Bölüm:2 "Aslan, Kurt ve Kuzu" Part:2

253 33 128
                                    

"Aslan, kurt ve kuzu" pt.2

Kimi için saadet, mutluluk ve Dünya’yı elinde tutmak anlamına gelen o taht, kimisi için felaketten başka bir şey değildir. O tahta oturmak beraberinde istediğin şeyi elde etmek demek olsa da, aynı zamanda çoğu şeyi feda etmek anlamına gelirdi. Erwin'in tahta oturduğunda kaybedebileceği çok şey vardı. Armin'e iyi bir abi olma şansını, normal bir hayat yaşama şansını, ailesini, sevdiklerinin sadakati, özgür yapısı, yaşadığı kasaba ve sıkıntılı geçen gecelerinin huzuru olan adam da kaybedebileceği şeyler arasındaydı. O taht gözünü o kadar korkutuyordu ki, o tahta oturmamak için ölü numarası yapmayı, muhafızları öldürüp kaçmayı bile düşünmüştü.

Lakin hiç birine gücü yetmedi. Şövalyeler büyük avluda, yeni krallarının gelmesini bekliyorlardı. Her birinin içinde keder, merak ve azda olsa heyecan vardı. Birliğe yeni dahil olmuş olanlar, diğerlerinden çok daha gergin ve heyecanlıydılar. Henüz hepsi çocuk sayılırlardı. İlk defa bir kral görecek olmak onlar için dünyanın dönüm noktası ile eşdeğerdi. Ve bu yüzden heyecanlarını içeri gömmeli ve o kalabalık arasında çıkıntılık yapmamalılardı.

Salonlardan birinde Eski Kraliçe, Düşes, Kraliçe Bertrude ve de Erwin’in kardeşleri Armin ve Historia bir sıra halinde dizilmiş Erwin'in oraya gelmesini bekliyorlardı. Kapılar açıldı ancak gelen Erwin değil, Erwin'in dünyalar güzeli denilebilecek olan Halası Nanaba'ydı. Nanaba'nın içeri girmesi ile Eski Kraliçe'nin yüzü aydınlandı. Herkes Nanaba'yı reverans ile karşılarken. Judith konuştu "Nanaba, bizim güzel kızımız gel şöyle yanımıza da yeğeninin kutlu gününe eşlik et." Nanaba sıcak bir gülümseme ile Bertrude ve Judith'in arasına geçti. "Tanrı, Kral yeğenimin yardımcısı olsun. Bu yaşta taht, krallık kime nasip olmuş?" Judith ise onun bu dileğine gülümsedi ve önüne döndü. Öte yandan Kraliçe Bertrude oldukça rahatsız olmuştu. Kendi oğlunun taç giyme töreninde dahi 2. Plana atılmışken rahatsız olmak ona göre, onun en büyük hakkıydı.

Tam o sırada Erwin içeri girdi. Annesinin ve Büyükannesinin gururlu bakışlarına bakarak gülümsedi. Küçük kardeşi Armin'e kocaman bir gülücük hediye etti.

Bahçe avlusunda Dükler, Kontlar ve daha niceleri Kral tahtının yanı başında durmuş fısıldaşıyorlardı. İçlerinden biri "Yazık oldu henüz rahmetli kralımız çok dinçti." Başka bir tanesi de alaylı bir şekilde konuşmaya dahil oldu "Merhum Prens Daniel'ın ölümünden sonra bir şahıs çıkmıştı Eski Kralımızın huzuruna. '56 gün sonra gelecek olan kazadan sağ çıkamazsın Kralım gafil olma' demişti. Ne hikmetse Kralımız tam olarak 56.  gün vefat etti." Aralarından yaşlı bir tanesi lafa daldı "Ne diyorsunuz Bay Woermann? Birazdan kralımız gelecek. Tahta oturma vakti fesatlık yapma." Zacharius kardeşlerin küçüğü olan Floch "Zaten Fesat dediğiniz şey tam da böyle vakitler baş göstermez mi Beyefendi?" Herkes Floch'a dönerken, Floch lafına devam etti "Görmez misiniz? Çok genç bir Kral çıkıyor tahta üstelik daha vaftiz bile olmamış duyduğum kadarıyla... Tanrı sonumuzu hayır etsin." Abisi Mike ondan yana bakmazken, Kitz Woermann başını salladı.

...

Erwin, halkın karşısına çıkmak için son hazırlıkları yapıyordu. Üzerine ceketini giydi, ellerine yüzüklerini taktı. Annesi ile büyükannesi ise onu gururla izliyorlardı. Küçük kardeşi Armin ise Abisi Erwin'e küçük bir oyun yapıyordu. İnsanların arkasına saklanıp kafasını çıkarıyordu. Bir o yana bir bu yana koşuşturuyordu. Erwin ise onun bu haline kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu.

Judith, Erwin'e giyinmesinde yardım ederken konuştu, "Bizim aslan torunumuz. Biz ki senden önce ki 3 kralı görmüş onların yasını tutmuşuz. Kraliyet hükümlerine uyup topraklarına yüz sürdük. Tanrı hepsinin günahlarını affeylesin." Hizmetkarların arasından "Amen" sesi yükseldi.

Magnificent • Eruri •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin