Lanet olsun dışarıda simsiyah bir adam var. Onun burada ne işi var. Aşağıya inip anneme haber vermek istemedim. Çünkü bin tane soru soracak.
"Anne ben bahçeye gidiyorum." yine cevap yok.
Bahçeye çıktığımda adam yoktu. Hava kararmak üzereydi. O adam da kimdi öyle.
Daha ilk günden abimler geç kaldı. Onları bahçede bekledim. Fakat gelmediler. Ağaçların arkasından ışıklar gördüm. Belki kaybolmuşlardır. Hemen ışıkların geldiği yere doğru koşmaya başladım. Işığı gördüm. Fakat bu ışıklar abimlerden değil o siyah adamdan geliyordu. Elindeki fenerle ağaçların arasında yürüyordu. Bende takip ettim onu. Hava iyice kararmıştı. Annem merak etmiştir. Ama ben bu adamın kim olduğunu bulmam lazım.
Bir an durdu adam. Bende durdum. Sanki onu takip ettiğimi anlamıştı. Bir ağaca bir şey yapıştırdı. Kağıda benziyordu. Adam uzaklaşınca kağıdı aldım ve takibe devam ettim. Bir an çığlık duydum sanki. Adam da duymuş olsa gerek. Bu adam nereye gidiyordu. Evden bayağı uzaklaştım. Ben korkmaya başladım. Belki bu adam insan değilde bir hayaletse. Off ben ne saçmalıyorum. Ben yoruldum ama adam yorulmadı.
Bir an omzumda el hissettim. Tam çığlık atacakken ağzımı tuttu. Bu abimdi. Peki ablam nerdeydi.
"Ne işin var burda senin?" senin ne işin var asıl.
"Sadece geziyordum." biraz saçma oldu. Bu saatte ne gezmesi.
"Bende kandım." ne dicem ben şimdi bir adam gördüm peşine mi takıldım dicem.
"Bundan sanane. Bu arada ablam nerde?" hadi bakalım sıra bende.
"Seni arıyor. " Nasıl.
"Siz ne zaman geldiniz."
"Her neyse annem söyledi."
Bu arada ablam beni ararken kendisi kaybolmasın.
Bu sefer biz ablamı aramaya başladık. Biraz ileri gittik ve bir kulübe. Acaba o adam burada mı yaşıyor? ?
Kulübede biri var galiba. Çünkü televizyonun çalıştığı belli. Abim önden ben arkadan girdik. Ve içeride ağır bir koku sarmışti.
Evi gezerken abim bir an kayboldu. Sanırım diğer odaya gitti. Arkamdan Jack diye bir ses ve karanlık.
