Bölüm 8: Gece kadar karanlık sular pt.2

83 11 15
                                    

Ortalık, Erwin'in gürültülü zihninin aksine oldukça sessizdi. Masasında öylece oturuyor, ağrıyan beyninin her kıvrımını en ufak sinirine kadar hissediyordu. Düşünceleri ile bir satranç maçının ortasındaymış gibiydi. Ve çıkmaza girmişti.

Levi'a söylediği sözleri düşündü. Kral olmayı istememişti, Levi'ın buraya getirilmesini hiç istememişti. Levi her ne kadar onun üstüne gelmiş olsa da, ilk defa kral olma statüsünü kullanarak birine böyle baskı uygulamıştı. Soluk borusu daralmış gibi hissetti, ellerine doğru hafif bir titreme ilerlemeye başladı. Kendini sıktı titremeyi engelledi, midesi boğazına kadar yükselmişti sanki.

Konuşacak mecali yoktu. Elini birkaç kere masasına vurdu. Moblit ve bir iki asker içeri girdi. Erwin hafif bir şeyler mırıldanınca Moblit askerlere çıkmalarını emretti. Askerler başları önlerinde çıktılar.

Moblit yavaça Erwin'e yaklaştı "Kralım? İyi misiniz? Solgun görünüyorsunuz, uyumayı deneyin lütfen" Erwin başını iki yana salladı ve sinek vızılamasını andıracak kadar kısık bir sesle su istedi. Moblit telaşla suyu koydu ve Erwin'e uzattı. Titremeye başlayan ellerini suya götürdü. Birkaç yudum sudan sonra kendine gelmişti. İlk defa kollarını bu kadar güçsüz hissetmişti. Derin bir nefes aldı, Moblit'e teşekkür edip yatağına ilerledi.

Moblit bir süre yatağında kıvrılan Erwin'i izledi acı çekiyordu. Neler olduğuna dair hiçbir şey bilmiyordu. Yardımcı olamamak daha çok onu üzüyordu. Moblit, Erwin'in odasında bulunan kırmızı kadife koltuğa oturdu. Bütün gece başını Erwin'in bekleme kararı almıştı. Ancak Erwin'in başının üzerinde dolanan bu kara bulutların ruhani bir üzüntüden fazlası olduğu belliydi. Bu yüzden, Erwin ne kadar istemeyecek olsa da, Moblit onun bir hekime görünmesi gerektiğini biliyordu.

Moblit kapıdaki askerlerden hekimi çağırmasını istemişti. Çok geçmeden Kraliyet Doktoru Grisha Jaeger Erwin'in başında belirmişti. Erwin'in bedenini azıcık olsa dikkatle inceleyen biri onun Çiçek Hastalığına yakalandığını fark edebilirdi. Grisha herkesi acele ile odadan çıkarmıştı. Moblit ve diğer iki asker ise kapalı odalara konularak hastalığın odadan daha fazla yayılması engellenmişti. Grisha ise odadan dışarı çıkmıyordu. Her an kralın başını bekliyordu, kralın her saniyesini kayıt altında tutuyordu.

Kralın Çiçek Hastası olduğu haberi sarayda dakikalar içerisinde yayılmıştı. Bir kaç kişi dualat ederek ağlıyordu. Tahta geçebilecek yeni bir kral yoktu soyları tükenip gidebilirdi. Birkaç kişi ise bu hadiselerin suçlusunu Levi ilan etmişti. Onun kralı zehirlediğini, ona büyü yaptığını söylüyorlardı. Tabii onlara itimat eden kişi sayısı ise bir hayli azdı.

Levi hadiseleri Isabel'den öğrenmişti. Üzülmüştüm lakin son hadislerden dolayı karışık hissediyordu. Erwin'e onca çirkin lafı etmek istememişti.

Öfke, keder, yalnızlık, hüsran... Levi ne yapması gerektiğini düşündü. Odasında kalıp haberleri mi beklemeliydi? Ona ne kadar kızgın ve kırgın olsa da Erwin'in yanında mı olmalıydı? Eğer dışarı çıkarsa aşağılayan gözler ona dönecek, fısırtılar bir dalga misali yayılacaktı.
Odasında durmaya karar verdiğinde komodin'in üzerinde duran kuru bir yasemin ilişti gözüne. Kokusu gitmişti. Levi eline alıp bir kaç kere çevirdi.

Erwin'in ona olan hisleri güpegündüz ortadaydı. Hislerini belli etmekten korkmamıştı. Öyle ki Büyük Kraliçe bile torununun yanındaydı.

Levi'ın Erwin'e karşı hissettiği şeylerin hiç biri aşk değildi. Beğeniydi, gücüne olan imrenmeydi, hoşlantıydı. Ama o Erwin gibi açık olmayı asla başaramazdı. Korku bunun en başlıca sebebiydi. Tanrısından af dilemek istedi. Hisler aldatıcı ve yanıltıcıydı. Kilise bu hislerin en ufağına dahi izin vermezdi.

Magnificent • Eruri •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin