20

354 55 17
                                    

Hastanenin rahatsız edici koltuğunda oturuyor Tanrı'ya dualar ediyordum. Felix içerde yaşamaya çalışıyordu. Aşırı dozda ilaç onu yorgun düşürmüştü. Durumun ağır olduğunu tekrar bağımlı olacağını bu yüzden kliniğe yatması gerekebileceğini söylenmişti.

Uyansın istiyordum, bunlar halledilirdi elbet. Ya uyanmazsa diye kendi kendimi bitiriyordum. Yere odaklanmış öylece duruyordum. Başka bir şey yapamıyordum elimden gelen bu muydu?
Felix'i koruyamamıştım. Mektubunu okuduğumda ellerim titremişti. Tekrar birbirimiz kaybetmiş olduğumuzu düşündüm hem de sonsuza denk...
Ama bu sefer pes etmemiştim.

Felix hastaneye geldiğinde üstü başı kan, kollarında yer yer morarmalar vardı. Gözleri kapalıydı ama acı çektiğini hissedebiliyordum. O an tüm dünyam yıkılmıştı. Felix'i acı çekerken görmüştüm tekrar...
İlk seferinde ben kırmıştım şimdi ise bir başkası onu kırmıştı. Yoon'u kendi ellerimle öldürmek, öfkemi bitirene kadar yumruklamak istiyordum ama Felix bunu çoktan yapmış ondan kurtulmuştu.
Felix benim kadar korkak değildi. Konu biz ve arkadaşları olunca yapamayacağı şey yoktu. Barda Hyunjin'e sarkıntılık yapan birinin üstüne atlamışdı. Aklıma gelen komik anılarla gülümsedim. Bir an gözümün önünde Felix'in gülümsemesi belirdi. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Gülümsemesini bir daha göremezsem ne yapardım. Aklımı kaçırırdım.
Bana Sevgilim demesini, sinirlenince dili dolanıp konuşamamasını, her gece bana sıkıca sarılıp rüyalarında sayıklamalarını, beraber yemek yaparken bir şey beceremeyip trip atmalarını ve daha binlerce örnek bunlar olmadan nasıl dayanırdım.

Yanıma oturan Minho hyunga baktım. İkimizin de hali beterdi. Bu acının ortasında gülümsemeye çalışıyordu, güçlü duruyordu. O da biliyordu eğer diğerleri onu yıkılmış bir halde görürse onlar da yıkılırdı. Güçlü sandığınız birini ağlarken görmek. İşte bu dünyanızın yıkılışı olurdu.

-"Hadi gel biraz hava alalım. Burda sürekli böyle oturma hem Felix uyandığında seni böyle görürse bana kızar ve Sevgilime iyi bakamamaşsınız der. Sonra bende kavga çıkartırım"

-Uyanacak değil mi hyung?

-"Felix çok inatçıdır bilirsin. Bizi arkasında bırakmayacaktır"

-O bırakmak istemez biliyorum ama vücudu bunu kaldırabilir mi?

-"Kötü düşünmeyi bırak. Hadi gel hava alalım"

Elimden tutup beni dışarı sürükledi. Hava almak iyi gelmişti ama tekrar Felix'in yanına dönmek istiyordum.

-"Sen burada dur kahve alayım ikimize"

-Tamam

Bankta oturuyordum bir başıma. Gökyüzünü izledim. Yıldızlar arada göz kırpar gibi parlıyordu o an aklıma geldi

"Geceleyin parlayan narin yıldızlarım"

Gülümseyerek yıldızlara bakmıştım. Felix ben buradayım diyordu sanki bana. Minho hyung yanıma oturmuştu.

-"Felix sen yokken her gece yıldızlara bakardı. İçinden onlarla konuşurdu. Onu rahatlatırdı"

Gözlerim doluyordu ama ağlamayacaktım.
Minho hyung kahvemi bana vermişti.

-"Felix ve ben çok küçükken tanıştık araya mesafeler girdi ama biz ayrılmadık. Çocukkende böyleydi hep başını belaya sokar ağlayarak yanıma gelirdi. Uyuşturucu kullandığını öğrendiğimde ne yapacağımı bilemedim. Bana da 5 ay önce söyledi. Yani sen gittikden sonra. Bırakmak istediğini yardımcı olup olmayacağımı sordu. Öylece bırakamazdım onu. Yardım ettim. Kliniğe yatmak istemedi bu yüzden her gün gider gelirdik. Bazen krizleri tutardı bu yüzden birkaç kez klinikte yattı ama asla pes etmedi. Telefonu ile oynuyordu sürekli. Seni arıyordu mesaj atıyordu. Bu yüzden sana biraz sinirliydim. Ama kızamıyordum da size. Felix bana sürekli senin için iyileşmek istediğini eğer bir gün dönersen bağımlı bir halde görünmek istemiyordu. Çabasını takdir ediyorum. Başardı...

-Keşke demekden nefret ediyorum ama keşke daha farklı tanışsaydık belki ikimiz içinde daha iyi olurdu

-"Sanmıyorum. Kadere inanıyorum emin ol böyle tanışmanız ikiniz içinde iyisi oldu. Şuanki haliniz iyi olamasada Felix uyandığında mutlu olacağınıza inanıyorum"

-Umarım hyung... Umarım

-"Senin için doktorla konuşup seni içeri girdirebilirim. Hem Felix yalnız kalmayı sevmez"

-Yapabilir misin hyung?

-"Tabii yaparım hadi gel"

...

Üstümde hastane önlükleri ile kapıdan içeri girdim. Felix öylece uzanıyordu.
Ellerini tuttum, soğuktu. Soğuğu sevmezdi o. Elini avucumun içine alıp ısıtmaya çalıştım.
Yüzüne düşen saçları yüzünden çektim.

-Felix...

-Uyanacaksın değil mi? Bak sonbahar yaklaşıyor.

-Biz ekimde âşık olduk, bu yüzden son baharı seviyorum

-Beni bırakıp gidersen bende gelirim Felix. Korkmuyorum artık.

-Seni seviyorum Felix. Deli gibi değil, gayet aklı başında seviyorum

Parmak uçlarından öptüm son kez. Uyanmasını bekledim ama uyanmamıştı.

-Uyandığında tüm yaralarını saracağım Felix. Lütfen uyan seni bekliyorum

Hayalet okuyucu olmayınız lütfen

Sona yaklaşıyor gibiyiz hadi bakalım

sorry - changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin