Aşkın Çarpıntıları

470 34 33
                                    

"Ali? Yeşil saatimi sen mi aldın?"

Ali Ferman'ın içerideki odasından yankılanan sesiyle başını toparladığı kahvaltı sofrasından kaldırdı. 

"Ben görmedim saatini sen de hemen kıyafetini bir şeyini bulamayınca ben aldım sanıyorsun artık." 

Ferman bir eliyle saçlarına elindeki joleyi yayarken başını salonun kapısından uzattı. 

"İki haftada iki sweatshirtümü bir ceketimi kendinin ilan ettiğin için olabilir mi Ali?"

"Ay iyi tamam bir iki kıyafet almış olabilirim senden. Saatini bilmiyorum ama hangi saati diyorsun?"

"Babamın saatini işte." 

"Ha... Umarım o saati bir yerde falan unutmamışsındır abi önemli bir saat çünkü o." Dedi Ali. 

Ferman Ali'ye öfleyerek ceketini aldı askılıktan. 

"Evde bir yerdedir ben göremedim herhalde neyse ben çıkıyorum. Sen ne zaman intörn olarak başlayacaksın?" 

Ali elindeki tabaklarını bırakıp Ferman'ı yolcu etmek için kapının önüne geldi. 

"Haftaya Pazartesi hastaneye çağırdılar. Demir de gelecek hatta onun başvurusunu da kabul etmişler." 

"Hadi ya o kadar çabuk mu başlıyorsun yani? Oğlum ben daha mezuniyetini atlatamadım bu ne hız." 

Ali sırıttı. 

"Ne güzel işte ne kadar hızlı o kadar iyi diye düşünüyorum. Bugün çağırsalar bugün başlarım biliyorsun çok istiyorum doktor olmayı." Dedi Ali. 

Ferman ayakkabılarını giydikten sonra doğrularak Ali'ye bir bakış attı. Gözlerinde gururlu bir bakış vardı, omzuna koydu elini kardeşinin. 

"Biliyorum çok heyecanlı olduğunu o yüzden bu yaz dinlen yaz sonunda intörnlüğe başlarsın hastanede demedim sana. Hem sen harika bir doktor olacaksın zaten beyfendi hatırladığım kadarıyla birincilikle mezun oldun tıp fakültesinden." 

Ali de içten bir tebessümle baktı Ferman'a. 

"Sağ ol abi. Hadi sen git bir an önce bu saatte trafik olur bak burası İstanbul hatırlatırım, Stanford caddelerine benzemez." 

"Sanki Los Angeles'ta hiç trafik yoktu Ali, en son Amerika'ya geldiğinde Hollywood Bulvarı'nda araba sürerken hayatımda böyle trafik görmedim demiştin hatırladığım kadarıyla. Ama haklısın yetişmek istiyorsam tam şu an çıkmam lazım. Hadi görüşürüz." Dedi Ferman ve hızlıca Ali'nin saçlarını karıştırarak fırladı kapıdan. 

"Benim arabamı al bari!" Dedi Ali arkasından. 

**

"Doruk saçmalama."

"Sen saçmalama Ferda asıl serinin en saçma filmine gittin en iyi film dedin ya..."

"En saçma mı? Senaryosu en güzel işlenen filmdi o bir kere..."

Ferman ucu ucuna yetişmişti hastaneye, hızlıca asistan odasına dalınca karşılaştığı manzara hararetli bir şekilde konuşan Ferda ve Doruk'tu. Ferman'ı görmemişlerdi bile. 

"Günaydın?" Diye temkinli bir şekilde yanlarına yaklaştı Ferman. 

"Sesiniz elli metre öteden duyuluyor." Dedi Ferman sandalyesini çekip otururken. Doruk dönüp ona baktı. 

"Ferda hanım en iyi Harry Potter filminin Zümrüdüanka Yoldaşlığı olduğunu düşünüyor artık neresiyle izlediyse seriyi..."

"Ben gayet güzel izledim de Ateş Kadehi gibi saçma bir filmi en iyi film olarak ilan eden sen nerenle izledin onu bilemedim..." Dedi Ferda. 

Portakal ÇiçeğiWhere stories live. Discover now