Gözlerimi açtığımda herkesi uyuyor olarak görmüştüm. Sahi saat kaçtı? Telefonuma baktığımda saatin 17.38 olduğunu gördüm. Hiç mola vermeyecek miydik? Tuvalet ihtiyacımızı nasıl karşılayacaktık?
Yanımda oturan Asmin'i uyandırdım şaşkın ve uykulu gözlerle bana bakıyordu. "Asmin tuvalete gitmem gerek. Mola vermeyecek miyiz?" dedim. Asmin hemen şoföre söyledi ve şoför de bize "İleride bi benzinci var hanımım orada durur, ihtiyaçlarınızı karşılarsınız." dedi. Asmin de duyduğumu farz ederek söyleme ihtiyacı duymamıştı. Kafasını omzuma koydu ve uyumaya devam etti..
Yaklaşık yarım saat sonra şoförün dediği yere gelmiştik. Asmini tekrar uyandırdım ve yanımda gelmesini rica ettim. O da geldi. Arabadaki herkes inmişti. Asmin ile tuvalete gitmiş, tuvalet ihtiyacımızı gidermiştik. Bizden sonra birkaç kişi daha girmişti. Dışarıya çıktığımızda Baranlar da durmuş, birileri ile konuşuyordu. Bizim dışarıya çıktığımızı görünce bana bakmaya başladı. Fakat ben gözlerimi devirdim.
Daha sonra arabanın oraya gitmiştik ve yanımıza Baran da gelmişti. "Acıktınız mı? diye sordu. Herkes "evet" demişti. Benden ses çıkmayınca bana dönüp "Sen acıktın mı?" diye sordu. Yok acıkma özelliğim yok benim. Ulan kaç saattir yemek yemiyorum acıktım tabii. Bu da soru mu? "Hıhıı acıktım." dedim.
Kafasını salladıktan sonra "İstersen gel benimle birşeyler alalım." dedi. olumlu anlamda kafamı salladım. Daha sonra Asmin'in elini tutum, benimle gelmesi için.
Asmin, Baran ben atıştırmalık birşeyler alıyorduk. Asmin kolumu dürttü ve kulağıma "Yenge şu herif bana mı bakıyor?!" diye fısıldadı. Gösterdiği herif- yani adama baktım. Gerçekten de bakıyordu hatta neredeyse ağzının suyu akacaktı!
"Sanırım evet. Ağzının suyu akıyor baksana. Baran'a söyleyelim mi?" dedim. Asmin bu durumdan her ne kadar rahatsız olmuş olsa bile "Yenge abim bu herifi öldürür vallahi, sakın söyleme!" dedi. "Asmin, öküzün trene baktığı gibi bakıyor herif sana. Nasıl söylemeyelim?!" dedim. Asmin tam konuşmak için ağzını aralamış, birşey söylemek için nefes almıştı ki Baran yanımıza geldi."Ne fısıldaşıyorsunuz?" diye sordu. Asmin ile ikimiz anlaşmış gibi aynı anda "Hiiiç" dedik. Baran iyce şüphe duymuş olacak ki sinirle suratımıza bakıyordu. iki adım daha attı ve "Çabuk söyleyin!" dedi kırmızı görmüş boğa gibi.
Hayır hayır! söylerseniz kavga çıkar Berfin, sakın!
"Şuradaki herif Asmin'e bakıyor." diyiverdim.
Kızım iyi ki söyleme dedik. E ama ne yapayım? Nasıl baktığını gördün.
Asmin bir bana birde abisine baktıktan sonra kafasını önüne eğdi. Baran hangi herif olduğunu sordu. Gösterdiğimde elindekileri bırakıp o adamın yanına bir hışımla gitti. Belki sakinleştiririz diye Asmin ile yanına gitmiştik.
Baran nazikçe adama "Neden kardeşime bakıyorsunuz beyefendi?" diyecek kadar kibar birisi değildi. Hoş bi yandan haklı da. Birisi abimin yanında bana böyle baksa abim de tıpkı Baran'ın yaptığı gibi adama direkt dalardı. Evet evet yanlış okumadınız. Baran gider gitmez adama kafa atmıştı. Acaba ayırsanız mı Berfin? Aynen aynen ayıralım da arada biz de karışalım değil mi?!
Baran adamı döverken herkes Baran'ı ayırmaya çalışıyordu. Boran abi hemen koşmuş olaya müdahale etmeye kalkışırken yumruk yemişti, diğer adamdan. En sonunda Baran adamı bırakmış, yüzüne tükürmüştü. Daha sonra hiçbir şey olmamış gibi az evvel bıraktığı atıştırmalıkları tekrar eline almış, ücreti neyse ödemiş ve arabaya doğru gidiyordu. Tam kapıdan çıkacakken bize kaş-göz işareti yaptı ve çıktı. Bizde Boran abi ile çıktık.
Baranın hala sinirli olduğu her halinden belliydi. Ne olup bittiğini merak eden Baran'ın ailesine "sonra anlatırız" demiş, geçiştirmiştik.
"Berfin teşekkür ederim." dedi asmin. Suratında mahçup bir ifade vardı. Ellerimle kollarını sıvazlayıp "Rica ederim." demiştim. Daha sonra atıştırmalıkları alıp arabaya binmiştik ve yola koyulmuştuk. Zeyno, Aslı Ata karşımıza oturmuş, Dicle, Asmin ve ben ise yan yana oturmuştuk. Baran'ın aldığı atıştırmalıkları yiyordum. Gözüm sürekli saatimdeydi. Bir an önce gidip yatmak istiyorum. Tabii yatırırlarsa Berfin..
Vakit geçmeyince sohbet etmeye başlamıştık. Zeyno ve Asmin sürekli konu açmaya çalıyordu. Dicle abim ile konuşuyor, Ata ile Aslı ise bir yandan kavga edip diğer yandan oyun oynuyorlardı.
"Değil mi yenge?" Asmin'in bana yönelttiği soru üzerine afallamıştım. "Hı. Ne. Iıı. Şey. Anlamadım. " Herkes ufak bir kahkaha attıktan sonra Asmin "Diyorum ki abim sana aşık oluyor." dedi. Gözlerimi fal taşı gibi açmış, ne diyeceğimi bilememiştim. Benim o halimi gördükten sonra tekrar güldüler. "Yok canım ne alakası var?" dedim. Utanmıştım.
"Ne demek 'no olokoso vor'?! Sana bakışlarını görmedin mi?" dedi. Gördüm gördüm. Fakat aşkla bakmıyordu daha çok öldürecekmiş gibi bakıyordu. Konuyu değiştirmek için Aslı ve Ata'ya soru sormaya başladım. "Kaç yaşındasınız?"diye sordum oldukça içten bi gülümsemeyle."Ben 8 abim ise 10 yaşında yenge." dedi Aslı. Kafamı 'Anladım' anlamında salladım. Başka bi soru gelmedi aklıma. Daha sonra Asmin'e dönüp "Asmin daha çok mu var?" diye sordum. "Eh çok diyemeyiz ama az da değil." kafamı salladım ve cama doğru dönüp yolu izlemeye koyuldum.
Yaklaşık bi yarım saat sonra telefonum çalmaya başladı. Kimin aradığına baktığımda bende kayıtlı biri olmadığını gördüm. Açmak ile açmamak arasında gidip gelsemde en sonunda açtım.
"Alo?... Ha se-sen miydin?.... Hayır.... Bir dakika...." Arayan Baran'dı. Bir ihtiyacımızın olup olmadığını soruyordu. "Kızlar istediğiniz bir şey var mı? Baran soruyor." Herkes kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. Baran'a "Yokmuş" dedim. Tam kapatacakken "B- Baran daha ne kadar var?" diye sordum. "Az kaldı. Sıkıldın mı?" "Yook ondan sormadım. Merak etmiştim. Neyse görüşürüz" dedim ve bi görüşürüz demeden kapattı!
Ne bekliyordun Berfin?
Başımı cama yasladım ve yolu izlemeye koyuldum. Fakat uykum buna müsade etmemişti...