b i r

447 74 154
                                    

Kitap tutmazsa dilenciliğe başlayacağım. Şu an dilenci değilim ama bir yorum yapar mısınız?

1. Bölüm: Maç başladı

Şık avizenin altında sergilenen uzun masa, ağırladığı iki aileyi, evin aşçısının yaptığı çeşit çeşit yemeklerle keyiflendiriyor, günün konusu olan iki genç baş köşelerde oturan babalarının onlar hakkındaki düşüncelerini dinlerken, tabaklarındaki birkaç parça et ve sebzeyi nazik ve görgülü bir eğitimden geçmişlikle, yavaşça yemekle ilgileniyordu.

Altın sarısı rengindeki, çenesine uzanan saçlarını kulağı arkasına sıkıştıran Jeongin, tabağına aldığı iki küçük parça eti, lokmalar halinde kestikten sonra yavaşça bitirdiğinde, sol elindeki bıçağını çatalıyla birlikte tabağı üzerine yerleştirmiş ve dudaklarını hiçbir leke olmamasına rağmen masadaki kırmızı sade peçeteyle silerek, ellerini tedirginlikle bacakları üzerine yerleştirmişti.

Bugüne bugün nişanlısı olan genç adamın yan sandalyesinde, üzerindeki siyah takıma döktüğü yemek lekesini temizlemesini izlerken, annesinin bakışlarını üzerinde hissettiğinden ne yapacağını bilemez bir şekilde ona yardım etmiş ve siyah kısa saçlarını alnını kapatacak şekilde taramış olan Hyunjin'in siyah takım ceketindeki parlayan beyaz şarap lekesini, yalnızca kurutmak amacıyla, kendi ceketinin göğsü önündeki cepten çıkarttığı mendille silmişti.

Bunu yaparken kendisini izleyen Hyunjin'le göz göze gelmemek için büyük bir çaba harcamış ve işi bittiğinde de yüzüne bakmadan tekrar önüne dönmüştü. Karşı sandalyede oturan annesinin korkusundan diğeriyle herhangi bir bakışmaya dahi girmeye çekiniyor, bundan olabildiğince uzak kalmaya çalışırken dikkat çekmemeye de özen gösteriyordu.

"Ne kadar yakıştıklarına bir bakın."

Diğerinden çok daha sakin bir durumda olan siyah saçlı gencin annesi, yan yana oturan genç çifti överek konuştuğunda, onlar hakkında düşüncelerden bahsetmeye devam eden iki baba da bir süreliğine gözlerini oğullarına çevirmiş ve onaylayan mırıldanmaların ardından getirdiği sessizliği genç çiftten birinin bozmasına izin vermişlerdi.

Hyunjin, nişanlısının elini, parmakları kenetlenecek şekilde tutarak, dudaklarına getirmiş ve masadaki herkesin gözleri üzerlerindeyken küçük bir öpücük bırakıp Jeongin'in yüzündeki kısa süreli tebessümle ona bakışını izleyerek annesinin cümlesini onaylarcasına konuşmuştu.

"Jeongin kadar güzel bir oğlanın yanına yakışık bulunuyorsam ne mutlu bana."

Küt saçlı kadın, oğlu üzerinden çektiği rahatsız edici bakışları tebessümle değiştirirken, gözlerini Hyunjin'e doğru yöneltmiş ve yarıya kadar su ile dolu kadehini eline alırken, dudaklarını ıslatmak amacıyla içtiği birkaç yudumdan hemen sonra, genç adama yanıt olarak konuşmuştu.

"İlişkiniz magazine yansıdığında, başta gazetecilerin seni daha güzel bulduğundan emin olacaksın Hyunjin"

Kendi oğlunun ne hissedeceğini düşünmeden söylediği cümle karşısında, sarı saçlı genç adamın, masa altında elini nişanlısınınkinden ayırdığını görmemiş, dolayısıyla da, ağızından çıkanı kulağının duymadığı bu durumda, diğer hiçkimsenin de kendisini uyarmamanın rahatlığıyla özensiz bir anne olmaya devam etmişti.

Hyunjin, ellerinin ayrılmasını fark etmeksizin tekrardan yemeğine dönerek tabağında en başından beri duran havuç dilimlerini, en nefret ettiği sebzelerden birini yemiyormuş gibi ağızına attığında, Jeongin, birkaç saniye önce annesinin söylediklerini düşünüyor ve daha bu sabah kestiği tırnaklarının tenine saplanmasına izin vererek, nişanlısından ayırdığı sol elinin acı yaratan birkaç yarayı taşıması konusunda rahat davranıyordu.

chess - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin