/15-1/

237 25 61
                                    


Eve girdiğimde saat neredeyse gece yarısına geliyordu. Üzerimdeki ince hırkayı çamaşırlığın üzerine serdim, dışarıda yağmur yağdığından ıslanmıştı. Geleli henüz 5 dakika olmuştu ki kapı çaldı. Açtığımda Yuta'yı görmüş, şok olmuştum. Elinde küçük bir paket vardı, bu saatte buraya neden gelmişti ki? Epey de ıslanmıştı üstelik.

''Yuta?''

''Hyung hızlı olmalıyız.''

Apar topar içeriye girip elindeki paketi tezgahın üzerine bırakmıştı. Üzerindeki kapüşonluyu çıkartıp bir kenara fırlattıktan sonra paketi açtı.

''Bu saatte burada ne işin var? Diğerlerinin haberi var mı geldiğinden?''

''Doğum gününü ilk ben kutlamalıyım.''

Söylediği şeyle şaşırmış kutudan çıkardığı küçük pastayı görmüştüm. Doğum günümü nasıl öğrenmişti? Ah, muhtemelen çoktan Lucas söylemişti değil mi? Yine de ilk kutlayan olmak için buraya gelmesi.. Beni bu kadar çok seversen sana karşı kendimi nasıl durduracağım? Tek bir tane mum koyup saate bakmıştı.

''23:59. Evet sanırım yakabiliriz mumu.''

Kenardan çakmağı alıp mumu yakarken öylece izleyebilmiştim onu, ağzımdan çıkamamıştı kelimeler. Beni böylesine önemserken sadece ağlamak istiyordum. Pastayı eline alıp bana doğru havaya kaldırmıştı.

''Hyung bir dilek tut şimdi.''

Tuttum, sonsuza kadar sana sahip olabilmeyi geçirdim içimden. Dilek tuttuğumu belirtircesine kafamı sallamıştım.

''00:00! Üfleyebilirsin hyung, doğum günün kutlu olsun!''

Üflemiştim mumu, ardından da dolan gözlerime daha fazla hakim olamamış bırakmıştım gözyaşlarımı.

''Hyung, neden ağlıyorsun? Pastayı mı beğenmedin, hediye alamadım diye mi yoksa?''

Kafamı iki yana salladım.

''Mutlu oldum..''

Pastayı yeniden tezgahın üzerine bırakmıştı.

''Ben de sandım ki-''

''Üzüldüğümden değil mutlu olduğumdan. Sırf ilk kutlayan olmak için pasta alıp evime geldin, kimse bu kadar önemsemez beni. Sen farklısın, teşekkür ederim Yuta. Beni sevdiğin için teşekkür ederim.''

Yanaklarımı silmişti güzelim elleriyle. Bana bakıp gülümsemişti, bende ona gülümsedim. Ellerini çekip parmaklarıyla oynamaya başlamıştı.

''Seni mutlu edebildiğim için sevindim hyung. Ama kimse önemsemese bile ben seni hep önemseyeceğim bunu bilmeni istiyorum. Bunun için bana teşekkür etmene gerek yok.''

Az önce indirdiği bakışlarını yeniden bana çevirmişti.

''Sana hediye alamadım, pastayı alınca param kalmadı. Bu yüzden biraz üzgünüm, çok beğendiğim bir şey vardı halbuki sana da çok yakışacaktı eminim. Para biriktirip daha sonra mutlaka alacağım. Onun yerine şimdilik..''

Ansızın dudaklarıma yaklaşıp küçük bir öpücük bırakmıştı. Şuan bu yaşanan gerçek miydi?! Beni öpmüştü, dudakları dudaklarıma değmişti.

''Şimdilik sadece bunu verebilirim.''

Kafasını önüne eğip parmaklarıyla oynamaya başlamıştı yeniden. Az önce cidden öpmüştü beni, sadece doğum günüm olduğu için olamazdı değil mi? Sadece hediye alamadığı için? Tezgahla kendi arama almıştım onu, çenesinden tutup kafasını kaldırdım. Şuana kadar kendimi fazlasıyla tutmuştum, dayanabilecek bir halim kalmamıştı.

The Fine Line | YuMarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin