21. Bölüm

1.7K 154 9
                                    


"Ciddi bir ifade ile söylediği bu sözlere Seung şaşırmıştı. İlk kez Songenayı bu kadar ciddi görmüştü. İçine bir kurt düşmüştü. Gerçekten Songena bunu yapabilir mi diye. Belki de şaka yapıyordur ama gözleri öyle demiyordu. Yüzüne takındığı soğuk ifade ile ne yapmaya çalıştığına anlam veremiyordu. Bu kızı kızdırmak çok kolaydı ama yüz ifadesini çözmek o kadar kolay değildi.


Geun hastaneye girmiş önce Songena nın odasına oradan da annesinin odasına gitmeye karar vermişti. Songenanın odasına girdiğinde içeride ki soğuk hava dalgasını hissederek zoraki bir gülümseme ile yeni çifte...

- Ne oldu şimdiden mi kavga ettiniz? "Geun un sesi ile irkilen
Seung yataktan kalkarak kanepeye oturmuştu ama aklında bir çok
soru işareti ile."

- Annem nasıl abla?

- Annem iyi oda seni sordu ama şimdi uyuyor. Seni Seung a
bırakarak onun yanına gideceğim.

- Bence bana ihtiyacı yok. Başkasını ister yanına galiba, ben
çıkayım en iyisi?

- Ne saçmalıyor bu? "Songena, Seung un bozulmuş yüzüne karşılık içten içe gülüyordu. Geun ise hiçbir şey anlamamış bir ifade ile ikisine bakıyordu. Songena lafa atlayarak"

- Evet sen çıksan iyi edersin, hava al ki beynine oksijen gitsin.

- Sen ne diyorsun Songena?

- Bırak abla ya, eşek şakası yapıyor beyimiz bana...

- Şaka mı?

- Eşek şakası mı? Sen bana eşek mi dedin? "Seung kızgın bir ifade ile Songenaya bakmıştı. Songena ise gülerek Seung a bakıyordu."

- Öyle şaka yapılmaz böyle yapılır. Ben değil ama sen çok daha kolay kızıyorsun.

- Siz neden bahsediyorsunuz?

- Sen az önce şaka mı yaptın yani?

- Evet şaka yaptım...

- Asıl buna eşek şakası derler. Bir an gerçekten söylediğini yapacağını sandım...

- Yahhh siz beni duymuyor musunuz? Siz ne hakkında
konuşuyorsunuz? "Geun un bağırması ile ikisi de susarak Geun a korkulu gözler ile bakmıştı.

- Sen neden bağırıyorsun? Burada hasta var... "Seung ve Songena aynı anda Geun un üzerine bağırınca Geun şaşkın gözler ile onlara bakmıştı. Sonra birden gülmeye başlayan Geun"

- Siz gerçekten mükemmel bir çift olmuşsunuz. Benim annemin yanına gitmem gerek, Songena sana emanet Seung. "Geun gülerek odadan çıktığında Kyu ile karşılaşmıştı. Kyu yu görünce birden adamın telefonda söylediği sözler ile bütün keyfi kaçmıştı. Geun un durgunlaştığını gören Kyu yanına giderek"

- Neden bu kadar değişken bir yapın var? Beni görünce sanki bütün keyfin kaçıyor. Benden rahatsız oluyormuşsun gibi davranıyorsun. Sorun ne Geun?

- Sorun yok, sadece yorgunum...

- Bana öyle gelmiyor. Eğer sorun sana yaptığım evlilik teklifi ise istediğin kadar bekleyebilirim. Yeter ki benim yanımda yüzün gülsün, bana üzgün yüzünü gösterme. "Geun, Kyu nun sözleri ile Kyuya sarılmış ve birlikteliğinden beri söylemediği o kelimeyi rahat bir şekilde ilk kez kalbinden gelerek söylemişti."

- Seni seviyorum Kyu, bunu sakın unutma tamam mı? Ne olursa olsun bu hep böyle olacak...

- Bunu ilk kez söyledin ama veda eder gibi söyledin, neden bu kadar üzgünsün?

- Hayır değilim, sadece söylemek istedim. "Geun, Kyu ya daha sıkı sarılmıştı. Kyu ise onun bu tavrına anlam veremiyordu. Ama içinde ki büyük bir yük kalkmıştı. Geun ilk kez ona 'Seni seviyorum' demişti ve bu onun için tarifi edilmez bir mutluluk hissetmesine sebep olmuştu.

Annesinin yanına giden Geun yapacak hiçbir şeyin olmadığını öğrenince eve giderek ılık bir duş alıp üzerini değiştirmek istemişti. Eve gittiğinde gelen telefon ile tekrar yola düşmüştü. Kaçarak çıktığı saray gibi eve şimdi ön kapıdan elini sallayarak giriyordu. Aradan birkaç ay geçmesine rağmen unutmadığı bu evin büyük koridorunu aşarken aklında tek Kyu vardı.


Çalışma odasına giren Geun, ev sahibinin gülen bakışları ile karşılaşmıştı.

- Hoş geldin. Uzun zaman oldu...

- Hoş gelmedim, adamınız beni arayarak tehdit etti. Bu ne demek
oluyor?

- Tehdit mi? Ben rica da bulunduklarını sanıyordum...

- Açık bir şekilde beni erkek arkadaşım ile tehdit ettiler. Sizin
hayatınızın değeri bu kadar mı?

- Değil, bu yüzden seni ödüllendiriyorum işte. Oğlum Avrupa dan
dönünce onunla evlenmeni istiyorum...

- Ben istemiyorum. Bunu hiç düşünmediniz mi?

- Düşündüm ama bu o kadar da önemli değil, önemli olan benim
seni gelinim olarak seçmiş olmam. Şu etrafına bak, bu imparatorluk bir gün senin olacak. Neden bunu kabul etmeyesin ki?

- Kabul etmem için bir sebep yok, ayrıca benim sevdiğim biri var...

- Eminim onu kısa sürede unutursun, oğlum oldukça yakışıklıdır. Eminim sana o genci kolaylıkla unutturabilir.

- Bu asla olmaz. Beni tanımadığınız belli ben bir kez aşık
olanlardanım ve kesinlikle bu aşkı o kadar kolay kabul etmedim.
Hayatımda ilk kez birini karşılıksız sevdim ve bu sizin anlayamayacağınız bir şey. Bizden uzak durun lütfen...

- Bir kez aşık olduysan bir daha olursun. Paranın açamadığı kalp yoktur değil mi?

- Bu olmayacak, size benden ve Kyu dan uzak durmanızı söylemek için buradayım.

- Sende beni anlamıyorsun. Benim için hiç kolay değil, tek oğlumu kinin neyidir bilmediğim bir kızla evlendireceğime senin gibi cesaretli biri ile evlenmesini isterim. Üstelik benden sonra işlerin başına oğlum geçecek ve onunla ilgilenecek aklı başında bir kız gerek ki bu da sensin...

- Ya oğlunuz? Oğlunuz başka bir kızı istiyorsa ona sordun mu?

- Ona sormama gerek yok, benim istediğim kız ile evlenecektir.

- Buna bu kadar emin olduğunuza göre oğlunuz kendi kararlarını veremeyen zayıf biri olmalı...

- Zayıf mı? Benim oğlum asla zayıf biri olarak yetiştirilmedi. Eminim onu seversin ama önce senin şu Kyu dan kurtulmanı istiyorum...

- Size bu asla olmayacak dedim...

- Galiba beni yanlış anladın. Tamam yüzüm yumuşak görünebilir ama beni kızdırmak istemezsin. Eğer kızarsam neler yapabileceğimi bilmiyorsun?

- Sizden korkmuyorum...

- Korksan iyi edersin, anlıyorum sende aptal cesareti var ama inan bunu yapmak istemezsin. Beni sakın karşına alma... "Sinirlenen Geun odadan kapıyı sert bir şekilde çarparak çıkmıştı. Bebek surat ise istediğini elde etmek için her şeyi yapacaktı ve bu Geunun acıyı en kötü bir şekilde yaşamasına neden olacaktı.


Büyük evden lanetler yağdırarak çıkan Geun arkasına bile bakmadan gelen ilk taksiye atlayarak hastanenin yolunu tutmuştu. Sofia ise okulda tek kalmış işleri yetiştirmeye çalışıyordu. Joo nun gelip de Sofia kafe de bulması onun için tam bir şok olmuştu. Yıllar önce kendisini terk eden aşkı tam karşısında ona buğulu gözler ile bakıyordu.

Joo nun ağzında sadece "Seni özledim... Ne zaman döndün?" Kelimesi çıkmıştı. Joo nun sözleri ile gözünde tuttuğu yaşın akmasına izin veren Sofia koşarak Joo ya sarılmış ve "Bende seni çok özledim" demişti. Geun iş yerine geldiğinde Joo yu görünce hiçbir şey söylemeden oradan uzaklaşmıştı.

Öğretmenim, Serseri Ablamın Peşinde!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin