2.1

2.1K 362 132
                                    

"cidden doğruluk-cesaret mi oynayacağız?" jisung'un şaşkın bir şekilde sorduğu soruyla minho çekingen bir şekilde başını salladı.

"yani, fazla kişi olduğumuzdan bunu seçtik. ortak seçmiştik," diye diğerlerine gözüyle işaret yapan minho'ya karşılık changbin de hızlıca onayladı. "evet götünü yi—yani beraber demek istedim."

felix onun ağzını eliyle kapatırken seungmin ve chan gülmemek için zor duruyorlardı. jisung ise oyunun nasıl oynadığını iyice hatırlamaya çalışıyordu.

binlerce yıldır yaşıyordu! nasıl çağın tüm oyunlarına ayak uydurabilirdi ki? neyseki jeongin ve hyunjin ikilisi böyle şeylere meraklılardı ve jisung ile daha önce oynamışlardı.

minho da changbin'in dediğine karşı öksürmeye başlarken chan da cam şişeyi koydu. "kapağı gelirse cevaplarsınız." diye açıkladı ve ilk çevirecek kişiyi bekledi.

jisung herkesin kendisine bakmasıyla anlamazca onlara geri bakış attı. çoktan yarım saat olmuştu ve büyüler işe yarıyordu. yine de etkisi kaybolmadan önce bu insanların yanından ayrılmalıydı.

"en yenimiz olarak sen çevirsene, jisung." diye onu işaret etti seungmin. jisung buna karşılık şişeye az bir güç uygulayarak çevirdi. daha fazlası burası için uygun değildi.

"ya sıçarım böyle işe ama..." minho mırıldanırken changbin sırıttı. cevaplayan kişi kahverengi saçlı çocuk olurken el mahkum kaderini bekledi.

"doğruluk, sana cesaret diyecek kadar kafayı yemedim." minho oflarcasına konuştu ve hepsi güldü. "ağlayacaksan oynamayalım minho."

"vazgeçtim cesaret diyorum!" demesiyle herkes daha fazla gülmeye başladı. minho'yu kışkırtmak çok kolaydı ama o da asla pes etmezdi.

"ilk öpüşmeni anlat." changbin bunu söyledikten sonra felix'e daha sıkı sarılırken minho'nun utançla kızarmasını izledi. aslında bu sorunun amacı, jisung'un ciddili kıskanıp kıskanmayacağını görmekti changlix çiftine göre.

jisung da merak etmiş olmalı ki daha düzgün bir oturma pozisyonu aldı ve dudaklarını ısırdı. minho tüm dikkatler ondayken gözlerini devirdi. "senin aksine ben gerçek aşkı bulamadığım için kimseyle öpüşmedim."

felix zaten bunu bildiği için omuz silkmekle yetinirken diğerleri şaşkınca ona baktılar. jisung ise daha farklıydı. hoşuna giden bu durumu reddetmeye çalıştı. kendisine bugün ne yapması gerektiğini hatırlattı ve yutkundu.

"soruyu sorduğuna ve cevapladığıma göre?" dedikten sonra şişeyi çevirdi, minho. chan ve seungmin birbirlerine sorarken yanında olan changbin ona fısıldadı. "buna rağmen ilk öpücüğünü ona vermeyi istiyorsun yani?" diye sordu kısık bir sesle.

minho; chan ve seungmin'in sorularını ve atışmalarını izleyen jisung'a baktı. dişlerini göstererek gülüyordu ve şişkin yanaklarıyla daha da tatlı gözüküyordu.

"an meselesi işte. senin felix ile ilk tanıştığında hissettiğin çekim gibi." ardından başını iki yana salladı. "nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum."

changbin anlarcasına başını salladı ve minho'yu geri yerine itti. öldürücü bakışları kendisine sabitleyen kahverengi saçlı çocuğa aldırmadan seungmin'e şişeyi çevirmesini söyledi.

şişe bir süre döndükten sonra felix ve jisung'u bulurken herkesin dikkati oraya yöneldi. soran kişi lix iken cevaplayan da hanji'ydi. böylece planlarını gerçekleştirebilirdi.

"doğruluk diyeceğim." diye başladı jisung. felix, gözlerini ona dikti ve ciddi bir sesle sordu. minho ise nefesini tutmuştu. "ikizimi öpmek mi istiyorsun?"


bi dahaki bolum 😝😝

poppin' •minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin