Medyadaki Mert.Umarım beğenirsiniz keyifli okumalar.:)
Bukethiyam'a fotoğraf için çok teşekkür ederim.İçimden hala "kaos" kelimesinin baş harfleriyle oluşturulmuş akrostişi mırıldanıyordum.Birden hepsini mırıldanmak yerine teker teker söylemeyi tercih ettim.İlk başta "Köşk ışıkları kapandığında" cümlesiyle ne demek istediğini düşündüm.Sonra devamını getirdim "Anla artık Orada işin yok" yani sadece köşkün ışıkları yandığında içerde bir şeyler oluyordu ve demek ki gerçekten içerde birileri vardı yani bunun bozuk bir ampulle ilgisi yoktu.Sonra devamını getirdim "Söyleyeceğim sana ipuçlarını ara" demek ki bir şekilde bana ipuçları ulaştıracak.Sürekli artık bunları düşünüyordum.Bir yandan da içimden Selim'in sırrını düşünüyordum.Her şey üst üste gelmişti.Bunları düşünürken uyuyakaldım.
Birden kapı sesiyle uyandım.Biri durmadan ısrarla kapıyı çalıyordu.Ama bu normal bir kapı çalış değildi.Çok ısrarlı çalıyordu ve saat gecenin onbiriydi.Bu saatte kim gelmiş olabilirdi ki?Hızlıca merdivenlerden indim.Hemen kapıyı açtım.Kapıda Yaren ve Zeynep vardı.Bayağı terlemişlerdi.Yaren "Derin çok kötü bir şey oldu yalvarırım bize yardım et" deyip ağlamaya başladı.Zeynep ise korkudan konuşamıyordu bile.Hemen onları içeri aldım.İkisine de su getirdim.Yaklaşık yarım saat kendilerine gelmelerini bekledim.Sonra "ne oldu hemen anlatın" dedim.İkisi birbirlerine baktılar sonra Zeynep "Burak yok" dedi.
"Ne demek yok şunu doğru düzgün anlatın" dedim.Zeynep yutkundu.Sonra anlatmaya başladı:
"Bugün sahilden ayrıldıktan sonra Burak ben ve Yaren'e köşke gidiyoruz saat 9'da sitenin arka tarafında buluşalım diye mesaj attı.Bizde gitmek istediğimizden hemen kabul ettik.Saat dokuzda buluştuk.Aslında hepimiz çok korkuyorduk ama işin aslını öğrenmek istediğimizden gitmeye devam ettik.Köşkün orası sadece bir tane sokak lambasıyla aydınlatılıyordu.O yüzden her yeri iyi göremiyorduk.İlk başta köşkün büyük kapısından içeri geçtik.Yavaş yavaş diğer önemli kapıya doğru yürüyorduk.Birden sokak lambasının ışığı kesildi.Hiçbir yeri göremez olduk.Hemen elimi uzattım.Yanımda zaten Yaren vardı.İkimiz birbirimizi tuttuk.Burak'a seslenmeye başladık.Birden imdat diye bir ses duyduk.Aşırı derecede çok korkmaya başladık.Burak'a sesledik ama cevap veren olmadı.O imdat diye bağıran kişinin sesi Burak'tı.Acaba bir yere mi takıldı diye düşünmeye başladık.Hemen cebimden telefonumu çıkarttım.Işığı her yere tuttum. Ama Burak'ı göremedik.Korkudan telefonu elimde zor tutuyordum.Işık koskoca yeri aydınlatmada yetersiz kalıyordu.Yaren ile zar zor çıkış kapısını bulduk ve zor bela buraya vardık.Hemen sana geldik.Bir şeyler yap Burak'ı bulmalıyız."
"En başından beri niye beni dinlemediniz?Size Selim'in bir bildiği vardır demiştim.Hemen Selim'e haber vermeliyiz." dedim.
İkisi aynı anda "hayır" diye bağırdılar.Sonra Yaren devam etti:
"Eğer Selim'e söylersek bizi asla affetmez.Ayrıca bunu herkese söyleyemeyiz." dedi.
"Pardon ama bu olayı nasıl üçümüzün halledebileceğine inanabiliyorsun?Anlamıyorsun galiba Burak ortada yok.Ya başına bir şey geldiyse?O zaman kendinizi nasıl affedeceksiniz?" diye bağırdım.Tam o sırada tefonumun titrediğini hissettim.Çıkarıp açtığımda bilinmeyen bir numaradan mesaj geldiğini farkettim.Mert'ten olduğunu anladım.Kızlara dönüp "Mert'ten mesaj var" dedim.Korkuyla bana bakmaya başladılar.Ellerim titreyerek mesajı açtım.Mesajı görür görmez buz kesildim.Mesajda Burak'ın resmi vardı.Altına da not düşmüştü:
Arkadaşınız şimdilik iyi.Senden bir şey saklamak tek bildiğim bu.Ona ne yapacakları hakkında bir fikrim yok.Biri sayesinde öğrendim diyelim sen kafayı buna takma.Yeter ki benden gelen mesajları düzgün anlamaya çalış unutma bunu tek başına yapamazsın."
Mesajı hemen kızlara gösterdim.Donakaldılar.Resimde Burak'ın elleri ve gözleri bağlıydı.Anlaşılan nerde olduklarının bilinmesini istemiyorlardı.Kızlara dönüp "Selim'e kesinlikle haber vermemiz lazım" dedim.
Yaren benden gelen mesajları anlamaya çalış yazmış onu bekleseydik dedi.
"Saçmalama Yaren Burak'ın halini görmedin mi sence bekleyecek vaktimiz var mı?Ya mesaj bir hafta , bir ay ,bir yıl sonra gelirse?Tarih belirtmiş mi?hayır.Peki o zaman nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?" dedim.
Sessizce "haklısın" dedi.
"Hadi hemen çıkalım" dedim.
Evden çıkıp yavaşca Selimlerin evine doğru yürümeye başladık.Site son ölümden sonra çok sessizdi.Selimlerin evine vardığımızda kızlar ilk başta geri çekildi.İkisine de baktım.Yavaş yavaş onlar da geldiler.Tam Selimlerin kapısının önündeydik artık.Derin bir nefes alıp zile bastım.İlk başta kimse açmadı.Kızlar hemen "hadi gidelim" demeye başladılar.Onları dinlenemedim.Birdaha çalınca kapıyı Selim açtı.Bizi görünce şaşırdı.Yutkundum ve kızlara baktım."Başlayın" dedim.Selim neler oluyor dercesine baktı.Sonra Zeynep her şeyi anlattı.Mesajdaki fotoğrafı da gösterdi.Birden Selim'in yüzü değişti.Sert gözlerle kızlara bakmaya başladı.Ne diyeceğini çok merak ettik.İlk başta sessiz bir şekilde bir şey söyledi fakat hiçbirimiz anlamadık.İkinci kez tekrar ettiğinde ise söylediği cümle beni çok şaşırttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esrarengiz Yazlık
AdventureDerin teyzesiyle beraber İzmirdeki yazlıklarına gider.Orada ilk başta her şey normal görünür.Arkadaşlar edinir.Fakat yazlıkta bazı esrarengiz sıra dışı olaylar yaşanacaktır.Bunları çözmek ise onlara kalır yani yazlıktaki herkesin kaderi onlara bağlı...