16

90 13 2
                                    

Bir kaç ay geçmişti ve Yeosang ile Mingi'nin arası daha da iyi olmuştu. Asıl mutlu eden şey ise ne Jongho ne de Johnny onları rahatsız ediyordu.

Cuma günü gelmiş çatmıştı. Şuan öğle arasıydı ve Yeosang öğretmen arkadaşları ile (Seonghwa, Hong, Mingi, Yunho, Woo ve San)
gülerek ve eğlenerek yemek yiyordu.

Bu güzel anı bozan şey ise Mingi'nin çalan telefonuydu.

Mingi izin isteyerek ayağa kalktı ve kantinden çıktı. Yeosang'da yemeğini bitirdiğinde ayağa kalktı.

"Ben de bir lavaboya gideceğim izninizle."

Yeosang küçük adımlarını erkek öğretmen tuvaletine yönlendirdi. Siyah kapıyı iterek açtı ve kabinlerden birine girerek işini halletti. Kabinden çıktıktan sonra ellerini güzelce yıkadı ve kuruladığı an kapı hızla açılmıştı.
Içeriye giren Mingi ile Yeosang şaşkınca uzun olana baktı. Uzun olan ağlıyor muydu?

Minik adımlar ile uzun olanın yanına yaklaştı ve ellerini omuzlarına koydu.

"Mingi ağlıyor musun sen?"

Uzun olan başını kaldır sarışının gözlerine doğru baktı. Ağlamaktan kızarmış gözleri Yeosang'ın kalbini acıtmıştı.

Uzun olanın elinden tutup herhangi bir boş sınıfa itekledi. Perdeleri örttü ve kapıyı da kilitledikten sonra Mingi'nin yanına gitti ve kollarını uzun olana sardı. Mingi sanki bunu bekliyormuşçasına sıkıca sarıldı kolları arasında küçücük kalan bedene.

"Yeosang..."

"Kendini zorlama Mingi sonra anlatabilirsin."

Uzun olan başını olumsuz anlamda salladı. Minik eli avcunun içine alarak parmakları ile oynamaya başladı.

"Annem ve babam benden ayrı yaşıyorlar ama birbirimize çok bağlıyızdır... Ben onları çok severdim onlar da beni severdi. Geçen ay yanıma gelmişlerdi ve bugün de Seul de işleri vardı. Ansan'dan buraya geleceklerdi arabaları ile... ama maalesef kaza geçirmişler."

Colleague > MinSangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin