Selaam~
Nasılsınız?Satır arası yorum yaparsanız sevinirim :)
İyi okumalar 💗
✌🏻✌🏻✌🏻
Sonunda kamp alanına varan servisle, öğrenciler tek tek aşağı inmişti. Jimin etrafına bakınırken ister istemez çekinmeye başlamıştı. Kimseyi tanımıyordu. İlk defa böyle hissediyordu. Kendi okulunda bile böyle bir etkinlik olsa sadece Hoseok ile birlikte takılırdı.
Öğretmenleri herkesin kalacağı kulübe numaralarını ve anahtarlarını verip yerleşmeleri için tembihledi. Jimin, Jungkook'a göz ucuyla bakıp 13 numaralı kulübeye ilerledi.
Anahtarı kapının deliğine sokup kapıyı açtı. Bavulunu çekiştirerek içeri girdi. Sıcak ve tatlı bir ortam vardı. Şu an Jihyun burada olsa kesin sinir krizi geçirirdi. Jeon Jungkook ile böyle sevimli bir ortamda bir hafta durmayı kendine yediremezdi.
Hangi yatakta yatacağını Jungkook'a soracakken son anda vazgeçti. O şu an Jihyun'un yerindeydi. Jihyun ise asla Jungkook'un fikrini sormazdı. Kendi canı nereyi isterse oraya geçerdi. Jimin de öyle yaptı. Elektrikli şömineye yakın olan yatağa oturdu direkt.
"Ben orada yatacaktım ama ya!"
Jimin her ne kadar kötü hissetse de umursamamaya çalıştı. "Ama ben aldım. Kusura bakma burayı sana bırakacak değilim."
"Bencil gerizekalı."
Jimin, Jungkook'un kurduğu cümle üzerine yutkunup dudağını dişlemişti. O bencil biri değildi ki. Hatta Jihyun da öyle biri değildi. Sadece Jungkook'u sinirlendirmek için öyle davranırdı. En azından Jimin böyle biliyordu. Aralarında başka bir husumet varsa da pek umrunda değildi önceden. Ama artık ister istemez kötü hissediyordu.
Önemsememeye çalışıp -pek başarılı olamasa da- dolaplardan kendi yatağına yakın olanı açtı. Bavulunu da yanına alıp yere yan bir şekilde koydu. İçinden kıyafetlerini çıkarıp dolaba yerleştirmeye başladı. Okul idaresi her ne kadar servisleri küçük tutsa da kamp yapacakları alan güzeldi. Kulübelerde kışın kalmaya uygundu. En azından bir yerleri donmadan tatil yapabileceklerdi.
"Pembe sweat mi? Oha ya! Kafanı bir yere falan mı vurdun? Ne oldu okulun o bad boyuna!?"
"SANANE SANANE AMK HESAP MI VERECEĞİM İSTERSEM ETEK GİYERİM!!"
İşte bu konuda Jimin gerçekten sinirliydi. En hassas noktasıydı giyimi. Jimin tatlı giyinmeyi severdi. Mini şortlar ve nude tonlar tam ona göreydi. Okulunda daha önce bu konuda zaten sıkıntı yaşamıştı. Bir de burada aynı şeyi yaşamak istemiyordu.
Kış mevsiminde oldukları için zaten şort falan giyinmiyordu. Sadece tatlı tüylü kazaklar ve tulumlar getirmişti. Ne vardı yani böyle giyiniyorsa? Jihyun bu konuda hiçbir şey dememişti ki. Onun da aklına gelmemişti böyle bir durum. Yani ikisinin tarzlarının bariz bir şekilde farklı oluşu o an ikisininde aklına gelecek son şey bile değildi. Jimin yabancı bir ortama gireceğinin stresini yaşamak ile meşguldu.
Jungkook bir anda beklemediği bir tepki ile karşılaşınca kaşlarını çattı. Ne demişti ki? Her zamanki gibi sinir edecek bir şey söylemişti.
Normalde Jihyun böyle bir tepki vermezdi. Yani evet kızardı, küfür ederdi ama böyle bağırmazdı. Ayrıca ne demişti o? Etek mi giyerim demişti? Jihyun'dan asla çıkmayacak laflardı.
"İyi be ne bağırıyorsun? Giy ne giyiniyorsan... Ayrıca etek de giyebilirsin. Tam senlik zaten." Son cümlelerini kendine engel olamayıp yine alay eder bir biçimde söylemişti. "Kes sesini aptal!"
Jimin hala sinirli hissediyordu. Daha ilk günden böyle olurlarsa Jimin pekte katlanabileceğini düşünmüyordu. Evet Jungkook çok hoş biriydi ve tam Jimin'in tipiydi. Ama Jimin de bir insandı sonuçta. Onun da sınırları vardı.
"Of tamam ağlama.."
"Biraz daha konuşursan ses tellerini götüne sokarım Jungkook salağı"
İşte şimdi Jungkook gerçekten karşısında Jihyun'un varlığını hissetmişti. Giyimi, saçı ne kadar farklı olsa da karakter aynıydı işte. Kaba davranışlarından ödün vermiyordu.
"Gel sok o zaman ne duruyorsun?""Bana bak döl israfı, zaten yol yorgunuyum. Hiç senin için efor sarfedemem anladın mı? Çok istiyorsan şurada bir tane sopa var. Otur üstüne..."
Jimin bu konuşma tarzına çok alışık olmasa da komik geliyordu. Jihyun ne zaman böyle konuşsa hep gülmeye başlardı ve şu an kendisi böyle konuşunca ekstra komik geliyordu. Keşke dışarıdan kendi mimiklerini görebilseydi.
"Aman be! Seninle de hiç konuşulmuyor."
"Konuşma zaten. Ben kafa dinlemek istiyorum ama lanet olası seninle aynı yere düştük. O yüzden biraz uyumlu davranırsan sevinirim."
"Ah küçük bey rahatsız mı olmuş kıyamam~"
"Düzgün konuşsana benimle!"
Vee işte... Jimin'in asla katlanamayacağı ikinci şey ise boyuydu. Kendisine küçük bey diyen birçok kişi vardı ve aşırı sinirleniyordu. İkizi kendinden iki santim uzundu sadece. Ayrı ayrı bakıldığında farkedilmese de yan yana durunca belli oluyordu maalesef. Bu yüzden bu tarz ithamlara Jihyun maruz kalmıyordu. Yani en azından Jimin öyle sanıyordu ama aynı şeyi Jungkook da Jihyun'a diyordu demek ki.
Her ne kadar Jungkook bunları Jihyun'a söylüyor olsa da şu an karşısında Jimin vardı. Boyuyla dalga geçilince tatlı bir kediden kaplana dönebilirdi.
"Uwu~ küçük bey sinirlendi mi?"
Jimin sinirle karşısındaki bedenin kömür karası saçlarına geçirdi minik parmaklarını. Jungkook saç köklerindeki acıyla bağırırken, Jimin umursamadan çekmeye devam ediyordu. "BİR DAHA BANA KÜÇÜK BEY DERSEN AĞZINA SIÇARIM SENİN"
"TAMAM BIRAK LANET OLSUN BIRAK!!"
Jimin sonunda rahatlayarak ellerini çekmiş ve parmaklarındaki saçları ayıklayıp yere atmıştı. "Laflarına dikkat et döl israfı..."
✌🏻 ✌🏻 ✌🏻
Jimin'i böyle yazmak ve hayal etmek çok keyifli leğdkepd
Umarım bölümü beğenmişsinizdir:)
Seviliyorsunuz💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TWIN -JIKOOK-
FanfictionJeon Jungkook ve Park Jihyun aynı okulda okuyan iki kavgalı öğrenciydi. Sömestr tatili için düzenlenen kış kampında ikisinin eşlenmiş olması öğretmenlerin işi olsa da Jihyun onlardan biraz daha zekiydi sanırım. Çünkü o kampa kendisi gitmek yerine ik...