1. Bölüm

10.8K 384 18
                                    

Umarım beğenirsiniz arkadaşlar. Bu hikayem diğer hikayelerimden farklı olarak tekil ağızda yazılmıştı. Yorumlarınızı ve votelerinizi acemi olarak yazdığımı düşünerek yaparsanız sevinirim... 

Bu gün sabah erkenden koşuya çıkmıştım. Masa başı bir işte çalıştığım için kendimi paslandıramazdım. Bu yüzden bazı sabahlar erkenden kalkarak koşuya çıkıyordum. Ve bu sabah o sabahlardan biriydi.

Evden fazla uzaklaşamazdım çünkü kendimi kaptırdığımda her şeyi unutuyordum. Mahallemizde küçük bir market vardı ve sahibi ile oldukça iyi anlaşıyordum. Nasıl anlaşamayım onu birkaç kez soyulmaktan kurtarmıştım. Her ne zaman beni görse elime bir şeyler verir evde kardeşlerime getirmem için ısrar ederdi. Ama nedense bu gün hiç keyfi yoktu.

Yanına gittiğimde bana verdiği gazete ile korkmuştum. Lisede bir cinayet ve bu geçen yaz tatilinde olmasına rağmen hala çözülememişti. Ölen çocuk onun yeğeniydi. Gözlerindeki yaşı saklamaya çalışsa da belli oluyordu. Okulun adını gördüğümde ise ben korkmaya başlamıştım. 

Bu okul Songenanın yeni okuluydu. Ama çoktan kayıt yaptırdığımız bu okulun aslında suç makineleri ile dolu olduğunu öğrenmiştim. 

Eve geldiğimde ne yapmam gerektiğini düşünüp durdum ama bir çıkar yol bulamamıştım. Kardeşimin bu okulda okuması gerekliydi çünkü bulunduğumuz bölgede bize en yakın okuldu ve benim servis parasını ödeyecek durumum yoktu. 

Üzerimi değiştirerek iş için yola koyulmuştum. Nedenini bilmediğim bir güç beni Songenanın yeni başlayacağı okula doğru yürütmüştü. Okulun kapısı kapalıydı ve büyük duvarların arkasında bir hapishaneyi andıran bu okulun içine girmem gerektiğini düşünmüştü.

Üzerimde ki kıyafetlere aldırmadan duvarın üzerinden atlamayı başarmış ve bir hafta sonra eğitimin başlayacağı okulu gezmeye başlamıştım. Tam da tahmin ettiğim gibi bu okul şiddet görmüş öğrenciler ile doluydu. Bunu duvarlarda ki yazılardan ve hafif kapatılmış kan damlaları ile anlayabiliyordum. 

Bu zamanda hala öğrenci şiddeti devam ediyordu. Oysa ki zaman çok değişmişti ama bazı şeyleri değiştirememişti. Güçlünün her zaman kazandığı bu zamanda artık bu okul için bir şeyler yapabilir miydik bilmiyorum ama kardeşimi bu canilerin arasında savunmasız bırakmayacaktım. 

Saate baktığımda işe geç kaldığımı fark etmiştim. Koşarak okulun duvarından atladığımda ise önüne düştüğüm kişi ile şok geçirmiştim… 

- Hey sen ne yaptığını sanıyorsun, bu okula giremezsin…

- Özür dilerim işim vardı da…

- İşin mi? “ başımı kaldırıp ona baktığımda bana bakarak” sen sen neden buradasın?

- Ahh dostum uzun zaman oldu asıl sen ne arıyorsun burada…

- Ben burada ki kafe de çalışıyorum… 

- Öylemi? Buna çok sevindim etrafda güvenebileceğim biri olması çok güzel…

- Peki ya sen neden buradasın?

- Ben geçen yıl öldürülen öğrenciyi duydum ve kardeşim bu okula başlayacak… 

- Anladım, onun için okulu kontrol etmeye geldin ama bunu bu yolla yapamazsın. Hırsız gibi okula girmen tehlikeli…

- Evet ama…

- Hiç değişmemişsin hala eski Geunsun…

- Peki ya sen değiştin mi? Hala benim tanıdığım arkadaşım Seung musun?

- Bilmem belki biraz değişmişimdir, artık belalardan uzak duruyorum …

- Öyle mi? Yoksa paslandın mı? “gülmeye başlamıştık ikimizde birden ciddileşerek “ aynı anda 

- Ne düşünüyorsun? “Seungun bu sorusuna karşı “

- Kardeşimi korumalıyım ama nasıl bilmiyorum. Yanında olamam çünkü gün içinde çalışıyorum…

- Merak etme ben bir şeyler düşünürüm… 

- Gerçekten mi çok sevinirim… “ Tekrar saatime baktığımda oldukça geç olduğunu fark etmiştim.

Seung ile vedalaşmış ve koşarak işe gitmeye başlamıştım. İşe vardığım da patronum beni bekliyordu. Başta çekinsem de aslında bu ilk geç kalışımdı. Patron beni gördüğünde yanıma gelerek…

- Bu gün geç kaldın?

- Evet, efendim özür dilerim…”Tek parmağını gözümün önünde sağlayarak konuşmuştu”

- Bir daha olmasın…

- Bir daha olmaz efendim üzgünüm. ”Bir daha olmasın mı? İnsaf ilk kez geç kalıyorum. Şeytan diyor şöyle ağzının orta yerine patlat bir tane. Ama ben şeytana uymadım çünkü bu işe ihtiyacım vardı…”

Masama geçerek işlerimi bitirmeye çalışıyordum. Üç kuruşa sabahtan beri çalışıyordum ama yinede yaranamamak sinirlerimi bozuyordu. Kardeşlerim olmasaydı çoktan işi bırakmıştım. Kardeşlerim… 

Songena nın okulu bir hafta içinde başlayacak ve ben o okula gitmesini istemiyorum. Buna bir çözüm bulmalıydım. İş yapmıyordum, nasıl yapabilirdim ki hala aklımda cinayet meselesi vardı. Patron yanıma gelerek elini masaya vurmuştu. Ben ise ses gelene kadar onu fark etmemiştim…

- Sen neden beni duymuyorsun?

- Ahh beni mi çağırdınız, affedersiniz…

- Senin neyin var bu gün neden bu kadar dalgınsın..

- Şey efendim… “Tam anlatacağım sırada beni önemsemeyerek”

- Tamam tamam senin meselelerin beni ilgilendirmez… “Bu adam beni katil edecek. Daha ne kadar katlanmak zorundayım buna. En kısa sürede yeni bir iş bulmalıyım diye geçirmeye başlamıştım…

Akşama kadar zor durduğum iş yerinde artık yapacaklarım ile ilgili geleceğim ile ilgili bir şeyler düşünmeliydim. Bu ben değildim kesinlikle bu ben olamazdım. Ben itaatkâr bir yapıya sahip değildim. Artık her geçen gün kendimi durdurmak zorlaşıyordu ve bir gün kendimi kaybetmekten korkuyorum. 

Fazla bir şey yapmamama rağmen kendimi çok yorgun hissediyordum. Aklıma bu gün karşılaştığım Seung gelmişti. Acaba ona sorsam bana bir iş bulabilir miydi diye düşünüyordum ki iyi insan lafın üzerine diyerek çalan telefonumu açtım. Heyecanlı bir ses tonu ile…

- Geuna uyumadın değil mi?

- Hayır neden bu saatte arıyorsun..?

- Çok heyecanlandım birden sana söylemem gereken bir şey var…

- Seni heyecanlandıran ve bana söylemek istediğini merak etmeye başladım…

- Eğer istersen sana kardeşini koruman için bir yol önerebilirim…

- Bir yol mu? Nasıl bir yolmuş bu eğer eski işlerdense ben almayayım bıraktım çünkü…

- Hadi ama sana eskiyi hatırlatmak istemedim biliyorsun…

- Ee nedir o zaman seni heyecanlandıran?

- Sen şimdi çalıştığın yerde mutlu musun?

- Şimdi bu soru da nerden çıktı, neden soruyorsun?

- Sana iş buldum…

- İş mi? “Seungun sözü ile yattığım yerden fırlamıştım… Hastanın ayağına ilaç gelmiş gibi hissediyordum. Bu kez benim sesim heyecanlı çıkmıştı” Ne işi nerede?

- Bizim okulda, kaffeye eleman alacaklarmış ve maaşı da fena değil…

- Maaş mı? Okul, Songenanın okulu ?

- Evet, sen kardeşini korumak istemiyor muydun işte sana fırsat…

- Gerçekten okulda çalışabilir miyim?

- Evet, üstelik patronun da benim …” Telefonda gülmeye başlamıştı. Ben ise susmuştum”

- Patron sen misin?

- Ne o kız beğenemedin mi? 

- Hayır şey sen nasıl…

- Anladım, nasıl patron oldum… Uzun zamandır burada çalışıyorum ve kafede çalışan adam ayrıldı ve yönetim kafeyi bana bıraktı. Yani artık bir patronum…

- Ahh senin için çok sevindim ama para mı vermezsen o kadar sevinmeyeceğim. Sen anladın değil mi?

- Sen patronunu tehdit mi ediyorsun?

- Hayır sadece seni ne kadar çok sevdiğimi belirtiyorum…

- Anladım… Yarın uğra ayrıntıları konuşalım. Malum okullar yakında açacak ve biz daha düzenleme yapmadık…

- Tamam yarından işten sonra sana gelirim... bu harika Songenanın okulunda iş ha…

- Ne işi…?

Öğretmenim, Serseri Ablamın Peşinde!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin