'Ya abi rahat bırak beni. Babama söylerim bak!'
Az önce bahçedeki havuza girmek için hazırlanmıştık ama Mirza abim mayomu kısa bulduğu için inatla girmeme izin vermiyordu. Neymiş yan bahçedeki çocuk beni izliyormuş. Yalana bak! Milletin işi gücü yok beni izleyecek.
'Baba! Mirza abim beni rahat bırakmıyor. Bir şey söyle şuna.' Babam sonunda sesimi duymuş olacak ki annemle oturdukları yerden abime seslendi.
'Mirza rahat bırak kızımı. Kimse yok etrafta. Sıkıntı yok yani.' dedi ve gülerek göz kırptı. Yok artık baba. Sende mi? Mirza abim bir süre babamın söylediklerini kafasında tarttı ve bana döndü. İşaret parmağı ve orta parmağını gözünün önüne getirip 'gözüm üzerinde' demeye çalıştı. Veya ben öyle anladım? Kollarımı göğsümün altında birleştirip gözlerimi kısınca kendini direk havuza attı.
O atlayınca su üstüme sıçramıştı ve henüz suya girmediğim için su ister istemez soğuk gelmişti. 'Dikkat etsene habeş maymunu!' diye söylendim. O da gülerek daha fazla su atmaya başladı. Hemen çığlık atıp kaçmaya çalıştım ama arkamdan gelen Emre abim beni havuza atmıştı bile. Biz böyle atışıp eğlenirken annemin telefonu çaldı. Hepimiz oraya bakarken bize attığı bakışla hepimiz önümüze döndük.
Anne bu. Hafife alınmaz. Kadının sniper gibi terliği var. Hiç hedef ıskalamıyor maşallah. Bir yandan annemi dinlemeye çalışıyor, bir yandan da abimlerle uğraşıyordum.
'Efendim canım?' Kim ki bu? Annem bir süre düşünüp tekrar konuşmaya başladı. 'Evet karşı tarafımız boş canım.' Noluyor be? Annemin birden bağırmasıyla babam dahil olmak üzere hepimiz sıçramıştık. 'Gerçekten mi? Çok sevindim. Ne zaman gelirsiniz? Akşama burada olur musunuz? Yemek hazırlatayım mı?' Biri geliyordu sanırım. Önemli bir insancık olmalıydı ki annem bu kadar hazırlık yapmaya kalkışmıştı. İyi güzelde kim geliyor onu bi anlasam çok güzel olacak.
Ne? Ben meraklı bir insanım.
Birden ayağımdan havuzun dibine çekilmemle düşüncelerimle savaşıma son verdim. Beni çekenin kim olduğuna baktığımda ise Yiğit abim olduğunu gördüm. Sırıtıyordu. Havuzun altında? Suyun içinde? MANYAK MI LAN BU!? Ben daha burnumu kapatmadan atlayamıyorum.
Burnumun acımasıyla yüzeye çıktım ve kendimi mermerin üzerine atıp bir süre nefes almadan beklemeye başladım. Bu halimi gören abilerim ve babamlar hemen yanıma geldiler. 'Sedef! İyi misin? Neyin var? Cevap versene?!' diye yırtınan Mirza abime baktım ama cevap vermeden önüme döndüm. 'İyi misin güzelim? Özür dilerim. Burnunu kapatmadan giremediğini unutmuşum. Çok özür dilerim.' diyen Yiğit abime baktım. 'Bir tane t-shirt araklamama izin verirsen affederim seni.' dedim sırıtarak. Hepsi derin bi nefes aldı. Yiğit abim gülümseyerek yanıma yaklaştı ve konuştu. 'İstersen dolabımı al götür güzelim.'
*
*
*
*
*
Akşam yemeğinde biz genç tayfa olarak sessizce yemeğimizi yiyorduk ki, bakın ki. Rahat rahat, sessiz sessiz bir yemek bile yedirmiyorlar insana. Görün görün. Neyse çok da şeetmeyelim.
'Çocuklar yakın arkadaşım olan Nazlı Karahan, yeni ortağımız Atalay Karahan ve çocuklarıyla
karşı eve taşınıyorlar.' dedi annem. Bi dakika? Atalay Karahan? Hani şu hep televizyonlarda gördüğüm Atalay Karahan? Oha.Merhabaa. Nasılsınız?
Başladığınız tarih?
Fazlaca abi-aile kitabı okuduğumu düşünüyorum. Dedim ki ben neden yazmıyorum?
Öyle bir hevestir yazıyorum ama başarabileceğimden pek emin değilim şpsdşwepfşwep
İlk bölüm fazla mı kısa oldu?
Diğer bölüm Karahanlar'ın ağzından olacak. Belki de yazarın ağzından olup Karahanlar'ı anlatır bilmiyorum ğwpğqpwğeaüğ
Diğer bölümde görmek istedikleriniz?
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?
Kendinize iyi bakınn 💫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karahanlar Ve Sedef
ChickLitYıllar önce... İki yakın arkadaş... Aynı gün doğum yaptılar. Fakat Nil Hanım'ın bebeği solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Kadın üzüntüsünden ne yapacağını bilmeden oturup ağlıyordu. Ta ki kucağında ağlayan bebeğe gülümseyerek önünden ge...