisindeydim bilemezsiniz."

"Yine de tüm bu anlattıklarınız uçaktaki bir yolcunun üzerine atlamanız için yeterli bir gerekçe değil, öyle değil mi?"

Komiserin bu tavrından güç alan Emma ben haklıyım dercesine gerinirken bu durum çok sürmedi. Komiser bu sefer bakışlarını Emma'ya çevirerek devam etti.
"Size gelirsek, Bayan Scott. Uçaktaki tüm yolcular ve görevliler sizin bir çeşit..." Aradığı kelimeyi bulmakta zorlansa da biraz sonra yeni bir şey bulmuşçasına heyecanla "büyü" diyerek konuşmasına devam etti. "Bir çeşit büyü yaparak bu adamı alt ettiğinizi gördüklerini savunuyorlar. Bu duruma ne söyleyeceksiniz?"

Emma bir süre başını yere eğdikten sonra bakışlarını yeniden komisere doğrulttu ve konuştu.
"Biraz önce bu adam, üzerime niçin atıldığını anlatarak aslında gerçekten bu davranışta bulunduğunu itiraf etmiş oldu. Oysa ben bu suçlamayı tamamen asılsız ve saçma olarak görüyorum. Siz de takdir edersiniz ki büyü diye bir şey yoktur. Kaldı ki rüzgara hükmedecek güce sahip olsam bir yerden bir yere uçmak için bir yığın servet dökmem, öyle değil mi?"
Komiserin kafası karışmış görünüyordu. Bir süre düşündü ve haklı olabileceği kanaatine vardı. Bunun sonucunda karar verdi.
"Bu adamın nezarete atılmasını ve yargılanmak üzere adalete teslim edilmesini, bu genç bayanın ise serbest bırakılmasını istiyorum."

Emma'nın yüzünde sevinç dolu bir ifade vardı. Biraz sonra Emma salıverildi ve esmer adam feryatlar içinde nezarete götürüldü.

Yaklaşık bir saat sonra gardiyanlar yemek molası verdiğinde nezarethanenin önünde bir gölge belirdi. Yarı aydınlık koridorun tam ilerisinde kafes içerisinde bekleyen esmer adam görünüyordu. Gölge yavaşça kafese doğru ilerledi ve kafesin kilidini açtı. Sonra sessizce fısıldadı: Buraya gel!

Esmer adam kısık gözlerle gölgeye doğru yaklaştı ve onu tanımaya çalıştı. Yüzünü kapüşonuyla kapatan bu gölgeyi tanıyabilmek için yeterince yaklaştığında gölge kolunu sımsıkı yakaladı ve şöyle söyledi.
"Üzgünüm, fakat ölmen gerekiyor."

Esmer adamın kolu simsiyah kesildi ve bu karartı hızla vücudunun tamamına yayılmaya başladı. Boğazına kocaman bir yumruk oturmuştu ve bu onun çığlık atmasına, dahası nefes almasına engel oluyordu. Boğazını tutarak dizleri üzerine çöktüğünde bulanık bir şekilde gölgenin yüzünü görebildi. Bu onun göreceği son insan olacaktı. Kim bilir, belki son gördüğü bir insan bile olmayabilirdi.

Biraz sonra sağlık personelleri acil durum alarmıyla nezarethaneye doğru koşarken yanlarından şişman ve gözlüklü bir adam geçiyordu. Tüm personellerin uzaklaştığından emin olduğunda birden şekil değiştirdi ve gölge formunu aldı. Karakoldan dışarı çıktığında kendisini arabada bekleyenler Trek ve Özge'den başkası değildi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 04, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin