"Bu evrakları 5006 numaraya götürmeni istiyorum."
"Tabii hocam."
"Elindeki röntgen sonuçlarını da pediatriden Levent Hoca'ya konsültasyon için götür, bir baksın. Ameliyathane 3 hazır mı?"
Ferman Adil Hoca'nın sürekli ona verdiği bir yığın dosyayı dengelemeye çalışıyordu elinde yanında koştururken.
"Hazır hocam Ferda ve Nazlı orada bekliyor sizi."
"Çok güzel, o zaman sen de yanına bir intörn al Doruk'la birlikte acile bakın. Hakan da oradaydı, bayağı kalabalık dediler acile. Hatta Ali'yi al. Bu arada, Ferman, Ali buraya intörn olarak başlayalı bir hafta oldu ama performansı normalin çok üstünde. Öğrenciliğinden hatırladığımdan bile iyi. Kardeşin etkiledi beni."
Ferman'ın yüzü aydınlanmıştı, çok fazla insanlara göstermediği gerçek yüzünde gururlu ve sıcak bir bakış vardı.
"Sağ olun hocam, Ali çok iyidir, daha da iyi olacak göreceksiniz."
Adil Hoca ona yan yan baktı.
"Abisi de fena değil ama."
Ferman şaşırmıştı, Adil Hoca'nın yüzündeki ciddi ifadeden şaka yapıp yapmadığını anlamamıştı.
"Bunu normalde asistanlarıma söylemeyi tercih etmem, hatta kendi kızıma bile söylemem bunu genelde, hatta benim ağzımdan iltifat koparabilmek için yarışa girerler ki Doruk da Ferda da çok iyi asistanlar. Ama sen uzun zamandır gördüğüm en iyi asistanlardan birisin Ferman, performansın beni çok etkiledi. Çalışkansın, zekisin, geçen gün o kalp vakasına bulduğun çözüm gerçekten sıra dışıydı etkilendim. Aferin."
Ferman nedense Adil Hoca'dan bu sözleri duyunca oldukça duygulanmıştı. İçi yandı birden, bir baba şefkati görmeyeli o kadar çok olmuştu ki... Ali anne ve babaları öldüğünde daha çok küçüktü ve Ferman ona hem abilik hem ebeveynlik yapmak zorunda kalmıştı. Gerçi hiç gocunmamıştı bundan, Ali'yi çok seviyordu, ama ona ailesinin yokluğunu hissettirmeyeceğim diye Ferman bu sefer kendisi bu mevzudaki yaralarını saramamıştı saracak kimsesi yoktu ki. O yüzden Adil Hoca ona babacan ve sıcak bakışlarla, bir iltifatta bulunduğunda hafif gözlerinin dolduğunu hissetti, özlemişti bu sıcaklığı...
"Çok teşekkür ederim hocam, çok önemli benim için bu söyledikleriniz." dedi Ferman ona gülümseyerek.
Adil Hoca da ona gülümseyerek baktı, göz kenarları kırışmıştı. Eliyle omzuna hafifçe vurdu Ferman'ın ve elindeki dosyalara bir bakış fırlattı.
"Bunların hepsini hallettikten sonra kardeşinle Doruk'u da al acile in hemen."
"Tabii hocam."
Adil Hoca oradan gitmişti. Ferman yüzünde hafif bir gülümsemeyle koridorda 5006 numaraya yürürken birden karşıdan bir ses duydu.
"Bu belgeler de PR ofisine gidecek Kıvılcım Hanım'ın imzasını alın..."
"Beliz Hanım, Kıvılcım Hanım sizi de çağırmıştı odada birlikte imzalayalım diye..."
"Söyle Kıvılcım Hanım'a benim onunla uğraşacak vaktim yok bunu imzalayıp PR ofisine göndersin hemen. Akşamki davet yemeğini de ayarlayın."
Beliz de kafasını kaldırınca Ferman'ı koridorun karşısında görmüştü. Ferman'ı görünce boğazına bir yumru takılmıştı birden, Ferman da ona öyle bakıyordu... Bir haftayı aşkındır Ferman'la gerginlerdi, o akşamdan beri...
Boğazını temizleyip o tarafa ilerledi, Ferman da temkinli bir şekilde yanına gelmişti elinde bir dosya yığını tutarak.
"Nereye gidiyorsun?"
YOU ARE READING
Portakal Çiçeği
FanfictionFerman Amerika'da asistanlığını yaparken kardeşi Ali için tekrar Türkiye'ye dönmeye karar verir ve çok ünlü bir hastaneye asistan olarak girer ama yeni hayatında başına neler geleceği hakkında bir fikri yoktur özellikle de bir barda başlayan ani bir...