/18-3/

238 22 35
                                    


Hepimiz bu gece kalacağımız evdeki koltuklara yayılmış oturuyorduk. Bugün tek bir şey dışında her şey güzel ilerlemişti. Anlamıyordum, Mark hyung neden bu kadar suratını asmıştı.. Jungwoo sunbae benim için özel biri değildi, bu yüzden ona bahsetme gereği duymamıştım. Daha önce benden hoşlanıyordu evet ama bu çok öncedendi ve zaten onun duygularını kabul etmemiştim. Sonrada bizim mahalleden ayrılana kadar birbirimize normal bir biçimde davranmıştık. Eskiden tanıdığım birini gördüğümde onunla konuşmam suç mu? Ama hyung'um biraz çabuk dağılan biriydi, belki de bu yüzden Jungwoo sunbae'yi gördüğümüzden beri biraz mesafeli davranıyordu bana. Yerinden kalkıp ev kapısına yöneldiğinde sigara içmeye çıktığını anlamıştım. Gidip konuşacaktım onunla, aramızda yanlış anlaşılmalar olmasını istemiyordum. O dışarıya çıktığında bende ayaklandım ve peşinden ilerledim. Bahçede bir köşede sigarasını yakmaya hazırlanıyordu, hızlıca yaklaşıp ağzından almıştım.

''Söz vermiştin bana, bırakacaktın sigarayı.''

Elimden alıp pakete geri koymuştu ve paketi de pantolonun cebine. Bir şey söylememişti, öyle sağa sola bakınıyordu sanki bana bakmamak için yaparcasına.

''Konuşmayacak mıyız hyung? Akşam yemeğinden beri somurtup duruyorsun, üzülüyorum ama.''

''Neden söylemedin Yuta?''

Jungwoo sunbae'yi kastetmişti. Az önce dediğim gibi önemli bir durum olduğunu düşünmemiştim. Ellerini tuttum.

''Hyung, Jungwoo sunbae benim için özel biri değil. Sadece çevremdeki insanlardan biriydi ve bugün onu uzun zamandan sonra gördüm, selam vermemek ayıp olurdu ki ilk o bizim yanımıza geldi. Ben lisedeyken benden hoşlanıyordu ama ben ona karşı arkadaşça duygular dışında bir şey hissetmedim hiçbir zaman. Bunun senin için önemli olabileceğini düşünmedim hyung, bence kayda değer bir mesele değil.''

''Ben sana geçmişimdeki bütün ilişkilerimi söyledim Yuta, aynısını senden de bekliyordum bu yüzden.''

Ellerini çekip yine soğuk bir yüz ifadesi takınmıştı. Az önce kendi ağzıyla söylemişti işte o ilişkilerden bahsediyordu, benimkisiyse birinin bana yaptığı itiraftı sadece. Özünde sakinliğimi korumaya devam ederken biraz sinirlenmiş gibi davranacaktım. Üzerinde biraz baskı kurarsam benimle daha açık bir şekilde konuşabilirdi.

''Dediğin gibi hyung sen bana ilişkilerini söyledin, benimkisiyse karşılıksız bir itiraf yalnızca. Eski sevgililerinden bahsettiğinde hiçte senin gibi davranmamıştım. Halbuki hepsi senin ellerini tutmuştur, öpmüştür seni, dokunmuştur sana, daha fazlası da olmuştur. Eğer ikimizde sinirleneceksek daha fazla kızgın olması gereken kişi benim. Yanılıyor muyum?''

''Hiçbirini sevmedim!''

O sesini yükselttiğinde bende biraz yükseltmiştim.

''Bunun konumuzla bir alakası yok!''

Mark hyung'un geçmişinde kim olursa olsun umurumda değildi. Şuan ona kızgın da değildim sadece onu zorluyordum. Çünkü anlamıştım, dilinin ucunda bir şey vardı ve bir türlü söylemiyordu. Şimdi eve geri dönüyormuş gibi yapacaktım, yanında kalmamı istiyorsa sarılırdı bana. Tekrardan konuştum.

''Seni yalnız bırakacağım hyung, bence düşünmeye ihtiyacın var. Benim aklımda soru işareti yok ama senin takıldığın şeyler var gibi görünüyor.''

Arkamı döneceğim sırada kolumdan tutup kendine çekmişti beni, sıkıca sarılmıştı.

''Nereye gidiyorsun beni yalnız bırakıp..''

The Fine Line | YuMarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin