Birlikte elele tutuşarak sahil kenarında yürüdük. Hava yüzmeye pek uygun değildi bu yüzden sahil kenarında kimse yoktu. Bir şemsiye yanında unutulmuş bir kova, kürek ve tırmık oyuncağı olan bir şengzong( biliyorum yanlış yazdım) buldum. Oturdum ve gün batımına baktım. Mert yanıma oturdu.
Mert: m
Ben: bB: günbatımı çok güzel demi Mert.
M: evet çok güzel ve .....
B: ve ne?
M: romantik.
B: ooovvv evet şeyy emm aaa suda sıçrayan balıklara bak.
M: evet suda zıplayan balıklar çok şirin ama sen .....
B: ben ne?
M: sen daha şirinsin.
B: ne?
Mert beni dudağımdan öper ve ben bir anda şaşkınlıktan küçük dilimi yutarım ( bu bir deyim). Galiba sevgili olmuştuk. Birbirimize sarılarak yola gittik ama aç olduğumuzdan yiyecek çaldık bunu gören adam jandarmaya haber verdi. Biz hiç umrumuzda değil diyerek kaçtık. Bu hayatı sevmiştim ama nerede kalıcaktım. Mert in bir evi var ama ben eve dönemem. Aklımda birsürü soru vardı.
Nerede kalıcam?
Nasıl yaşıycam?
Ne yiyip içicem?
Kaç gün böyle durucam?
Mert ile mi kalıcam?
Annem ve babam ne olucak? ( onları özledim)
Polis beni bulursa ne yapıcam?
..............
