Let Me Tease You [TÜRKÇE ÇEVİRİ]

16.Bölüm

… bu büyük Biaojie nereden geldi?
JiYuan biraz şaşkındı, sonra yanında olan Ye Junchi'nin alçak bir sesle söylediğini duydu, manyetik sesinden bir gülümseme vardı, "Hala JinHe'ye ulaşamadık ama zaten Jiang ailesinden birine rastladık."
Sistem zamanında hatırlattı, "Annen Jiang ailesinden, çoktan unuttun mu?"

Aklının bir köşesine atılan akrabalık bilgisi yeniden su yüzüne çıktı. JiYuan, karşı teknedeki zarif, hareketli kıza bakarken biraz şaşırdı.
“Şu anda herkesin benim ölümüm için çığlık attığını sanıyordum? Nasıl oluyor da bu koca Biaojie... beni kurtarmak istedi?"
"Kim bilir?"
JiYuan sadece önceden belirlenmiş kişiliğini koruyabildi ve sessiz kaldı, Ye Junchi'nin kızla konuşmasını tek kelime etmeden izledi.
"Herkes onu öldürmek istedi ama sen onu kurtarmak istedin. Sırf o senin Biao'n (kuzenin) olduğu için…”

Ye Junchi durakladı, ardından yanında oturan sessiz ve iyi huylu gence baktı. Uzanıp birkaç tutam saçı ovuşturdu ve gülümseyerek, “… mei (kız kardeş)?” dedi.

“Doğal olarak.”
Genç kız başını kaldırdı, “O benim küçük teyzem evet, olduğu kızım, iblis ırkıyla nasıl gizlice işbirliği yapabilir?Ayrıca, ZhaoYang uzun zaman önce ölmeyi hak etmişti.Gerçekten o iblis Ye Junchi'yi görmek isterdim."
…. tam önünüzde ah.
JiYuan biraz çaresizdi.
Kızın gözleri açık ve parlaktı. İnsanlara şımarık bir prenses gibi gururlu bir bakışla baksa da tiksintiye neden olmuyordu. Ayrıca, kötü adamlarla ilgilendiği sahne JiYuan'ı gerçekten etkiledi. Böyle bir kız, ailesinin himayesinde büyüdüğü ve insanların kalbinin kötü tarafını bilmediği bir bakışta belliydi. Aksi takdirde, Ye Junchi'ye her şeyi bu şekilde açıklamazdı…. Ye Junchi'nin tavrı biraz tuhaftı, şeytani düşünceleri olamaz mı?
JiYuan bunun hakkında düşünürken, Ye Junchi genç kızla birkaç kelime daha alışverişinde bulundu. Sonra konu aniden değişti. "Ye Junchi ve JiYuan'ı mı arıyorsunuz? Güneye, JinHe'ye gittiklerini duydum."
Kızın gözleri kocaman açıldı.
"Ne?! Kaçmak benim için kolay olmadı……unut gitsin, unut gitsin.”
Ayaklarını yere vurarak geriye baktığında teknenin döşemesinin suyla dolu olduğunu gördü. Nazik bir sıçrayışla JiYuan'ın teknesine indi.

"Onları arıyorsun değil mi? Hadi birlikte gidelim."
Kız, batmak üzere olan tekneyi göstererek, "Bu iki adam teknenin altını yonttular ve benim malımı çalmak istediler ama benim tarafımdan kovalandılar."
Tekne Ye Junchi tarafından satın alındı, bu yüzden JiYuan'ın konuşma yeri değildi. Önceden belirlenmiş kişiliğe göre bile hala sesini çıkarmadı, bu yüzden genç kızın başka bir tekne bulması ve Ye Junchi'den daha uzak durması için sessizce dua edebildi. Bu kişi (YJC) düşündüğü kadar kötü olmasa da kesinlikle iyi bir insan değil.
Maskenin kapatmadığı dudaklari hafifçe yukarı kıvrıldı, "Tabii ki yapabilirsin."
JiYuan ona bir bakış attı ama o sakin ve derin gözlerden hiçbir duygu göremedi. Titreyerek Sistemi aradı, "Sistem, bence Ye Junchi çok korkutucu. İstemsizce titremeye başladım…”

Sistem birkaç saniye sessiz kaldı ve sakince "Üşüyorsun" dedi.
Ah… nehir yüzeyi boyunca esen gece meltemi, gerçekten oldukça soğuk.
Sistem tarafından düzeltilmekte olan JiYuan dudaklarını büzdü, tek kelime etmeden teknenin ambarına doğru döndü. Ama o kız tarafından geri çekildiğinde henüz iki adım atmadı.
"Ai, benim adım Jiang Miao Miao, senin adın ne? Küçük halama benziyorsun. Biaomei'mi (küçük kadın kuzenimi) son gördüğümden bu yana 10 yıl geçti. Biraz sana benziyor olmalı."
JiYuan'ın gözleri parladı.
Sistem: "Jiang Miao Miao, senin JiYuan olduğundan şüpheleniyor. Genç bir adam kılığına giren bir kız olup olmadığını görmek için seni kontrol ediyor…. ah tükür, sen baştan gerçekten JiYuan'sın. Kız kılığına giren bir erkek olduğun için öyle sanıyor ve senin erkek kılığına girdiğini düşündü…”
JiYuan: "Dur! Ne ifade etmeye çalıştığını biliyorum!”
Bir uygulayıcı olarak, bazı kasıtlı çabalarla birinin cinsiyetini araştırmak oldukça kolaydı. Jiang Miao Miao biraz şaşırdı, sonra şüpheyle JiYuan'a baktı. JiYuan soğuk bir şekilde elini çekti ve "Lütfen davranışına dikkat et" dedi.