Bedo & Patron - Ölebilirim bu şarkı hoşuma gidiyor.
•19072021 / 02.17
O, kördü bana. Ama eğer isteseydi ben onun gözleri olmaktan çekinmezdim. Sakat kalsaydı, onun eli olurdum, ayağı olurdum. Fakat o istemezdi, ne beni ne de benden gelecek yardımı.
Uzattığı eline doğru uzandığımda parmaklarımız iç içe geçmişti. Ve o an benim gözlerimde asla unutulmayacak bir sahneydi. Ellerimizin uyumu öyle güzeldi ki dedim ki kendime, "Adem ile Havva görse bizim uyumumuzu kendilerinden utanırlardı." Öyle sanmıştım. Saftım ben, biraz aşık, biraz da salak.
Okulun ara sokaklarından birine girmiştik. Sakin bir yerde olmak tercihimizdi, gözlerden uzak, baş başa. Yanımızda hala Yoongi'nin arkadaşı Hoseok vardı. İyi çocuktu, sevdiğimin hep yanındaydı, yanlız bırakmıyordu, yoldaş oluyordu.
O gitmek istemişti fakat Yoongi gitmemesini söylemiş ve oturduğum binanın bir köşesine oturmasını istemişti. Hoseok da arkadaşını kırmak istememişti tabii ki. Benim için de pek bir sorun yoktu tabii ki, eğer sevdiğim, arkadaşının kalmasını istiyorsa, benlik bir sorun olmazdı. Tek istediğim onun mutluluğuydu, bunun nasıl ve ne şekilde olduğu pek önemli değildi.
Ben merdivenlerin birinde oturmuş, bir yandan da tek elimi tutan, meleklerin kıskandığı güzelliğiyle karşımda duran adamı izliyordum. O ise ne olduğunu anlamadığım bir kaç konuyu arkadaşıyla konuşmaya devam ediyordu. O an benimle ilgilenmesi gerektiğinin farkındaydım fakat bu konu önemli olmasaydı konuşmazdı diye düşünüyorum. Bir bildiği mutlaka vardır değil mi? O Yoongi'ydi beni kırmazdı diye düşünüyordum.
Yanılmıştım.
Hâlâ benimle ilgilenmezken elimi tutan eliyle oynamaya başladım. İlgiyle gözlerine baktığımda gördüğüm bakışları kalbimi eritmeye yetmişti. Çok güzel bakıyordu, ben nasıl erimezdim ki bu güzellik karşısında? Nasıl sevmezdim?
Küçük bir gülümseme sunduğunda dudaklarını yaladı. Hâlâ ilgiyle onu izlediğimden haberi var mıydı bilmiyordum.
Gözlerini baktığı yönden çekip arkamda duran merdivende oturan Hoseok'a döndü. Hâlâ ne konuştukları hakkında bir fikrim yoktu.
"Bilmiyorum Hobi bir ara istersen, burdan çıkarken onu da alır öyle gideriz." Hoseok'a döndüğümde kafasını telefona gömmüştü. Kafamı çevirdiğimde Yoongi hızlıca dudaklarımdan bir öpücük çalmıştı. Heyecanla karışık utanma hissi tüm bedenimi yakıp kavururken yanlızca "S-sen az önce.." diyebildim fakat devam edemedim. Yoongi, Hoseok'a küçük bir bakış attıktan sonra gözleri benimkileri bulmuştu. İşaret parmağını dudaklarına götürerek "sus" işareti yaptığında hızlıca kafamı sallamıştım. Bu halimi sevimli bulmuş olmalıydı ki başımı elleri arasına alıp kendine yaslayıp sarılmıştı. O ayakta, ben oturduğum için kafam karın kaslarına denk geliyordu. Ona sarılıyor olma hissi.. bunu anlatamazdım mükemmel bir histi.
Burnumu karnına yavaşça sürtüp kokusunu içime çektiğimde başım dönmüştü üzerinde parfüm kokusu yoktu. Tamamen kendi kokusuydu bu ve.. fazla güzeldi.
Zaten o parfüm kullanmayı sevmezdi sadelikten yanaydı. Ben az da olsa makyaj yaptığım günlerde bana "Neden sürüyorsun bunları yüzüne, sen zaten çok güzelsin?" Demişti. O gün tüm makyajlarımı bir kenara toplamıştım. Nasıl olmamı istiyorsa öyle olmayı kafama koymuştum. Ama sonrasında çok özgüvensiz hissettiğim için kullanmaya devam etmiştim. Yoongi fark etmişti ama sanırım saygı duymayı seçmişti.
Telefonumdan saate baktığımda ders saatimin yaklaştığını görünce dudaklarımı büzdüm. Bu halimi gören Yoongi tek eliyle çenemi tutup "Ne oldu?" Dedi.
"Ders saatime yanlızca 10 dakika kalmış. Ama Yoongi ben daha sana doyamadım ki.." tekrar dudaklarımı büzüp bacaklarımı kendime doğru çektim ve başımı dizlerime yasladım. Küçücük kalmış vücuduma kollarıyla kapanan Yoongi'yi hissettiğimde istemsizce gülümsedim. Kulağıma eğilip sıcak nefesini tenime üflediğinde kalbim olduğundan daha da hızlandı.
"Sorun değil ki bebeğim, haftaya da gelirim ben üzülme olur mu?" Umutla başımı kaldırıp onun gözleri ile buluştuğumda midem kasılmıştı.
"Gerçekten gelir misin?" Dedim sesimi bulabildiğimde, çünkü onun gözlerine baktıkça kilitleniyordum.
"Tabii ki gelirim, neden gelmeyeyim ki? Ama senin şu an dersine yetişmen gerek bebeğim."
"Tamam ama tekrar geleceğine söz ver Yoongi." Küçük bir kahkaha atıp beni kendisine çektiğinde bende gülüyordum.
"Söz veriyorum, geleceğim." Elimden tutup benimle okulun önüne kadar yürüdüğünde artık ayrılma vakti gelmişti, hüzünlenmiştim ister istemez..
Arkamı dönüp gideceğim sırada aklıma gelen şeyle durakladım ve arkada durmuş güzel gözleriyle beni izleyen Yoongi'ye baktım. Tekrar ona doğru ilerlediğimde biraz şaşırmıştı ve diyeceğim şeyi bekliyordu.
"Okula girmeden önce, son kez sarılalım mı?" Dedim. Beni sevimli buluyordu, bakışları herşeyi açık ediyordu. Başını yavaşça sallayıp beni kolları arasına aldığında başım göğsüne denk geliyordu. Huzur kelimesinin gerçek hayattaki yeri, Min Yoongi'nin kollarında nefeslenen Park Jimin'di bana göre.
Yavaşça ayrıldığımızda güzelce gülümsedim ve yanağından minik bir öpücük çaldıktan sonra el sallayıp okula doğru yürüdüm.
Güzel bir gündü, aynı Min Yoongi gibi..
Sizden birşey isteyeceğim; ileri ki bölümlerde illa ki buradaki Yoongi karakterine sövmek isteyeceksiniz çünkü benim hikayemde eski sevgilim beni çok kırdı, haliyle Min Yoongi de Park Jimin'i kıracak. Sizden istediğim şey, içinizden sövmek geldiğinde biricik Yoongi'min adını kullanmayın. "Eski sevgilinin a*** k***" bu ve bunun gibi bir çok şekilde sövebilirsiniz. Ama Yoongi bu ficte yanlızca temsilen karakter, onun adıyla sövmeyin ne olursunuz, bu beni çok üzer..
Umarım anlamışsınızdır bebeklerim, sizi seviyorum. Bölüm şarkısını mutlaka dinleyin çok güzel çünkü.
Ve son olarak, Hoseok karakterimiz iyi bir arkadaş ondan kötülük sezmeyin.
-
29/08/21 tarihinden bir not: Hikayeme baktı. 😐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fire on fire | yoonmin ✓
Fiksi PenggemarYazıp yazıp silinen mesajlar, gidilip görülmeyen yüzler, ardı arkası gelmeyen bir takım öpücükler. © chiwasyoon / 2020 / angst