Bölüm 6:Felaketler ve Mucizeler pt.2

166 18 32
                                    

Bölüm 6

Edit: 1 ay daha yokum sabredin bölüm de yazamıyorum :(

Ay ışığı Tanrı'nın verdiği bir hediyeymişçesine gökyüzünde ışıklar saçıyordu. Gece karanlığının ardında Levi kocaman odadaki sıradan gecelerinden birindeydi. Boynundaki kalın demir haç kolyeyi dudaklarına yaslamış tavanı izliyordu. Oda aşırı basıktı ve hiç huzurlu değildi. Ancak diğerleri ile kaldığı odadan çok daha iyi olduğu reddedilmez bir gerçekti.

Levi yavaşça ayaklandı. Baş ucundaki mumu aldı ve odanın içinde bir kaç tur attı. Ancak içindeki bu sıkıntıya hiçbir şey iyi gelmiyordu.

Levi aklına esen fikirle odadan çıktı. Geceydi kimse uyanık olmazdı o bahçeye gitse kimsenin ruhu duymazdı. Sabah çok erkenden de odasına geri dönerdi. En azından bir kaç saat huzurlu olurum diye düşündü. Sessiz adımlarla yürümeye başlamıştı.

Düşünceleri zihninin enginliklerine sığmayan biri daha vardı o gece. Heyecanlanıyor, kalbinin çarpıntısı onu yorgun düşünüyordu. Ancak uyuyamıyordu.

Erwin mavi gözlerini tavana dikmiş düşünüyordu. Bundan günler önce tablodaki Levi'ı biraz daha incelemişti. Kucağındaki yaseminler özel olarak dikkatini çekmişti. Bunun üzerine hizmetçilerden  birini gönderip en güzel yaseminleri aldırmıştı. Hepsini bahçesine koymuş ancak henüz ekememişti. Gecenin bir yarısı kalkmış bahçeye gitmişti. Levi'ın er yada geç buraya tekrar uğrayacağını biliyordu. Geri geldiğinde sevdiği şeylerle karşılaşmasını isterdi. Gecenin uğultusu ve titreyen ışıkla beraber çiçekleri ekiyor bir yandan da şarkı mırıldanıyordu. Kendini işine o kadar vermişti ki kapının açıldığını hatta dibine kadar birinin geldiğini duymamıştı "Kralım?" Moblit arkasından seslendiğinde Erwin oracıkta ölüyordu. "Kralım, gecenin bu saatinde burada ne işiniz var?" Erwin yere oturdu "Levi için yasemin dikiyorum. Anladığım kadarıyla çok seviyor." Moblit gülerek "Ne vakit ismi geçse gözleriniz parlıyor. Levi size pek bir huzur verdi... Lakin saklamanız mühim. Sizi ne olursa olsun koruyacağım. Ancak sizde kendinizi müdafa ediniz." Erwin, Moblit'i kolundan çekerek yanına oturttu. "Aslında isyankar bir ruhu var. Onu özgürlüğünden mahrum bırakıp, ailesinden ayıran herkesten nefret ediyor. Bilhassa benden." Moblit ile bir süre gülüşünden sonra Erwin gözlerini Moblit'e dikti "Hange ile Lyon'daki küçük tatiliniz pek bir güzel geçmiş gibi... ikinizde geldiğinizden beri ışık saçıyorsunuz resmen." Moblit gülümsedi "Hange ile beraber vakit geçirmek çok eğlenceliydi. Davetler ve partiler harici çok fazla şey yaptık. Sanki saraydan değilmişiz gibi davrandık normal bir çift gibiydik. En eğlenceli kısımda buydu zaten." Erwin gözlerini kısıp hınzır bir gülüş sundu "Çift ha... Anlatmanız gereken şeyler var Bay Berner." Moblit hafif öksürdü "Ee şöyle ki biz yani Hange ve ben, bir süredir görüşüyoruz. Ciddi düşünüyoruz yani. Evlilik, düğün gibi şeyler. Size söylemediğimiz için affedin. İşiniz başınızdan aşkındı zaten." Erwin kaşlarını çattı "Bana söylemediğin için neden özür diliyorsun ki ilişkilerede mi ben karar veriyorum? Ne güzel zaten yakıştırıyordum sizi hep. Ee Lyon'da başka ne yaptınız?" Moblit güldü "Dük ve Düşesin düğününde yarım saatten fazla kalmadık aslında, sonrasında sokak turu yaptık. Akşam ise Dük'ün sarayına gitmek yerine bir handa kaldık. Hange biraz fazla içti ancak sorun olmadı. Sabah ise..." Erwin Yaklaşık bir saat boyunca Moblit ve Hange'nin Lyon tatilini dinlemişti. Çoğu yerde Moblit tepeden tırnağa kızarmıştı. Sonrasında Moblit odasına dönmesi gerektiğini söyleyerek ayağa kalktı kapıdan çıkmak üzereyken Erwin arkasından seslendi "Sizi tekrardan tebrik ederim!" Moblit gülümsedi ve "Tekrar teşekkürler Kralım seni de tebrik etme şansını elde ederiz umarım. Sizi evlendiremeden göçmek istemiyorum." Erwin arkasından kahkaha atarken Moblit çoktan çıkmıştı. Erwin oturduğu yerden kalkmış ve çiçekler ile uğraşmaya devam etmişti.

Çok geçmeden kapı tekrar açıldı. Bu sefer gelen kişi hayaletler farksızdı ancak Erwin bu sefer duymuştu.

Levi bahçeye girdiğinde saçları dağınık, eli yüzü toprak olmuş bir Erwin görmeyi beklemiyordu. Gecenin bir yarısı hiç olmadık bir şekilde karşılaşmışlardı. Levi onu görmek isteyip istemediğinden en değildi. Erwin ise onun için yanıp tutuşuyordu. "İyi geceler..." dedi Levi. Erwin onun sesini tekrar duymanın verdiği mutlulukla konuştu "Sana da öyle Levi. Hiç umulmadık yerlerden çıkmayı çok sevdiğin belli." Levi ona küçük bir tebessüm sundu. Gitmeye yeltenecekken Erwin ona durmasını söyledi. "Gel yanıma otur Levi. Biraz sohbet edelim olur mu?" Levi derin bir iç çekerek Erwin'in yanına oturdu. "Levi, sana karşı olan kaba tavrım için öncelikle özür dilerim-" Levi ellerini kaldırarak onu durdurdu "Sizin suçunuz yok. Size bağıran bendim." Erwin gülümseyerek ellerinden tuttu. Levi tekrar konuştu "Sizinle iyi geçinmek istiyorum. O yüzden birbirimize karşı daha iyimser olmalıyız. Ve yalan yok." Erwin duyduğu teklifle çok mutlu olmuştu.  "Bende seninle iyi anlaşmayı çok istiyorum Levi." Nefes alarak konuşmaya devam etti "Eğer yalan yoksa... sana gerçek adımı söylemem lazım." Levi şokla gözlerini kırpıştırdı. Gerçek ad mı... diye geçirdi içinden. Erwin  özür dilercesine kafasını salladı. "İlk başta beni tanımaman için söylemiştim. Eğer biri kral olduğumu söylemişse benden nefret etme diye... Ayrıca tam olarak yalan da sayılmaz. Ben şiir yazarken Lion ismini kullanıyorum o yüzden yani."  Levi kafasını gök yüzüne kaldırdı "Meryem Ana senin yüce merhametinle sabır istiyorum." Sonra Erwin'e döndü "Pekala...tamam size karşı anlayışlı davranacağıma dair kendime söz verdim.  Sizi anlıyorum.  Endişelenmeyin. Kızgın değilim. Haddim değil Kralım" Erwin sıcakça gülümsedi. "Dinine fazla bağlısın öyle değil mi?" Levi "Her pazar günü Kilisede olurduk. Öyle yetiştirildim yani. Burada da dini eksiklik hissedilmiyor değil." Erwin düşündü ne din, ne de dünya Erwin'in yoldan çıkmış hislerini kabul etmeyecekti. Dinine bağlı olan Levi'da. Ancak Levi şuan onunlaydı ve arkadaş olma üzerine verdikleri karatın üzerine şuan moralini bozarak köstek olmak istemedi. Ona döndü ve rastgele bir konu açtı.

İkili sohbet ettiler, soylu bir adama yakışmayacak şekilde dedikodu yaptılar -özelliklede hizmetlilerin ve saraydaki kadınların-, kayan yıldızları aradılar... Levi uzun zamandır ilk defa bu kadar mutluydu.  Erwin, Levi'a döndü. Levi'da ona döndü. Bir süre birbirlerini izlediler. Levi, önüne dönmeden önce gülümsedi.

Kısa bir süre sessizliğin ardından, Levi "Siz gerçekten de burada yaşamayı seviyor musunuz? Yani ilk tanıştığımız gün sevmediğinizi söylemiştin..." Erwin Levi'ın neyi ima ettiğini anlamıştı, gitmeme yardım edecek misin? Erwin kafasını sağa sola salladı "Hayır, sevdiğim söylenemez. Ama gitmenede izin veremem Levi. Saraydan çıktığını öğrendikleri anda denize atarlar seni. Seni salmış olan ben dahi olsam yaparlar. Sarayın içinin dışarıya çıkmasına asla izin vermezler. Ve eğer arkadaş olacaksak, başbaşayken saygı ifadesine gerek yok bence." Levi kafasını salladı.

Erwin, bir süre sonra, derin bir nefes alıp konuştu. "Bir kaç hafta sonra -tam tarih belli değil- İskoçya'ya gideceğim. Gemi ile 10 gün sürüyor.  Gitmesi, dönmesi, orada durması falan bir buçuk aydan fazla ediyor-" Levi şokla konuştu "Gidecek misin yani? Sen yoksan buradakiler beni parçalar..." Erwin güldü. "Bırak da sözümü tamamlayayım. Orada davetler var birinin bana eşlik etmesi harikulade olurdu. Benimle gelir misin diyecektim." Levi şok ile döndü. "Cidden mi?" Erwin "Cidden." Dedi. Levi güldü "Gelirim. Yani neden olmasın. Güzel olurdu buradan uzak kalmak falan... Ancak sana eşlik etmesi gerekenin ben olduğumdan emin değilim. Yakışık olmaz. " Erwin gülümsedi. "Endişelenme Levi. Benim kendime yakın tuttuklarıma kimse bir şey diyemez." Levi pekala dermiş gibi kafasını salladı "Öyleyse belli olunca sana haber vereceğim. Ama şimdi uyumamız lazım." dedi. İkisi beraber oradan çıktılar. Erwin, Levi'ı odasına bıraktıktan sonra bir süre kapısında dikildi. İçeriden gelen takırtıları dinledi. Uyku problemleri yaşıyor gibiydi. Erwin buna sahiden çok üzülmüştü, onun için burada olmanın zor olduğunu biliyordu. Seslerin sonu gelince, odasına doğru yol aldı. Bir kaç saat bile olsa uyumak iyi gelirdi... İkili rüyalarında bile beraberlerdi. Özgürce bir deniz kıyısında koşturuyorlardı...

SELAM kısa ama tatlı olduğunu düşündüğüm bir bölüm ile geldim. Aslında daha uzatacaktım. Ancak kısa bir süre sonra aktif olamayacağım. Şehir dışına çıkacağım çünkü. Yarında bir bölüm hazırlayabilirsem yayınlarım. Hehehe

Magnificent • Eruri •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin