- ғɪᴠᴇ

813 95 48
                                    

minho telefonunu kapatıp dışarı çıktı. felixʼi bulmalıydı.

onun tek mutluluk kaynağı kedileri ve arkadaşlarıydı. kedileri yoktu, bunun üzerine seungmin onu tanımayıp üstüne felix ile düşman olduğunu söylemişti.

minho koşarak felixʼin evine ilerledi, tam da beklediği gibi felix evdeydi ve bahçeden minhoya seslendi.

felix; "kimsin?"

minho sese doğru ilerleyip felixʼi gördüğünde gözleri dolmuştu, onu çok özlemişti. ona sımsıkı sarıldı. felix, minhoʼyu itip yere düşürdü.

felix; "kim olduğunu soruyorum cevap vermiyorsun. kimsin sen? kimsin de bana sarılıyorsun?"

minho; "felix, benim minho. lütfen hatırla beni, arkadaş grubumuz vardı. seungmin ile arkadaştık kedilerimiz vardı. lütfen hatırla, neredeyim bilmiyorum ama bu önemli değil, beni hatırla gözlerimin içine bak. yalvarıyorum çok korkuyorum."

minho, felixʼin elini tutarken ağlamaya başlamıştı.

felix ellerini çekip minhoʼya yumruk attı.

felix;" ne seungmini! sen benimle dalga mı geçiyorsun? o pislik uslanmayıp birde seni mi gönderdi? salak taklidi mi yapıyorsun? yapıştın üstüme kirletiyorsun kıyafetlerimi."

minho, felixʼe baktı, felix ise hiç umursamıyordu onu.

seungmin ve arkadaşları ile arası iyi değildi.hiçbir zaman ısınamamıştı.

bunun bir oyun olduğunu düşünüyordu ve minhoʼdan özür dilemeden evine girip kapıyı sertçe kapattı.

minho'nun yazdığı hikayeye göre gitmiyordu hiçbir şey, sadece karakterler benziyordu. yara izi olan eline baktı, felix onu ittiğinde yarası daha da derinleşmişti.

o bunu pek aldırmamıştı, arkadaşı ilk kez ona bu kadar sert davrandığı için bu kişinin felix olmadığını bile düşünmüştü. çünkü felix öyle biri değildi, ya da o öyle düşünüyordu.

yerde ağlarken bir ses duydu, bu ses seungminʼin sesiydi. biraz da olsa heyecanlanmıştı ama acıdan o yöne bakamıyordu bile.

seungmin; "hey minho, burada mısın? cevap ver, endişeleniyorum."

seungmin, minho'nun felixʼi merak ettiğini bildiği ve bir anda ortadan kaybolduğunu fark ettiği için felixʼin evine gitmişti.

bahçeye doğru baktığında minhoʼyu gördü ve bahçeye girdi.

seungmin; "iyi misin..? elinin hali ne böyle? çok kötü gözüküyor! ne yaptı o psikopat sana?"

minho seungminʼe bakıp elini ve kanayan bacağını gösterdi.

seungmin minhoʼnun yara olmayan elini tutup onu teselli etti ve kalkmasına yardım etti.

seungmin; "evine gidelim. gel buraya, bin arabaya."

minho kafasını sallayıp arabaya bindi.

evine hızlıca gelmişlerdi, zaten felixʼin eviyle çok uzak değildi.

minho anahtarı seungmine verdi,
seungmin kapıyı açıp minho düşebileceği için belinden tutup bir koltuğa oturttu.

bacağındaki yara biraz büyüktü, zaten hava sıcak olduğu için pantolon giymek istememişti minho.

ince bir şey giydiği için mahvolmuştu bacağı.

seungmin minhoʼnun bacağı ve eli için pansuman yaptıktan sonra, minho'nun yüzünü yıkayıp yeniden koltuğa oturttu ve konuşmaya başladı.

seungmin; "ne oldu da bu kadar kavga ettiniz? kavgacı bir tip gibi gözükmüyorsun."

minho;"kavga etmedik, sadece gerçeği anlatmaya çalıştım ama o çok kaba davrandı."

seungmin; "ne gerçeği?"

minho; seungmin sana da dedim fakat anlamadın, ama sana anlatmalıyım.
ben aslında buraya ait değilim kendi hayatım var ve 3 kedim, ailem ve siz varsınız. felix ve sen.

lise yıllarında tanıştık ve çok iyi arkadaştık, ben kitap yazıyordum, bir gün evimin bahçesine çıktım bir şey vardı. kara delik gibi, meraklandığım için elimi ona uzattım.

elim acıdığı için çektiğimde, elim yaralıydı ve yukarı çıkıp saate baktım. gece olmuştu, o deliğe elimi koymadan önce daha sabahtı ve telefonumda siz kayıtlı olmanıza rağmen sadece jisung vardı,. inanmıyorsun ama her şey böyleydi.

seungmin; "şey.. ben bilmiyorum üzgünüm. dediklerin mantıklı gelmiyor.

felixʼin evini biliyorsun ve bizim adımızı da biliyordun. tamam sana inanıyorum ama ne yapıcağımı gerçekten bilmiyorum üzgünüm.

minho; "bana inanıp arkadaşım ol bu yeterli."

seungmin; anlaştık."

minho seungminʼi çok özlemişti, ona sımsıkı sarılıp yanağından öptü.

utanmıyordu çünkü onu gerçekten özlemişti. seungmin onu tanımasa da biraz kaba davrandığını düşünmüş ve minhoʼya yardım etmek istemişti.

seungmin; "dün bizi gay sandılar."

minho; "öyle değil misin?"

seungmin; "ne?"

minho; "homofobik değilim."

minho gülümseyip seungminʼin saçlarını okşadı, onu birkaç günde çok özlemişti.

minho; "beraber uyuyalım mı? lütfen."

seungmin; sende mi gaysin yoksa?

minho kıkırdayıp seungmine öpücük atmıştı.

minho; olmamı mı isterdin?

seungmin, minhoʼnun koluna vurdu.

seungmin; "saçmalama, tamam uyuyalım ama sarılma bana."

minho seungminʼin elini tutup odasına doğru koşturdu.

seungminʼe pijama çıkarıp odasından çıktı.

seungmin giyindiğini söyleyince, girip yatağına atladı.

seungmin; "hayvan"

minho; "gelsene."

minho göz kırpıp sırıtmıştı.

seungmin; bana gay diyene bak ya.

minho; "şş sessiz ol uyuyorum."

seungmin yatağa yatmıştı, çift kişilik olduğu için rahattı.

minho rahatlığı seviyordu, bu yüzden çift kişilik yatak almıştı.

minho seungminʼin uyuduğunu düşünüp ona döndü, saçlarını öpüp sarıldı.

minho; iyi geceler seung.

×××
OF 2MİN ASIRI HOSUMA GİDİYO YA

×××OF 2MİN ASIRI HOSUMA GİDİYO YA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
the melody of the heart, 2min. [✓] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin