Gergindim, hayatımdaki nadir olarak gergin olduğum günlerden biriydi bu. Ben her zaman çok rahat biri olmuştum, şimdiyse endişeli olduğumdan biraz stresli hissediyordum. Kelimelerimi nasıl toparlayıp ona söyleyecektim ya da konuyu nasıl açacaktım bilmiyordum ama halen biraz daha zamanım vardı bunun için. Yuta evimden gidene kadar bir yolunu bulacaktım.. Küçük bedeni evimdeki büyük kitaplığın önünde daha da bir küçülmüştü sanki, o cidden tatlıydı. Şöylece bir önündeki raflara göz gezdirmişti.
''Özel dediğin şey çizgi romanlarını düzenlemek miydi Jaehyun hyung?''
Biraz kötü bir bahane olduğunu biliyordum ama dün gördüklerimden beri kafam çalışmıyordu resmen. Elime raftaki çizgi romanlardan birini alıp konuşmuştum.
''Tabiki! Bunlar benim için çok özel, buradaki yaoilerin neredeyse tamamı ilk baskı Yuta. Değerli bir koleksiyona bakıyorsun şuan. Ayrıca diğerlerinden yardım istesem kesin çok kafa ütülerdiler.''
Anladığını belirtircesine kafasını sallamıştı. Normalde bu kitaplığın düzenini asla bozmazdım ama ondan yardım isteyebilmek için bilerek serilerin yerini karıştırmıştım. Yerleştirmek epey bir zaman alacaktı, o zaman diliminde de bir şekilde konuyu açabilmeyi umuyordum.
''Öyleyse hyung ben bu raftan başlayayım mı düzenlemeye?''
''Hım, olur.''
İkimiz işe koyulmuştuk. Kendim biraz ağırdan alıyordum çünkü tüm serilerin tüm kitaplarının yerini ezbere biliyordum. Şuan ihtiyacım olan şey durumu olabildiğince uzatmaktı. Merak etmiş olmalıydı ki düzenlediği sırada birkaç mangaya bakınmıştı Yuta üstün körü.
''Daha önce hiç yaoi okumuş muydun Yuta?''
''Ah, aslında okudum. Ama bunlar epey cesurmuş, o yüzden biraz şaşırdım.''
Hafifçe gülüp önümdeki çizgi romanlarla ilgilenmeye devam etmiştim. Doğrusu sık sık Yuta'ya kayıyordu gözlerim. O gerçekten ilgi çekici biriydi, sevimli ve güzeldi. Yuta'yı seviyordum ama bu benim için biraz karmaşık bir şeydi. Onunla sevgili olmak gibi bir amacım yoktu, birine bağlanmak bana göre değildi. Asıl sorunsa kendime güvenmiyor oluşumdu, Yuta'yı üzerdim ve bu benim de canımı yakardı. Onunla aramda olan ilişki benim için arkadaşlıktan daha fazla ama aynı zamanda aşktan daha az tarzındaydı. Yuta'yla yakın olmak isterdim, yakından daha yakın değil. Bu bir sınırdı ve ben yerimi bilecektim. Onu Mark'la gördüğüm için de kıskanmamıştım, hissettiğim şey daha çok endişeydi. Eninde sonunda ikisinin birbirine ilgi duyacağı belliydi zaten, sadece Yuta'nın gerçeği bilmeden böyle bir şey olması saçmaydı.. Bence bu konuda hepimiz hem fikirdik.
''Hyung şuna baksana.''
Heyecanlı bir şekilde elindeki mangayı bana doğru çevirmişti Yuta.
''Ana karakter sana benzemiyor mu? Bana seni hatırlattı ama yine de Jaehyun hyung'umuz daha yakışıklı tabiki.''
''Bekle biraz.''
Aklımdaki serinin bir kitabını bulup çekip çıkarmıştım yerinden. Kitabı ona uzattım.
''Bak, bu kitabın karakteri de sana benziyor. Kedi yavrusu gibi, minik ve sevimli.''
Elimden alıp kısaca incelemişti.
''Biraz benziyoruz ama karakter çok havalı ben o kadar da havalı olduğumu düşünmüyorum.''
''Daha dün göbeğine piercing yaptıran sen değil miydin? Bence bu baya havalı. Bu arada acıtıyor mu?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Fine Line | YuMark
Fanfiction''İnsan kirli bir nehirmiş, kirli bir nehri içine alıp temiz kalabilmek için bir deniz olmak gerekirmiş. Ben senin kocaman denizin olacağım hyung..''