"Selam"
"Selam Buğlem, hoşgeldin."
"Hoşbuldum Ayça."
Ayça'nın cıvıl cıvıl sesiyle üzerimde ki kasvet bir çırpıda kayboldu. Gülen gözleriyle konuşmaya devam etti.
"Emir gelsin anketleri bölüşüp birazdan başlayacağız."
Sorgular bakışlarla bakınca açıklamaya girişti.
"Emir diğer anketör."
Onaylar tarzda bir ses çıkarıp parmaklarımla oyalanmaya başladım.
"Hey selam! Ben geldim."
Gözleri siyahın en koyu tonuna sahip, boyu en az bir seksen, gayet yapılı sarı saçları şakaklarına dökülmüş aynı zamanda gözleriyle tezat bir tene sahip olan biri önümüzde beliriverdi.
Ayça "selam emir hoşgeldin." Diyerek utangaç bir edayla şakıdı.
"Hoş buldum pamuk şeker"
Ayça kaşlarını çatarak Emir'in karnına dirsek attı.
"Hey bana şunu demesene benim nerem pamuk şeker!?"
Emir gülümseyerek biraz eğilip Ayça ile boyunu eşitleyip yanaklarını sıktı.
"Bu yanaklar öyle demiyor ama."
"Hey kes cıvıklığı! Hem bak seni kimle tanıştıracağım. Yeni arkadaşım Buğlem, aynı zamanda bizimle birlikte çalışacak." Diyerek eliyle beni işaret etti Ayça.
"Merhaba Buğlem. Ben Ayça'nın çocukluk arkadaşı Emir. Aramıza katılmana sevindim."
...5 YIL SONRA...
"Hadi ama Batu at şu topu artık!"
"Gökhan nasıl atıyım bebitom? Üstünde böcek var!"
Batu topun üstünde ki böcekle ateşkes sağlamaya çalışırken Gökhan öfleyerek yanına gitti.
"Ya neyinden korkuyorsun küçücük böcek yemez seni."
Batu kaşlarını çatarak Gökhan'a baktı .
"Ama gözleri var ve bana bakıyor!"
Gökhan Batu' nun yanına gidip yüzünü yüzüne yaklaştırdı.
"Senin de gözlerin var."
"Gökhan aynı şey mi?" Gökhan gülerek "ve benim de seni çok seven kocaman bir kalbim var." Dedi bizim Batu geri durur mu? Gökhan'ı masum olmayacak bir öpücükle ödüllendirdi.
"Hoppp gençler aile varr!" Emir bir yandan gülüyor bir yandan da Ayça'nın gözlerini kapatmaya çalışıyordu.
"Kes şunu Emir" diyerek sitem etti Ayça, aynı zamanda Emir'in ellerini savuştururken. Deniz dayanamayıp " denize girmeye ne dersin Buğlem? Biz iki sap bu aşk kuşlarının arasında kaynıyoruz." Diyip kahkaha patlattı. Deniz'e "mükemmel fikir! daha fazla burada kalırsam atmosferdeki aşk kokusuna dayanamayıp kusacam!"
Gülüşmeler eşliğinde Deniz' le soyunma kabinlerinin olduğu yere gittik. Mayomu giyinirken elim, karnımdaki cam parçaları nedeniyle oluşan dikiş izlerine gitti. O yeşil gözlü adam olmasaydı şuan belki de arkadaşlarımla olmak yerine babam dediğim adamın beni sattığı adamla olacaktım. Orman gözlüye çok şey borçluydum: Hayatımı, bir ceket ve ikiyüz lira.
Düşüncelerimden sıyrılmama neden olan şey Deniz'in
"Buğlemm haşemamı gördün mü?" Demesi oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük Senfonisi
Fiksi RemajaBazen bir kaçıştır özgürlük, bazen bir saklanış. Denizin dibinde yitip giden bir anahtar misalidir özgürlük. Orda derin bir yerlerde olduğu bilinen ulaşılmak için çaba gerektiren , ulaşınca bulduğun anahtarın tüm kapıları açtığını gördüğün an ortaya...