Sivilcelerinden dolayı ağlayan, insanlardan kaçan,fotoğraflarını paylaşamayan sevgili 14.yaşım bu bölüm senin için :')
"Sevdiğin insan bile artık yalan söylüyor,yaşadığın anılar acı vermeye başlıyor."Mektubu bitireli dakikalar olmuştu ben hâlâ o masanın başında,aynı şarkının aynı yerini bilmem kaçıncı kere başa sarıp dinliyordum. 3 yıldır dinlediğim bu şarkı 3 saattir anlamlı gelmeye başlamıştı.
Babam hâlâ gelmemişti. Ben hâlâ ne yapacağıma karar vermemiştim. Parçalara nereden,nasıl başlamalıydım; bilmiyordum. Bildiğim tek şey ne yapacaksam babamı üzmeden yapacaktım. Onsuz yapacaktım.
Ben gerçeklerle yüzleşmek istiyordum ve anlamıştım ki gerçekleri babam kaldıramamıştı. Babam beni yalanlarla büyütmüştü bunu artık tamamen anlayacak yaştaydım ama bunun bir sebebi olmalıydı. Ben o sebepten gerçeklere gidecektim.
Kendimce bir şeyler uydurmalıydım.Babamdan uzak olmalıydım belki de.
Evet evet,babamdan uzak olmak daha iyi olacaktı benim için. Zaten annemin ölüm yıl dönümünün olduğu haftadaydık ve bu demek oluyordu ki babam için yılın en kötü günleri gelmişti. En çok ağladığı,benimle bile konuşmakta zorlandığı günler...
Odasına kapanıp çıkmadığı,belki ağzına bir lokma bile sürmediği o günlerdeydik. Uzak kalmalıydım ondan çünkü eğer yakınında olursam yine yalanlara inanırdım.
Babamı düşündüm uzun uzun. Anneme olan aşkını,ağlayışlarını. En çok da beni sevişini düşünmeye başladım. Kendi gözünden sakınırdı beni,biliyordum.
10-11 yaşladındayken bir devlet okulundayım. Genelde şehir değişimlerimizde babam gitmeden özel okul ayarlar,oraya yazdırırdı fakat Şırnak'a alelacele gittiğimizi hatırlıyorum. Sanırım özel okul yoktu orada.
Bir gün okulda burnum kanamıştı. Öğretmenler babamı aramışlardı hemen. Gözde öğrencilerden biriydim. Maddi durumumuzun iyi olduğu zaten giydiğim kıyafetlerden,götürdüğüm çantadan,kalemlerden her şeyden belliydi. Çok kanamasa bile bir süre durmadığını hatırlıyorum o kanın. Kandan hep korkan biriydim. O yaşlarda korkmanın yanında tiksinti de vardı.
Her şeyi unutabilirdim ama babamın okulun kapısından girdiğinde bana bakan yüzünü unutamazdım.
Bana sımsıkı sarıldı. Burnumu kontrol etti. Eve gittiğimizde ağladı ve inanamadım ama o gece burnu kanadı.
Biliyordum ki babamın bu dünyada en sevdiği şey annem ve bendim. Annem yoktu,o olsaydı sevgisini bölüştürürdü bize,biliyordum.
Bir şey düşünecek hâlde değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAVANOZUMDAKİ DENİZ KABUKLARI
Ficción GeneralAnnesinin geçmişini öğrenmesiyle babasının intikam yeminine dahil olmuş bir genç kadın. Deniz kabuklarıyla hayale dalmış,intikamı için yaşayan bir genç adam. Onları birleştiren geçmiş ve kavanozdaki deniz kabuklarıydı. İki nesil aşk. Aynı dünya. Ort...