09 (smut 🙈🔞)

814 31 20
                                    

"Dede?"

Dede mi dedi? Ne dedesi? İyice yaklaştım yanına. Dürttüm uyanması için. İlk başta konuşmasa'da anlamadığım bir dilde bir şeyler söylüyordu. Aradan biraz zaman geçti ve kağıt bir gürültü ile açıldı. Bay Kim, "Çekil hemen. Dinlediklerini unut!!" diye bağırdı. Bay Kim'in ilk defa bağırması'nın etkisi ile şimdiye kadar yaşadığım her şeyi unuttum. "Neden bu kadar bağırdı ki?" dedim kendi kendime. Onlara baktım göz ucu ile. Her şeyi net bir şekilde görebiliyordum ama ne dediklerini duyamıyordum.

Neden bu kadar etkilenmiştim ki. Galiba nedeni şimdiye kadar kimsenin bana bağırmaması idi. Şimdiye kadar bağırmayanların en başında'da Bay Kim geliyordu. Bana şimdiye kadar hiç bağırmamıştı ve oğlu gibi şefkatle yanında büyümeme izin vermişti. Neden, sadece kabus görüyordu. Sesler uğultulu bir şekilde kulağıma gelmeye başladı. Kimden geldiğini ayır edemesem de biri ağlıyordu. Çok ağlıyordu ve galiba acı çekiyordu. Bir anda kalbime bir ağrı girdi. Acı ile sesler netleşti. Benim omegam acı çekiyordu.

Hizmetliler geldi yanıma. Beni götürmek için. 'Hayır' dedim. Zorla götürmeye kalkıştılar. Bağırdım tüm sinirim ile. "ORDA ACI İLE AĞLAYAN BENİM OMEGAM" dedim. Sinir tüm vücudumu kaplamıştı. İçimdeki Delta'yı tutmakta zorlanıyordum. Eşyalar hareket etmeye ve yere düşmeye başladı. Bay ve bayan, bana dönüp sakin olmamı söylüyorlardı. Ama ben kontrol edemiyordum. Hızlıca araları'ndan geçip omega' mın yanına oturdum. Burnuma dolan güzel kokusu, sakinleştiriyordu beni. O narin ellerini tutup, yalvarırcasına konuştum onunla.

"Lütfen uyan meleğim. Aç o güzel gözlerini. Uyan artık o kötü rüyadan. Aç gözlerini, bak bana." Dediklerinden sonra konuştu güzel omega. "Uyanığım deltam, ama gözlerimi şimdi açamam. Dedem ile konuşuyorum." dedi. Sonra devam etti. "Hadi gel Delta." Duyduğum sesten sonra uyku bastırdı bir anda. Ne zaman gözlerim kapandı, ne zaman bayan Miyamaru beni yakalayıp omega'mın yanına yatırdı bilmiyorum. Gözlerimi açtığı'mda omega'mın yanındaydım. Ama başka bir yerdeydik. Önümde duran iki nur yüzlü insan gözlerimi kamaştırıyordu. Orda ne olduğunu kısaca anlatacak olursam Taehyung'un, Ninesi ve Dedesi ile konuştuk. Sohbet ettik. Bana Taehyung'a çok iyi bakmamı istediler. Defalarca dile getirdiler. Her seferi'nde onaylayıp, onun canının benimki'nden önemli olduğunu söyledim. Bu arada Taehyung, anne ve babası'nın onun öz ailesi olmadığını, onu korumak için yer yüzüne indirilen iki melek olduğunu öğrendi. Bunu gayet normal bir şey olduğunu ve onlara minnettar olduğunu söyledi. Bunun normal karşılaması gayet normaldi çünkü dedesi'nin ve nine'sinin tanrı olduğunu gayet normal karşılamıştı.


Taehyung ile ninesi konuşurken, Taehyung'un dedesi çağırdı beni. Taehyung'un bir tanrı olacağını, onun için her şeyi erken açıklaması gerektiğini söyledi. Bunu ona açıkladığını ama benimde bilmem gerektiğini söyledi. Taehyung'un olmadığı bir yerde söylemesinin nedeni ise onun yapıp yapmaması gereken şeyleri anlatması içindi.   Onların yanına gittiğimizde el ele tutuşmamızı söylediler. Bu hiçbirşey idi. El ele tutuşmak için can atıyorduk zaten. Canımıza minnetti. Tuttuk ellerimizi. Kenetledik birbirine. Bir büyü yaptı elimize. Büyü demek ne kadar doğru bilmiyorum. Sihirde diyebilirim. Tam olarak ne demeliyim bilmiyorum.


Bu büyü'nün, (veya sihirin ne demem gerektiğini bilmiyorum.) bizim birbirimize kenetlediğini söyledi. Mavi bir ışık saçıldı. Son duyduğumuz ses tekrar görüşeceğiz.... Oldu. Uyandığımızda gece vakti idi. Kimse yoktu yanımızda. Aldım koynuma omega'mı. Soktum iyice bağrıma. O ince, güzel kollarını, sardı belime. Çektim içime o güzel kokusunu. Birbirimize sarılarak uyuduk o gece.

TH

Uyandığımda, Jungkook yanımda uyuyordu. Hala sabah olmamıştı. Saate baktığımda saat gece 3 dü. Ne zamandır çok istediği bir şey vardı. Aslında ikimizde istiyorduk. Beraber olmayı. Kalktım yataktan, kitlendim kapımızı. Kapının önünde rahatsız etmemelerini söylediğim bir not bıraktım. Dolabımdan en beğendiğim, dantelli geceliğimi giydim ve yatağa geri yattım. Saçımı, başımı düzeltmedim. Yada parfüm sıkmasın. Çünkü Jungkook, beni dağınık saçım ve kendi kokum ile seviyordu. Uyandırmak için onu sırt üstü döndürdüm ve üzerine çıkıp oturdum. Ne kadar seslensemde uyanmadı. En sonunda, dudaklarına yapıştım ve delice öpmeye başladım.

❗❗ARKADAŞLAR BUNDAN SONRASJ SMUT OLACAKTIR. BEN YAZMADIM. BİR ARKADAŞIMA YAZDIRDIM. SADECE BAZI YERLERİNDE YARDIM ETTİM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. İYİ OKUMALAR. ❗❗

JK

Gelen o darbe ile şaştım kaldım. Gelen o ıslak öpücüğün benim omegam'dan geldiğini anladığımda karşılık verdim. Onun öpücüğü benimkinin yanında bir hiç idi. Bir hışımla altıma aldım omegayı. Dudaklarımız ahenk ile dans etti dakikalarca. İkimiz'de nefessiz kaldığımızda ayrıldık birbirimizden. Soluklanırken inceledim bebeğimi.

Uyurken ne yapmıştı böyle. Bu giydiği gecelikde neydi böyle. Yüzüne baktığımda dahada ileri gitmek istediğini söylüyordu. İstediğini tabikide verecektim ona. Yapıştım dudaklarına. İlki olduğu çok belli oluyordu. Dillerimiz birbirine değdiğinde, beklemeden gönderdim dilimi içeri. Oda çok beklemeden gönderdi dilini. Dillerimiz ahenk ile dans ederken, bastırdım erkekliğimi erkekliğine. Gelen inleme tamda beklediğim gibiydi.


Öpüşmemizi durdurmadan aldım onu kucağıma. Altında zaten birşey yoktu. Oda öpüşmemizi kesmeden altım'daki pijama'yı çıkardı. Sonrada şortumu. Nefesimizi dengelemek için ayrıldık birbirimizden. Bir hışımla çıkardım üzerimi. Sonrada onun üzerindeki geceliği. Altıma aldım tekrar. Altımda ne kadarda güzel duruyordu böyle. Boynundan öpmeye başladım yavaşca. Sanki bir pamukmuş gibi narince.

Sakince aşağı inmeye başladım. Bir yandanda elim ile meme ucunu sıkıyordum. "Jeon-mmhh, ahh" diye inlemeleri beni dahada delirtiyordu. Dahada aşağı indiğimde erkekliğine denk gelmiştim. Yavaşca ağzıma aldım. O dahada inliyordu. "JeOn-mmııhh, Ahhh", "Ah, ah, ah, ah, ahhmmmh, Jeooooon." Son inelemesi beni deli etmişti. Bağırışı beni deli etti. "AHH! JEEOONN! MMIIHHH, AAAGHH, IMMH, IMMHH, AH, AH, AH, AAAĞĞĞHHH. AĞHH JEOONN. IMH, AH, AH AH." Tam sertleştiğinde çıkardım ağzımdan. Arkasını çevirdim. Yavaş olacağımı söyledim ve bir parmağımı içine gönderdim. "Aahhh!" diye inlemesi ile diğer iki parmağımıda bir anda gönderdim. "AAAAAĞĞHH!" diye inlemesi ile çıkardım parmaklarımı ve erkekliğimi soktum içine. İlk önce acı ile inledi. Daha sonra gelgitlere başladım. Zevk dolu inlemeleri kulaklarımda çınladı. "Imhh, ammhh, ımh, ımh, aghh, ııııımmh, ağmh, Jeon, ah, ah, dahada fa-fazla ııggmmhh. AH, AH, AH, AAAHH, ORASI JE-JEEOOONN. IMH, IMH, IMH, AAAGHHH, AH, AH, JEEOOONN." Onun inlemeleri içinde şişmeme nede oldu. Gelgitleri dahada çoğalttım. Biradaha devam edersem içine boşalacaktım. " Ah, ah, Jeon. Iımmhh, ah, çok iyi. Iımmhh. Ah daha hızlı. DAHA HIZLI JEON. IMH, IMH. AAHHH. BEN-BEN GELİYORUM JEON. AH, AAAAAHHHHHHH. " sonunda büyük bir inleme bıraktı. Ama ucunu tuttum. Boşalamadı. Devam ettim gelgitlere. Dahada sert vurdum. Her vuruşumda zevkle inledi. " Jeeooooonn. Ah, ah, ah, ah, ah, aaahh. Lütfen. Immh, Jeon ah. "çevirdim kendime. Açtım bacaklarını. Hala tutuyordum. Çıktım üzerine sertce vurmaya devam ettim. Vurdukca vurdum, vudukca vurdum. "AAAAAHH, JEON. AH. DAHA FAZLA. IIMMHH. JEEOOONN. AH, AH." Kucağımda kaldırdım. İçinden çıkmadan. Sonra yatağa bıraktım ve yattım üzerine. İnliyordu. Durmadan. Çıkmadan yattım üzerinde. Boşalamıyor olması, inlemesinin diğer nedeni idi. Zıpladım üstünde. Dahada zıpladım. Kaldırdım altını. Oturdum üzerine. Dahada girdim içine. Artıık acıdan inliyordu. "Ah, Jeooon. Acıyor. Imhh, amhh." bıraktım ucunu. O boşaldı, bende içine boşaldım. Yorgunluktan uyuya kaldı olduğu yerde. Bende yorgunluktan temizlenemedim. İkimizde öyle uyuya kaldık. İlk yapışımızdı ama çok zevkliydi.

Arkadaşlar, umarım bölümü beğenmişsinizdir. Smut'un bir kısmında yardım ettim ama %51'ini arkadaşım yazdı. Uzun zamandır bölüm atmadım. Kusura bakmayın

Taekook kadar gerçek, Army kadar güzel günleriniz olsun. Sizi seviyorum öpüldünüz.

My Omega | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin