1.8

2.1K 370 171
                                    

hızlı bir şekilde ikisi de ilerlerken arkalarından gelen boğuk sesle irkildiler. "siz ikiniz, nereye böyle?"

haechan yutkundu, minho'yu ilk başta buradan uzaklaştırmalıydı.

"yanındaki de kim böyle, haechan?" karşılarında olan ve minho'nun ilk defa gördüğü yüz, kahverengi saçlı çocuğa hitaben konuşurken haechan yutkundu.

"mark? senin yeonjun ve soobin ile bir şeyler içtiğini sanıyordum." gergince gülerek konuşan haechan'ın sesi mark'ın soğuk sesiyle kesildi.

"sen de ben yokken bir insanla işini halletmeye mi karar verdin?" mark'ın dudaklarını yapmacık bir şekilde kıvırarak söylediği şeyle ikisi de şok olurken minho hızla konuştu.

"hayır, ben buraya jisung için gelmiştim. ayrıca, sevgilisinin olduğu da gerek olmadığı halde söylemişti," minho, haechan'ın mark'ın anlık sinirle gördüğü şeye yorum yapmasına üzüldüğünü düşünerek devam etti. "olayı daha anlamadan onu yargılamaya devam edersen, sen kaybedersin."

haechan, ağlarcasına elini başına koydu. mark'ın kastettiği 'iş' minho'nun anladığı gibi değildi, aksine minho'yu zararlı çıkaracak bir şeydi.

"ne saçmalıyorsun? haechan, koku her yere yayılmış duruma gelmeden bana anlatmayı düşünüyor musun, bebeğim?" minho, konuşacak olan haechan'ı durdurdu. "ne kokusundan bahsediyorsun?"

"barbekü kokusu! biliyorum, her yere yayılması iyi bir şey değil, hatta bazı hayvanların kömür ve benzeri şeylerin kokularına hassas olduğunu duymuştum." haechan yüksek bir sesle olayı açıklarken gerginliğinin görülmemesini umuyordu.

mark, gözlerini devirdi ve elini haechan'a uzattı. "jisung, buraya geliyor. biz gitsek daha iyi olur, belki konuşacak özel şeyleri vardır." ardından bakışlarını haechan ve minho üzerinde gezdirdi.

"seninde bana anlatacağın birkaç şey olsa gerek, sevgilim?" minho, jisung'un buraya geldiğini söyleyen mark'tan gözlerini kaçırdı. kesinlikle rezil olacaktı.

haechan, derin bir nefes verdi ve ona uzatılan eli tuttu. mark'ın koluna sarılırken minho'ya el salladı. "tanıştığıma memnun oldum, minho hyung! umarım bir daha görüşebiliriz," demesiyle minho da gülümsedi. "görüşürüz, haechan ve sevgilisi mark."

o ikisi hızlıca ondan uzaklaşırken ofladı minho. buraya başından hiç gelmemeliydi—hayır! jisung, resmen evinde büyük bir parti veriyordu ve onu çağırmamıştı. tamam, araları bozuk sayılırdı ama davet edebilirdi en azından. minho, dudaklarını bükerek ufak taşa tekme attı.

"bunca yolu taş tekmelemek için mi geldin, minho?" bu sefer duyduğu tanıdık ve boğuk sesle hızlıca arkasını döndü. "jisung! ben aslında—"

bir anda omuzlarına örtülen deri ceketle irkilirken ısındığını hissetti. bu ormana yakın evin yakınları, ciddili soğuktu.

jisung onu belinden hafifçe yönlendirirken ileri yürümeye başladılar. evin tam tersi yönüne, anayola çıkan tarafa.

"hava daha da soğumadan seni eve götürsek iyi olur." diyerek gülümsedi. minho ona şaşkın ve parıldayan gözleriyle bakarken gülümsememek elde değildi.

yine de bu, şu an nasıl bir tehlikede olduğunu bilmemesinden kaynaklanıyordu. o yüzden konuyu açmadan kapatmak, en mantıklı şey olurdu.

"benimle eve kadar gelecek misin? ama—" partiden gelen seslerin mekanı olan evi işaret etti minho. jisung ise onun sözünü, işaret parmağını dudağına koyarak bitirmesini engelledi.

"şu an önemli olan sensin, o yüzden lütfen seni evine sağlıklı bir şekilde götürmeme izin ver." ardından parmağını dudağından çekti ve yutkundu. yumruğunu sıkarak sakinleşmeye çalıştı.

daha iki gün önce cezbedici kokusundan yanına bile yaklaşamazken, şimdi cesur bir şekilde onun dolgun dudaklarına dokunuyordu. jisung, kesinlikle akıl kârı işler yapmıyordu.

"uhm, tamam o zaman." minho bir an bocalasa da birkaç kelime söylemeyi başardı. resmen dudakları yanıyordu! gerçekten eve gitse iyi olurdu, heyecanını dindirecek şeylerin başına uyku geliyordu.

jisung ise, kendi evine döndüğünde, açıklama yapması gereken iki kişiyi görmeliydi. mark ve haechan kesinlikle onu sorgulayacaklardı.

değecek bir şey için mi bu kadar çabalıyorsun?

iç sesi yine konuşmaya başlarken gözlerini kırpıştırdı jisung. umursamadan yürümeye devam etti minho ile beraber. minho'ya yönelik olan dokunuşunun etkisi hala geçmemişti.

öpsen neler olabileceğini düşünüyor musun?

jisung, alayla gülümsedi. iç sesi bazen istediği şeyleri söyleyebiliyordu. sonuçlarını umursamadan yaptığın her şey, başında da olsa güzeldi.


bu kurgu niye bu kadar ciddili olmaya basladi yuh

poppin' •minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin