Let Me Tease You [TÜRKÇE ÇEVİRİ]

26. Bölüm(c)

Ana yol oldukça kalabalıktı. Kalabalık tarafından oraya buraya itilen JiYuan, İblis efendisi Daren'i giderek daha fazla kaçırdı –

Ye soyadını taşıyan birinin uzun ve ince bir yapıya sahip olan birinin, JiYuan'ı kalabalıktan korumak son derece kolaydı. Şimdikinin aksine, kimin zehirli ayağı olduğundan emin olamayarak birkaç kez ayağına basıldı.

Başı dönene ve kafası karışana kadar itilirken, yanında olan Yun Cheng bir kaşını kaldırdı. Daha fazla izleyemiyor gibi görünüyordu, JiYuan'ı kollarının arasına almak için elini uzattı ve onu korudu. Hafif bir gülümsemeyle, "Küçük kardeş gerçekten tuhaf, kılıçla uçmak yerine kılıcını taşımayı tercih ediyor," dedi.

Bunu yapabilseydi, hala burada olur muydu?! JiYuan alaycı bir şekilde baktı.

İçinden , JiYuan bir süre gizlice Yun Cheng'e kızdı, zihni ve bedeni Yun Cheng'in kucaklamasını reddediyordu. Onu sessizce iterek, yüzü dalgasız hala sakindi ve konuşmadan dudaklarını büzdü.

Yun Cheng de umursamadı, biraz üzgünmüş gibi içini çekti, "Küçük kardeş gerçekten hiç konuşmuyor. Bu birkaç gün içinde bana söylediğin kelimelerin toplamı on kelimeden fazla değil. En uzun cümle ilk tanıştığımız zamandı ve sen bana kim olduğumu sordun.”

JiYuan kayıtsızca bir 'Oh' dedi. Yun Cheng'e karşı soğuk tavrından dolayı %80 emindi, Yun Cheng artık onunla konuşmaya çalışmıyordu.

Ölümsüz Kılıçlar topluluğu Jiang'ın evinden çok uzakta değildi. Son derece geniş bir alana sahip olan, kat kat genişletilmiş uygulama alanına kaba bir bakış, on binlerce insanı barındırmanın imkansız bir iş olmadığını görülebilirdi.

Toplantı yeri JiYuan'ın daha önce gördüğü bir stadyuma benziyordu. Mekanın ortasında bir sürü yükseltilmiş platform vardı ve çevredeki alan Seyircilerin oturup izlemesi için taş basamaklardı.

JiYuan'ınherhangi bir ekimi yoktu ve Ye Junchi'nin gücünü görmeye alışmıştı. Bu gelişimcilerin dövüş duruşlarıyla hiç ilgilenmiyordu, bu yüzden bir kez baktı ve onlara bakmayı bıraktı.

Katılımcıların seviyesini düzenlemek için, sıradan uygulayıcılar en başından itibaren prestijli ailelerden ve klanlardan gelen uygulayıcılara karşı gelmeyecekledir. Mekan iki bölüme ayrılmıştı; önce alt seviyeler dövüşürdü ve yarışmanın kuralları da daha basit ve kabaydı. Bir kişi sahneye çıkacaktı ve 10'dan fazla yarışmacı kazanabildiği sürece ana etkinliğe katılmaya hak kazanacaktı.

Mekana gelen birçok kültivatör vardı, ancak çoğu eğlenceyi izlemeye gelmişti. Yun Cheng, JiYuan'ı sıradan yetişimcilerin bölümüne alt seviye sahne alanı insan kalabalığını sıkıştırması için getirdi ve en ön sıradaki koltuklara oturtdu. Yun Cheng eliyle çenesini destekledi ve sahnede gösterişli 'ping ping pang pang' ile savaşan sıradan uygulayıcılara baktı. Gözlerinde fark edilmeyen bir küçümseme parlaması parladı.

"Küçük kardeş, oraya ne zaman gitmeye hazır olacaksın?"

Duraksayan JiYuan, Yun Cheng'e bakmak için yan döndü. Açık renkli gözlerinde tıpkı bir ayna gibi hiç bir duygu yoktu. Yun Cheng bakışıyla biraz sersemlemişti, o yarı saydam, açık renkli gözden kendi gölgesini görebiliyormuş gibi hissetti. Bir an için yeniden konuşmaya nasıl başlayacağını bilemedi.

Yun Cheng'in ortalığı karıştırmayı bıraktığını görünce JiYuan öne döndü. Gui Chi'ye dikkatlice sarıldı, sessizce Ye Junchi'nin bir an önce hana dönmesi için dua etti, sonra masaya bıraktığı notu okuduktan sonra çabucak geri döndü.

Yun Cheng bir süre normal bir şekilde oturuyordu, ardından vücudu sallandı. Alnına bastırdı ve başını eğdi, alnı soğuk terle ıslanmıştı. Biri dikkat ederse, kesinlikle yüzünde bir tutam kara bulut bulurdu. Yun Cheng çenesini sıktı, ifadesi oldukça vahşiydi. Yüzünde uzun bir süre acı verici bir mücadele ifadesi görüldü, ardından Yun Cheng yavaş yavaş sakinleşti. Kahverengi gözleri, normal görünümüne kavuşana kadar bir an boş baktı.