Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bize küçüklüğümüzden beri ateşi kötü anlattılar. ateş yakardı, ateş kül ederdi... peki hiç bir yangının karşısında durup gözlerine korkmadan baktınız mı? Ben baktım. her şeyin yanıp kül olmasını izledim. Oysa baktığım tek şey aynaydı. Baktığım tek şey kendi gözlerimdi... evet, ateşten korkardım... ama şimdi ateş olmuştum, biliyor musunuz yine de üşüyordum, içimin cayır cayır yanmasına rağmen üşüyordum, ateşin içindeydim, ama üşüyordum...
Bir kibrit bir kağıt yakar, o kağıt ağıt yakar ve tüm dünya alev alır. Ateş bazen ısıtıp yakmaz insanı, üşüttükçe üşütür. İnsan ateşlerin ortasında durup donabilir bazen, kar yığınlarının altında sıcacık hissedebilir ve karanlıkta görebilir, aydınlıkta göremediği şeyi... Hayat bu.*
İyi okumalar : )
Reika Sayonji nin ağzından;
Sabah kalktığımda içimde garip bir mutluluk vardı bu sabah 08.30 da uyanmıştım sizin için erken belki ama benim için çok geçti, ki şuan bunu umursayacak durumda değildim, bu gün resepsiyon vardı, ve gerçekten çok heyecanlıydım. Hemen yatağımdan kalkıp üstüme beyaz bluzumu ve mavi kot pantolonumu geçirdim, odamı topladıktan sonra uçarcasına aşağıya indim. herkes yeni uyanmış yavaş yavaş yemekhaneye inmeye başlamışlardı. Kendime güzel bir yer bulup oturdum ve kota yı beklemeye baladım, Kapıdan içeri Erika girdiği sırada ona gülümseyerek el salladım '' buraya gelsene''. oda gülümseyerek bana el sallayıp yanıma geldi