Changbin ailesinin yanına gideceğini söylemişti. 1 hafta evde olmayacaktı sanki tekrar gitmiş gibi hissediyordum. Arada mesajlaşıyorduk ama ben tüm gün evin içinde volta atıyordum. Kaç gün oldu bilmiyordum ama kafayı yemiş gibiydim. Sanki o tekrar gitmiş gibiydi. Evine gidiyordum kendimi rahatlatmak için çünkü çoğu eşyası evdeydi.
Sabah uyandığımda gördüğüm rüya ile ağlamaya başlamıştım. Changbin beni terk ediyordu başkası ile birlikteydi hemde. Deliye dönmüştüm hap istiyordum. Evi dağıttım ama hiçbir yerde para yoktu. Minho hyunga yalan söylemek istemiyordum. Benim için çabalıyordu sonuçta. Hızla evden çıkıp Changbin'in evine gittim.
Yine evde kimse yoktu. Sanki beni terk ettiğinde ki gibiydi ev. Çok sessizdi. Changbin'in beni terk ettiğini düşünmüştüm. Ağlamaya başladım, önümü bile göremiyordum.
Yerde ne kadar ağladım bilmiyorum ama yine hap istiyordum belki kafam iyi hissederse ağlamazdım. Evi yerle bir etmiştim ama yoktu. En sonunda Changbin'in odasında kendi kendime konuşmaya başladım.
Bunu yapmamalıydım diye kendimi durdurmaya çalışıyordum.
Ne yaptığımın farkına vardığımda yere oturup ağlamaya başlamıştım. Kendimden nefret ediyordum. Changbin ile aramız tekrar düzeliyor gibi olmuştu ama ben ise şimdi onun evini hırsız gibi dağıtmış para arıyordum. Nasıl açıklayacaktım bunu? Changbin'in sesini duyduğumda korkmuştum. Beni böyle görmesini istemiyordum. Berbat haldeydim ve evi darmadağınıktı benim yüzüme. Kaçıp gitmek istemiştim. Beni böyle görmesin istiyordum. Uyuşturucu bağımlısı bir sevgilisi vardı. Kendime gülmüştüm biz artık arkadaşdık.
Olanları anlattıktan sonra Changbin bana kızmamıştı hatta suratında bana sevgi ile bakan bir ifade vardı. Bana kızmasını hatta beni evden kovmasını beklemiştim ama o tam tersi beni sakinleştirmeyi başarmıştı. Şimdi ise saçlarımla oynuyordu. Göz kapaklarım ağırlaşıyordu. Uyumamak için direniyordum. Zaman dursun istiyordum. Bu anıda sonsuza denk yaşamak istiyordum. En sonunda uyuya kalmıştım. Uzun zaman sonra rahatlıkla uyumuştum.Gözlerimi açtığımda Changbin bana sıkıca sarılmış uyuyordu. Kafamı kaldırıp yüzlerimizi eşitledim. Yüzüne düşen saçları geriye attım. Ellerimi yanağına koyup okşadım. Uyandırmamaya özen gösteriyordum yoksa bu an bitedi. 4 ayın acısını çıkarmak istiyor gibi yüzünü inceliyordum. Yüzlerimi daha çok yaklaştırdım. Sıcak nefesi yüzüme değiyordu. Şuan onu öpmek istiyordum ama ya bana kızarsa. Ani bir kararla yanağından öpmüştüm. Uyanmamıştı bu rahatlamam sebep olmuştu. Hala yüzünü inceliyordum. Bazen ellerini hareket ettiriyordu ve bu gıdıklanmama sebep oluyordu. Artık kalkmam gerektiğini düşünüyordum. Aklıma dağıttığım ev gelmişti düzenlemem lazımdı. Ama Changbin o kadar sıkı tutuyordu ki kalkmakta zorlanmıştım. Changbin'in üstünü örtüp etrafı toplamaya başladım.
Hem etrafı topluyor hemde kendime kızıyordum. Yukardan kapı sesleri geliyordu. Sert bir şekilde kapılar kapanıp açılmıştı.
Changbin merdivenlerden hızlı hızlı iniyordu. Önce mutfağa girmiş beni görmemişti. İçeri gelip beni gördüğünde rahatlamıştı-Bir şey mi oldu?
"-Seni yanımda göremeyince korktum"
-Sorun yok sadece evi toparlıyordum
-"Daha iyi misin?
-Evet teşekkür ederim sen olmasaydın daha kötü olabilirdi ve özür dilerim bunu yapmamam gerekirdi
-"Sorun değil Felix, sen iyi ol yeter benim için"
Bana kızmıyordu. Ne yaparsam yapayım kızamıyordu. Kendimden nefret ediyordum. Bana bir şans vermişti ben ise tekrar batırmıştım.
Changbin yanıma gelip elimi tutmuştu.-"Felix rahatla, bir şey olmadı tamam mı?"
-Deniyorum
Changbin bana sarılıp sırtımı sıvazlıyordu. Düşünmeyi bırakıp bende ona sarıldım.
"Yemek yapmamı ister misin?"
-Gerçekten mi? Yani olur ama sen yorulma ben gideyim
-"Lütfen"
-Tamam gitmeyeyim
Changbin gülümseyip mutfağa ilerlemişti. Bende peşinden gidip onu izliyordum.
-Yardım etmek istiyorum
-"Tamam gel"
Meyveleri yıkamamı söylemişti. Bana küçük bir iş vermişti ama şuan onunla yan yanaydım. Meyveleri yıkaman bitince tezgaha çıkıp oturmuştum. Changbin'in ne yaptığını izliyordum. İşine odaklanınca hiçbir şeyi görmüyordu. Ben ise ayaklarımı sallıyordum. Yemek yapmakta çok da başarılı değildim.
-"Ben yokken neler yaptın?
-Bir şey yapmadım
-"Hm"
-Evdeydim sürekli arada Minho hyung geldi
-"Sıkılmış olmasın"
-Evet
Changbin arkamdan bir şey almak için yanıma gelmiş dizlerimin bacakalarımın arasında duruyordu şuan. Tezgah yüksek olduğu için ben uzun kalmıştım bu sefer. Changbin bana bakıyordu. Nefeslerini yüzümde hissedebiliyordum. Dudakları dudaklarıma değiyordu. Yaklaşıp öpeceğim sırada telefonum çalmıştı. Küfür ediyordum içimden. Bakmasakda olurdu telefona ama ısrarla çalıyordu. Derin bir nefes aldım
-"Acil bir şey olmalı"
Belimden tutup beni tezgahdan indirmişti.
Sinirli sinirli yukarı çıkıp telefonu almıştımArayan Minho hyungdu. Evime gelmiş ve evi dağınık görünce korkmuş olmalıydı. Açıklamamı yaptıktan sonra bana biraz kızmış sonra da güzel şeyler söyleyerek beni gülümsetmişti.
Telefonu kapayıp aşağı indiğimde Changbin masayı hazırlıyordu. Az önce olanları hatırlayınca utanmıştım
Onu öpebilirdim elime bu fırsat geçmişti ama Minho hyung yüzüne bölünmüştü.Neler oluyor böyle uuuuu
Hayalet okuyucu olmayın lütfen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sorry - changlix ✓
Fanfiction"Bazı adamlar incitmeden sevemezdi. Kırardı, dökerdi, yangınlar bırakırdı arkalarında... Bazı adamlarsa tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi."