19. Bölüm

1.9K 156 5
                                    

- Nasıl bilmiyorsun? Bağıran sensin ve ne söylediğini bilmiyor musun?

- Evet anne sen söyle istersen...

- Anne Songena neden bahsediyor? Ameliyat olmamakta ne demek?

- Kızım acelesi yok. Hem durumum o kadar da kötü değil...

- Nasıl kötü değil, neden ameliyat olmayacağını söylüyorsun?

- Ben ameliyat olmayacağım demedim. Sadece Songenanın sınavından sonar olacağımı söyledim.

- Sınav mı? Ne alakası var?

- Şuan da sadece sınavı düşünmeli, beni düşünerek dikkatini dağıtmamalı...

- Ama...

- Aması yok olmayacağım...

- Anne ... "Kadın hızla merdivenden çıkarken Geun Songenanın yanına giderek ona sarılmıştı.

- Şimdi ne yapacağız abla?

- Bilmiyorum ama istemiyorsa bunu yapamayız...

- Ama acı çekiyor...

- Biliyorum ama o böyle istiyor. Bu yüzden sınavına iyi çalışmalısın. Bu şekilde acısı boşa gitmez.

- Ama abla...

- Şişşşt tamam... "Songena o geceden sonra sınava daha iyi hazırlanmaya başlamıştı. Ararda kaçamak bakışlar ile izlediği Seung u saymaz ise bütün zamanını derslerine ayırıyordu. Seung ise onu uzaktan izlemek ile yetiniyordu. Songenanın yanına yaklaşan her erkeğe sert bakışlar atarak içini soğutuyordu. Sadece biraz daha beklemeliyim diye düşünüyordu.

Sınava az kalmıştı. Bu zaman zarfında Kyu ile Geun oldukça iyi vakit geçiriyordu. Geun başına geleceklerden habersiz bir şekilde kendini Kyu ya bırakmıştı. Oldukça mutlu olan ikili zaman zaman yaptıkları küçük kavgaları ile küsmelerine rağmen birkaç saat içinde yine barışıyorlardı. Kyu eskisi kadar olmasa da Geun u kıskanmaya devam ediyordu.

Okul bahçesine çıkan Geun arkasında beliren gölge ile şaşırmıştı.

- Buyurun size nasıl yardımcı olabilirim?

- Seninle anlaşmamızı hatırlıyor musun?

- Anlaşma mı?

- Evet unuttun mu?

- Hayır unutmadım efendim...

Geriye bakış...


Yaşadıklarının şokunu üzerinden atamayan Songenayı Geun un yanından uzaklaştıran yine Joo olmuştu. Korkudan titremeye devam eden Songenayı sakinleştiren yine Seung olmuştu. Zaten Seung ile konuştuktan sonra her seferine kendini rahat hissediyordu. Çünkü ablasından sonra en güvendiği kişi Seungtu. Joo ise uyuyan Geun u yalnız bırakarak ona saldıran çocukları aramaya çıkmıştı.


Geun başının ağrısı ile uyandığında karşısında ona bakan bir çift göz ile şok olmuştu. Hiç beklenmedik bu ziyaretçi ile yapacağı konuşma ile daha da çok şaşıracaktı.


Bu konuşma da :

- Buyurun efendim. Özür dilerim okulda böyle bir şeye neden olduğum için...

- Özür dilemene gerek yok. Seninle bir anlaşma yapmaya
geldim...

- Anlaşma mı?

- Evet, birkaç gün içinde okulun en belalı öğrencilerinin dikkatini çekmeyi başardın...

- Şey...

- İnkar etme, senden bir iyilik isteyeceğim. Bunu kullanmanı
istiyorum...

- Kullanmak mı? Nasıl?

- Onları doğru yola getirebilirsin. Kavganın şiddet değil de savunmak için yapılacağını öğretebilirsin..

- Ben mi?

- Evet sen. Senden bunu isteyebilir miyim?

- Ama ben bunu nasıl yapacağım ki?

- Anladığım kadarıyla sende okulda serseriydin... "Geun
susmuştu. Ne diyebilirdi ki müdür haklıydı"

- Evet efendim...

- Eğer bunu başarırsan sana istediğin herhangi bir konuda yardım ederim...

- Her konuda mı?

- Evet her konuda...

- Kabul ediyorum...

- Peki ne istiyorsun?

- Tekrar üniversite sınavına girebilmemin en kısa yolunu
söylemenizi...

- Üniversite mi?

- Evet efendim. Okumak istiyorum ama notlarımın düşüklüğü nedeni ile herhangi bir üniversiteye basamak sistemi ile geçiş yapamam...

- Anladım bunu hallede bilirim...

Geriye bakış son...

Geun karşısında duran yaşlı adama bakarken heyecanlanmıştı.

- Efendim yoksa ...

- Evet bir yolu var ama bunu başarabilir misin?

- Söyleyin ne olursa..

- Not yükseltme sınavı?

- Ne....

- Sınava gireceksin ve notlarını yükselteceksin...

- Bunu yapabilir miyim? Ben mezunum...

- Evet bunu yapabilirsin...

- Tamam efendim size çok teşekkür ederim...

- Ben sana teşekkür ederim. Son zamanlarda okulda azalan kavgalar gözle görülür derece de iyi...

- Ben bir şey yapmadım efendim. Onlar zaten kendini yatıştırmayı
başarıyorlardı...

- Kütüphane olayını unutmadım...

- Şey...

- Merak etme, bu aramızda bir sır olacak... "Gülümseyen müdür
okula girdiğinde Geun koşarak Seung un yanına gitmişti. Dersi
olmadığı için okula gelmeyen Kyu ya sonra sürpriz yapacaktı. İş çıkışı eve giderken yolunu kesen kişileri görünce tedirgin olan Geun bir adım geri atmıştı...

- Ne istiyorsunuz?

- Unuttun mu bize borcun var?

- Benim kimseye borcum yok. Şimdi çekilin önümden...

- Nasıl olmaz, o çocuğu sana vermemizin karşılığını ödeyecektin.

- Çocuktan size ait olan bir eşya gibi bahsetmeyin.

- Ama o ve diğer çocuklar bize ait. İnan bana patron bundan hiç
hoşlanmayacak...

- Patronunun neyi sevip sevmediği beni ilgilendirmez. Para
istiyorsanız param yok.

- Senden para değil, sadece zamanı gelince bizi okula sokmanı istiyoruz...

- Okula mı? Neden?

- Orası seni ilgilendirmez. Sen sadece bunu yapabilir misin onu söyle?

- Neden okula girmek istiyorsunuz? Bunu bilmeden sizin için hiçbir şey yapmam.

- Bu seni ilgilendirmez...

- Öyle mi? Benim çalıştığım okuldan uzak dur. Yoksa olacaklara karışmam.

- Hadi ya şimdi de vahşi kedi bizi tehdit ediyor öyle mi?

- Bana vahşi kedi demeyi kes... "Adamlar gülerek oradan uzaklaşırken Geun un aklında sadece neden okula girmek istedikleri düşüncesi vardı. Bunun için bir sebep yoktu. yine de içinde şüphe ile dolmasına engel olamamıştı.

Dalgın bir şekilde eve giderken evin kapısında bulunan birkaç adamı fark edince şaşırmıştı. İçlerinden birini daha önceden tanıdığını düşünüyordu. Geun yaklaştıkça uzaktaki adam Geun u fark etmiş ve ayağa kalkarak Geun a doğru yürümeye başlamıştı. Tam önünde duran adamı hatırlamaya çalışan Geun önünde eğilerek selam verince şaşkınlığını gizleyememişti.

- Efendim beni hatırladınız mı?

- Üzgünüm sizi hatırlayamadım..

- Ben Bay "X" in şoförüyüm ... "Geun birkaç dakika düşünerek adama iyice baktı. Birden kim olduğunu hatırlayarak gülümsemiş ve"

- Bizim bebek surat nasıl? Diye sormuştu. Adam önce şaşırsa da sonradan patronunun sözlerini hatırlamış ve gülümseyerek Geuna karşılık vermişti.

- Patronumuz çok iyi efendim ama sizinle görüşmek istiyor...

- Öyle mi? Neden?

- Bilmiyorum, eğer müsaitseniz sizi ona götüreceğim...

- Şuanda müsait değilim. Yarın gelebilirim...

- Peki efendim... Yarın sizi almaya geleceğim.... "Adamlar oradan
uzaklaşırken Geun eve girmişti. Sınava birkaç hafta kalmıştı ve
Songena evden dışarıya adım atmıyor sürekli çalışıyordu. Geun onun bu halini görünce gülümsemişti. Yanına giderek...

- Nasıl gidiyor?

- Bilmiyorum. Korkuyorum abla..

- Neden?

- Yapamayacakmışım gibi geliyor...

- Öyle mi? Ama ben eminim çünkü sen çok akıllısın...

- Ama ...

- Ama bunu senden değil de...

- Seungtan mı duymak isterdin?

- Abla...

- Hadi ama Songena, benden saklayamayacağını biliyorsun değil mi?

- Bilmiyorum ama onun ne yaptığını merak ediyorum. Bu gün onu
hiç görmedim.

- Ne yani bana onu bir günde özlediğini söyle... "Songena başını önüne eğerek yüzünün kızardığını bilerek ablasına bakmıştı"

- Artık bunun bir önemi yok. Ona göre ben sadece küçük bir
çocuğum... "Geun gülümsemişti. Songena ise neden onun gülümsediğini merak ediyordu."

- Sana olan ilgisinden şüphelisin değil mi?

- Bana bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum.

- Ya varsa o zaman ne yapacaksın?

- Ne demek bu? Sana bir şey mi söyledi?

- Hayır söylemedi sadece sordum...

- Sen durup dururken bir şey söylemezsin...

- Bu sefer söylediğimi farz et.

- Ama abla...

- Küçük bir çocuk değilde genç bir kız olduğunu ve erkek
arkadaşların olabileceğini Seung a göstermelisin...

- Ne demek bu? Bana Seung u kıskandırmamı mı söylüyorsun?

- Ben bir şey söylemiyorum.

- Hayır söylüyorsun. Bunun işe yarayacağına emin değilim. Ben
onun umurunda değilim ki.

- Denemekte fayda var değil mi? "Geun soru dolu bir ifade ile Songena yı odasında yalnız bırakarak odadan çıkınca yüzünde 'bakalım Seung efendi ne yapacak' diye düşünmeden edememişti.

Bunu için üzgün olsa da Seung un kendine verdiği sözü tutup tutmayacağını görmek eğlenceli olacaktı. Odasına geçerek Seung u aramaya karar vermişti. Bu sırada Songena odaya girmişti. Geun Seung a tam söyleyeceği sözleri Songenanın gözlerinin içine bakarak söylemişti.

- Seung sana bir haberim var...

- Nedir o haber?

- Bizim küçük kız birine aşık oldu...

- Küçük kız mı?

- Evet Songena. Bana birini sevdiğini söyledi.

- Öyle mi? Mutluluklar o zaman. "Seung duydukları ile telefonu
Geun un yüzüne kapatmıştı. Geun onun üzüldüğünü biliyordu ama ondan aldığı sözü bozmasını istiyordu. Bunu kendisi bozsa Seung un kabul etmeyeceğini biliyordu. Tek yolu vardı o da Seung un Songenayı kaybetmek istememesi idi.

Onun kalbinin sesini dinleyeceğine emindi ama bilmediği bir şey vardı o da Seung un ne olursa olsun sözünü bozmayacağıydı. Songena duydukları ile şok olmuştu. Geun a sesini yükselterek...

- Sen ne yaptığını sanıyorsun abla? Bir an ona söyleyeceğini
sandım.

- Ona benim söylememe gerek yok ki. Eminim sen buna cesaret
edebilirsin.

- Bunu yapmayacağımı biliyorsun. Şimdi benim hakkımda ne
düşünecek?

- Senin hakkında hiçbir şey düşünmeyecek. Ona aşık olduğunu söylemedim ki! Sadece aşık olduğunu söyledim. İnan şu anda kim olduğunu merak ediyordur.

- Nende merak etsin ki? "Geun içinden 'benim saf kardeşim' diye geçirse de sözüne devam etmişti."

- Olan oldu. Sen birkaç gün sınıf arkadaşın ile kafeye gel.

- Ne...

- Duydun sen gel gerisini ben hallederim.

- Ne yapmayı planlıyorsun?

- Seung u sana aşık etmeyi tabiî ki de.

Öğretmenim, Serseri Ablamın Peşinde!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin