Telefon kulağımda şok olmuş bir şekilde duruyordum. Halam nasıl izin verdi. Neler dönüyordu? Işık hızıyla halamı aradım. Tek ayağımı yere vuruyor, patlayacak gibi hissediyordum. Biraz ilerimde oturan malları bırakmak istemezdim.
"Efendim?"
"Hala neler oluyor?"
"Işın, deden hasta biliyorsun. Yine kalp krizi geçirdi. Biz Antalya'dayız. Yanlız bırakmak istemezdik ama baban iyi görünüyor. Furkan da evde. Istersen arkadaşların da kalır." Babamın haberi yoktu dedemden. Halamı anlıyordum. Haklıydı. Tabii gidecekti. Sorun şu ki babamın iyi olduğunu sanmıyordum. Parti veriyordu. Parti. Bunu halama şu an söylememeye karar verdim.
"Pekala sorun değil. Dedem nasıl?"
"Yoğun bakımda. Ama iyiye gidiyor. Böyle giderse yarın odaya geçirirler"
"Tamam hala haber verirsin. Bende eve gidiyorum şimdi." Parti verilen eve.
"Görüşürüz." Dit ditt...
Şoktan arınmış yüz ifademle masaya ilerledim.
"Kimdi?" Helin'e üzgün bir ifade ile bakarak "Babam dönmüş. Eve gitmeliyim." Kızlar durumu biliyordu. Muzo bile benimle gelmek için ısrar etti. İnanç'a da söylemiştim. Rezalet. Ama hiç biri gelemezdi. Babam evde parti veriyordu.
Tek Can olayı bilmiyordu. Koltuğuna sinmiş telefonunu kurcalıyordu. İnanç ile gözlerimi buluşturduğumda, üzgün bir hali vardı. Sanki karar veriyor gibi düşünceli.
"Bizde geliyoruz." İnanç'a onaylamaz bakışlar attım. "Şaka mı yapıyorsun? Ben gidiyorum, siz takılmaya son gaz devam ediyorsunuz." hızlıça masadan kalktım ve arkama bakmadan yürümeye başladım.
Buranın servisleri vardı. Onlarla gitmeye karar verdim. Yönümü o yola çevirdiğim sırada bir el, kolumu yakaladı. Diğerini de başka biri kavradı ve yanıma geldiler.
Aklıma kötü düşünceler hücum ederken kafamı çevirip ıki yanıma baktım. Bir kolumdan Melis diğerinden Muzo tutuyordu. Arkada gelen Helin ve İnanç'ı da gördüm.
"Saçmalamayın. Cidden fazla film izlemişsiniz. Ah Muzo hayvan gibi sıktın kolumu!" sessiz çığlıklarım onları hiç etkilemedi. Yürümeye ve bana bakmamaya devam ettiler.
Bir taksi önümüzde durunca beni iterek bindirdiler ve yanıma kuruldular. Dört kişi alabiliyordu arka koltuk. Öne de İnanç geçti ve adresi verdi. Adresimi Muzo vermişti sanırım.
13 defa seslendim ama hiç biri cevap vermedi. Telefonu çıkarıp hepsine mesaj attım, aradım. Hayalet gibi hissediyordum. Büyük ihtimalle itiraz edeceğimden-tabii öyle yapacaktım- ses çıkarmıyorlardı.
Artık onlara güveniyordum. İnanç'ta kimseye anlatmamış. Akışına bıraktım ve partiyi düşündüm. Babam bir kere parti vermişti. Okuldan geldiğimde sokakta Neon Lights yankılanıyordu. Meğerse bizim evdenmiş. Babam sokaktan önüne geleni toplayıp parti yapıyordu. Eşyalarımızın bazıları çalınmıştı bile.
Eskiyi düşünme diye geçirdim içimden. Tedavi oldu. Çok kısa sürdü gerçi. Şüphelendiğim olmuştu ama doktorların kararı. Iyileşmese niye göndersinler. Iyileştiyse ne akla hizmet parti verdi. Zaten kendi aklı yok ki. Başka akıllara hizmet ediyor ancak. Suçlusu annem. Ama ona kin beslemedim. Kin gereksiz bir duyguydu benim için. Kendimi yiyip bitiremezdim. Ama artık babamın delirdiğini düşünmeye başlamıştım.
Can neden yoktu. Çocuk olayı bilmeyince postaladılar herhalde. Ama Muzo burada benim yanımda.
Oflayarak kafamı geri yasladım. Düşünmek istemedim. Sanki sorunsuz bir insanmış gibi. Düşüncelerimi attım ve gözlerimi kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVATIC BABAM
HumorBu babası Lovatic olan bir kızın hikayesi. Bir gün babası Lovaticlik testinin düşük çıkmasıyla kriz geçirir. Zaten zor zamanlar geçiren Işın, yıkılmıştır. Babası hastaneye kaldırılınca, halasının evinin yolunu tutar. Ama orada kuzeni Furkan'ın pis o...