11

540 67 17
                                    

"Anahtarlık ve kolye."
Devam

-

Jeongguk'un Ağzından

Yeni insanlarla tanışmak, yeni ortamlara karışmak, yeni eşyalar almak her zaman zorlayıcı olmuştu benim için. Yeni olan çoğu şeyden korkar ve çekinirdim ama neden olduğuna dair hiçbir fikir yürütemezdim, tek bildiğim yanlış bir şey yapma ve başkaları tarafından alaya alınma düşüncesinin beni fazlasıyla tedirgin edişiydi.

Ama Taehyung ve ona dair her şey ise tamamen istisnaydı.

Onun odasında, halısının üstünde otururken ince parmaklarıyla kibarca kavradığı mavi, ufak parıltılı fara ve ona eşlik eden beyaz taşlara bakıyordum. Taehyung göz kapaklarımı renklendiriyordu parmak uçlarıyla, büyük ve yuvarlak gözlerimin ne kadar güzel olduğundan bahsederek beni mutlu etmişken kendimi birden onun elleri arasında renklenirken bulmuştum.

Şikayetçi değildim bundan, bundan daha öncesinde de yüz bakımı yapardım ama bu, yüzümü her sabah sabunumla yıkamak ve yatmadan önce canım isterse sivilce kremlerimden sürmekle kısıtlıydı. Hiç makyaj yapmamıştım, hiç sürme sürmemiştim ya da dudak nemlendiricisinden başka hiçbir şeyle dudaklarımı renklendirmemiştim. Bunun sebebi, cinsiyetçi bir yaklaşımdan ya da kapalı gözlerim ardında bunları bir erkeğe -kendime- yakıştırmamamdan kaynaklı değildi. Sadece, daha öncesinde hiç de heves etmemiştim bunun için.

Ama şimdi o dilini dışarı çıkarmış bir şekilde yüzümü gözümü boyarken çıt bile çıkarmıyordum, çünkü en az onun kadar heveslenivermiştim. Belki de yemek masasındayken Yoongi denen herifin; Taehyung'un küçükken onu bir bebekmiş gibi süslendiğinden, saçlarına minik tokalar taktığından ve gözlerine çektiği sürmelerden bahsetmiş olması içimde fokurdayan hislerle hareket etmeme sebebiyet vermiş de olabilirdi.

Göz kapaklarım titreştiğinde söylenmesi, onun hiçbir mimiğini kaçırmamak için direnerek tek gözüm açık hâlde durmamdan ötürü beni tatlı bir şekilde azarlaması, huylanıp güldüğümde benimle birlikte kıkırdaması ve yaptığı işi engellediğim için kızıyormuş gibi davranması... Kalbim olduğu yerde çırpınıyordu ve ben, bunun normal olmadığının farkındaydım artık. Bu manzarayı görmek olağandışı hissettirdiği gibi normal de geliyordu, sanki bu alıştığım bir manzaraydı. Sanki Taehyung, her zaman bana bu kadar yakındı. Benimle bu kadar ilgileniyordu. Sanki, hayatıma yeni dahil olmuş birisi değildi, hep buradaydı.

"Yüzüne daha önce bu kadar yakından bakmamıştım hiç. Sol yanağında minik ve tatlı bir kesik izi var, anısını anlatmak ister misin yoksa hiç görmemiş gibi mi yapayım?" Ben düşüncelere dalmışken o, farı sürdüğü parmağını kucağına indirip başını sol omzuna doğru eğdiğinde, kırpıştırdığı gözlerine baktım uzun kirpiklerini es geçerek. Yüzü, yüzüme çok yakındı ve kişisel alanının ebeveynleri tarafından bile ihlal edilmesinden rahatsız olan ben; hâlimden şaşırtıcı derecede memnundum.

"Kulağa abartı gibi gelecek biliyorum ama, ona iltifat eden ilk kişi sensin biliyor musun? O şaheserin sahibi, ablam ve senin ona iltifat etmen beni gururlandırmış olabilir."

Konu ablama geldiği için dudaklarını birbirine bastıracak, yanlış bir soru sorduğunu düşünüp kendini suçlayacak ya da gözlerini pişmanlıkla benden kaçıracak sandım, çünkü bu izin nedeninin ablam olduğunu bilen çok az kişi vardı ve onlar da benimle ablam hakkında konuşmaktan çekinen insanlardı. Ama onun gözleri parladı duyduklarıyla, yerinde heyecanla kıpırdadı ve bana gülümsedi. Sanki ablamdan bahsetmem, ona özel hissettiriyormuş gibi baktı. "Aslında ablanla ilgili şeyleri dinlemeyi seviyorum, onunla tanışmayı da isterdim. Belki, sen de istersen eğer tabii- bir gün onu ziyarete gideriz birlikte; eminim ki seni özlemiştir."

be by my sideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin