Bahçede biraz daha oturduktan sonra yeni komşularımız izin isteyip kalktı. Bizde odalarımıza dağıldık. Kitaplığımdan defalarca okumama rağmen asla sıkılmadığım Yaralasar'ı alıp tekrar okumaya başladım.
Cidden seviyordum bu kitabı. Baş karakterle ismimin aynı olmasının da katkısı var tabii. Bazen kitabı okurken 'Ya benimde başıma gelseydi?' diye düşünüyorum. Tamam, bunu istemezdim ama güzel dostlukları vardı. Ne olursa olsun. Şimdiye kadar bir kişi hariç hiç doğru düzgün arkadaşım olmadı. O kişiyi de yeni buldum sayılır. Ecem, güzelim benim.
Arkadaşlık kuramamamın sebebinin abimler olduğu düşünülebilir. Abiler kıskançtır, kardeşlerinin arkadaşı olmasına müsaade etmez falan filan. Ama hayır. Sorun bende sanırım. Herkese çok çabuk güveniyorum o yüzden olmuyor falan da değil. Sadece arkadaşlıklarım yürümüyor. Gereğinden fazla kıskancım sevdiklerim konusunda. Bu zorluyor biraz. Ama sonunda bunu sorun etmeyen, benimle aynı duyguları, aynı hisleri paylaşan birini buldum.
İki gün sonra doğum günü. Başka birini istemedi. Baş başa kutlayacağız. Kutlamadan kastım parti vermek vesaire değil. Beraber pasta yapıp bir parkta beraber keseceğiz. Büyük çaplı bir kutlamadan daha iyi bence. Samimiyetsiz bir sürü insan olacağına birbirimizin olması daha iyi. İkimizde birbirimizin tek damla gözyaşına ortalığı yıkarız. Maddi değere fazla önem vermez. Kısacası, o bir başka.
Kitabı okurken bir yandan bunları düşündüm. Ecemle tanışıp ilk başta birbirimizi sevmeyişimiz ama sonradan can ciğer oluşumuz. Hepsini düşündüm ve bir kez daha ne kadar iyi bir arkadaş olduğunu anladım.
Sonunda kitabı bitirdiğimde yerine koymak için ayaklandım. Kitaplığa ilerlerken camdan sigara içen Yağız abi dikkatimi çekti. Yüz hatları sertti biraz. Korkutacak derecede olmasa da hoş bir hava katıyordu ona bence. Kolunun iç kısmındaki dövme beni benden alıyor. Burada dikkat çekmek isterim ki, dövmesi olan herkese kadın-erkek fark etmeksizin bayılıyorum. Tabii sevgili ismi vs olmadığı sürece. O ne be öyle. İki gün sonra ayrılıp pişman olacaklar.
Neyse ne. Yağız abiyle gözlerimiz keşisince hafifçe gülümseyip baş selamı verdim. O da bana aynısını yaparken kitabı yerine koyup camı ve pencereyi kapattım. Ne olur ne olmaz şimdi. Ürkütücü de biraz. Akşam yemeğine kadar uyusam sorun olmazdı sanırım. Olmazdı olmazdı. Yatağıma uzanıp battaniyenin içine girdim. Başımı yastığa koyar koymaz gözlerim kapandı.
*
*
*
*
*
Telefonumun zil sesiyle gözlerimi açtım. Saate baktığımda akşam 8 olduğunu gördüm. Yuh ya o kadar oldu mu ben uyuyalı? Telefona uzanıp kimin aradığına baktım. Tabii ki de Ecemdi. Açıp kulağıma götürdüm, "Efendim bitanem?""Sedef! Sedef sınıfta ne olmuş duydun mu? Tuana hocayla kavga etmiş. Hoca disiplin yazmış ama affetmişler. Şaka gibi değil mi? Bu arada Mehmet buluşalım diyor ama bilemedim. Berkle-"
"Kızım bir dur! Yeni uykudan kalktım gündemi takip edemem şuan. Ben seni yarın ararım. Öptüm." Deyip kapattım. Ecem böyleydi işte. Enerjisi hiç bitmez, sürekli konuşacak konu bulurdu. Bir de Mehmet vardı tabii. Sevgilisi. Cins çocuk. Hiç içim almıyor onu.
Yataktan kalkıp Yiğit abimin odasına gittim. Üzeri çıplak ve örtüsü beline kadar sıyrılmış şekilde uyuyordu deve. Yanına gidip önce üzerini örttüm sonra da saçlarını sevip yanağından öptüm. Uykusu ağırdı. Çok seviyordum onları. Hepsi için canımı verebilirim. Bir tane onlar.
Daha sonra merdivenlerden aşağı indim ve salona geçerken yan odadan annemin sesini duydum. "Oğuz ya öğrenirse? Ben kızımı kimseye vermem. Veremem." Babama bir şeyler söylüyordu. Kim neyi öğreniyordu? Annem beni birine mi verecekti? Hafif uyku sersemi olduğum için üstelemeden salona geçtim. Bununla daha sonra ilgilenebilirdim.
Kendimi koltuğa atıp gözlerimi kapattım. Aklıma abimlerle aldığımız tatlı malzemeleri gelince mutfağa koştum hemen. Tatlı yapmayı çok severdim ve abimler, annemler sürekli bir şeyler alırdı eve. Karamelli tavuk göğsü yapacaktım. Çok severim karameli. Hemen sütü tencereye boşalttım ve diğer malzemeleri ekleyip önce tavuk göğsünü yaptım ve tatlı kaplarına koydum. Soğuması gerekiyordu. Daha sonra karamele geçtim. Onu da yapıp tavuk göğsünün üzerine ekledim ve hepsini dolaba kaldırdım soğuması için.
Geldik en nefret ettiğim kısıma. Hem bulaşık yıkamak hem de tatlının soğumasını beklemek. Cidden çok sabırsızım ve beklemekten nefret ederim. Bulaşıkları yıkayıp yerleştirdikten sonra kimsenin ortalıkta görünmediğini fark ettim. Ev fazla sessizdi. Neyse yakında çıkar kokusu.
*
*
*
*
*MERHABAAAA
İçimden geldi yazdım bir şeyler. Daha sonra kaldırırım belki.
Kendinize cici bakınnn
Olmamışsa söyleyin lütfen kaldırayım
✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karahanlar Ve Sedef
ChickLitYıllar önce... İki yakın arkadaş... Aynı gün doğum yaptılar. Fakat Nil Hanım'ın bebeği solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Kadın üzüntüsünden ne yapacağını bilmeden oturup ağlıyordu. Ta ki kucağında ağlayan bebeğe gülümseyerek önünden ge...