Christopherbang
Changbin, orda mısın?
Binseo
Buradayım Hyung.
Söylediklerimi düşündün mü?
Christopherbang
Açıkçası.. düşünebileceğim bir şey değil.
Benim Minho ile evlilik aşamasında
olduğumu biliyorsun.Onu ne kadar sevdiğimi ve
ne kadar değer verdiğimi biliyorsun.Sen her zaman benim kardeşimsin, sırdaşımsın.
Ama bundan ileriye gidemeyiz Changbin.
Duygularına karşılık veremem.
Bunun için üzgünüm...
Changbin, tahmin ettiği gibi bir durumla karşılaştığında, gözlerinin dolmasını engelleyemedi.
Chan, onun en yakınıydı.
Avusturalya'dan geldiğinde ona evini açmıştı, duygularını, kırgınlıklarını açmıştı. Bir süre sonra duyduğu güçlü hayranlık, yerini hoşlantıya bırakmıştı.
Uzun süre bekledi, belki o da kendisine bir şeyler hisseder diye, fakat bu durumda kazanan o olmamıştı. Kazanan, aynı bölümde okuduğu ve okulda en iyi anlaştığı arkadaşı Lee Minho olmuştu.
Binseo
Sorun değil Hyung.
Sadece sana olan duygularımı
söylemek istedim.Çünkü ...
Davranışların bana umut veriyor gibiydi.
Seninle baş başa kalma düşüncesi
bile beni deli ediyordu.Fakat bu hislerimi artık içimde tutamazdım.
Sana bunları söylediğim için, belki de aramıza
bir sınır koyacaksın.Lütfen böyle bir şey yapma.
Christopherbang
Böyle bir şey yapacağımı nereden çıkardın?
Sen benim ilk desteğimsin.
Yapımcılığa adım atmamdaki ilk sebepsin.
Sana bunu istesem bile yapmamam.
Ama senin duygularına esir olmaman gerekiyor.
Bunu yapabilirsin değil mi?
Binseo
Elbette!
Senin mutluluğun, benim mutluluğum Hyung.
Bunu düşünme, sen işlerine bak.
İyi geceler.
Christopherbang
İyi geceler Changbin.
Telefonu yavaşça yatağının yanındaki komidinin üzerine bıraktıktan sonra gülmeye başladı, adeta delice gülüyordu. Gözlerinden akan yaşlar, gülme sesleri onun feryadıydı.
Odaya aniden gelen Hyunjin, kapıyı kapatmayı umursamayıp ağlayan ev arkadaşına sarılmıştı sıkıca.
Ağla Hyung. Ağla, içindeki tüm acıyı göz yaşlarından çıkar.
Hyunjin'in söyledikleriyle bir anda gülmesi durmuş, ağızından hıçkırıklar çıkmaya başlamıştı.
Böyle olacağını biliyordum, bana kardeşim derken kalbimin nasıl acıyacağını çok iyi biliyordum.
Hyunjin büyüğünün bu haline çok üzülmüştü. Elinden hiçbir şey gelmemesine sinirleniyordu. Onun için bir şey yapamamaktan, eli kolunun bağlı olmasından nefret ediyordu.
Büyüğü biraz sakinleşmeye başladığında biraz uzaklaşıp ona bakmıştı.
Uyumam gerekiyor, bana biraz izin verebilir misin Hyunjin?
Gülümseyerek kafasını sallamış ve büyüğünün alnına dökülen karışmış siyah bukleleri elleriyle ayırdıktan sonra, büyüğünün alnına ufak bir öpücük bırakmıştı.
Büyüğünün yatağa uzanmasına ve battaniyeyi üzerine örtmesine yardım etti. Fazla durmadı yanında, prize yaklaştı ve Changbin'in tavşanlı gece lambasını yaktı.
Odadan çıkmadan önce büyüğüne tekrar bakmıştı.
İyi geceler Hyung, eğer istersen gece benim yanıma da gelebilirsin.
Hyunjin'in odadan çıkmasıyla Changbin, tuttuğu göz yaşlarını yanaklarından akıtmaya devam etmişti. Sabaha kadar düşündü.
Onda eksik olan neydi, onun için neden böyle hissetmeye devam ediyordu, sabahın ilk saatlerine kadar bunları düşündü.
Gün ışıklarının kızıllığını izlerken uyuyakaldı.
*
Merhaba, bölüm güncellemesi yapıyorum. Nasılsınız?
Bu bölümü, az önce deneyimlediğim bir olay üzerine yazdım. Umarım duyguyu ve hissettiklerimi iyi bir şekilde yansıtabilmişimdir.
Hayatımız çok zor, hayata tutunmak ve birine karşı duygular besleyebilmek çok daha zor.
Hayatınızı, bir karar üzerine bitirmeyin.
Kendinize iyi bakın, hoşçakalın.
-martha
ŞİMDİ OKUDUĞUN
what do you mean, changchan
FanfictionKısa mesajlar. Changbin, yıllarca abisi yerine koymaya çalıştığı Chan'a duygularını kişisel instagram hesabından itiraf eder. 260621/00.59