Been geeldiiim
Nasılsınız canlarım?
Yorum sınırı: 110
İyi okumalar 💙
✌🏻 ✌🏻 ✌🏻
Jungkook heyecanla güzel gözlere bakıp bir tepki bekledi. İçi içine sığmıyordu. Sarışının yüzünde maske olmasına rağmen tanımıştı. Nasıl unutabilirdi ki bu güzel gözleri?
Yüzünde gezinen gözlerle adeta dilini yutmuştu Jimin. Böyle karşılaşmak istemezdi. Elbette kaslı kollar arasında kendini oldukça iyi hissediyordu ama şu an yataktan kalktığı gibiydi. Gerçi Jungkook onu kampta her türlü görmüştü ama yine de bu karşılaşma onlardan farklıydı.
Jungkook, Jimin'in herhangi bir tepki vermediğini görünce dudağını dişledi. Henüz Jihyun ile konuşmamıştı, belki de Jimin onunla görüşmeyi kabul etmemişti. Bu ihtimal aklına gelince yüzündeki gülümseme istemsizce soldu.
Jimin, Jungkook'un donuklaşan ifadesini görünce bir şey yapması gerektiğini anlamıştı. Elinde olsa yine dudaklarına yapışırdı ama şu an pek cesareti yok gibiydi. O an içinden geleni yapıp kollarını uzun bedenin boynuna dolamış ve sarılmıştı. Belinde sıkılaşan ve vücutlarını daha çok temas ettiren kolları hissedince gülümseyip başını geniş omuza yasladı.
Jungkook elinde olmadan kıkırdayıp başını beyaz boyuna yaklaştırdı ve güzel kokuyu içine çekti. İkisi de birbirinin kokusunu solurken Jungkook ensesine yediği darbeyle irkilip başını arkaya çevirdi.
Elinde mavi dosyayı tutup, kaşları çatık bir şekilde kendilerine bakan Jihyun'u görünce göz devirdi. "Ağzına sıçayım iki dakika dosya almaya gittim, kene gibi yapışmışsın kardeşime."
"Ben halimden memnunum Jihyun-ah." Jimin gülümseyerek kurduğu cümleyle boncuk gözlerin kendisine dönmesini sağlamıştı. Başını çevirip hala bir kolu belinde olan bedene bakınca bir çift parlayan irisle karşılaştı.
"Neyse... Gözümün önünde flört etmeyin sakın, yoksa Jungkook'u döverim. Sen de dosyanı al civciv."
Jimin kendisine uzatılan dosyayı alıp iç çekti. Sanırım artık gitmesi gerekiyordu. Zaten Jungkook da derse girecekti. Hiç gitmek de gelmiyordu içinden ama.
Jungkook sarışının belindeki elini çekip minik, tombul eli kavramış ve yürümeye başlamıştı. Jimin uzun olanın kendini çekiştirmesine izin verirken merakla bakıyordu. "Jungkook nereye? Dersin yok mu?"
"Öğle arasına girdik, hem öğle arası olmasa bile dersi ekerdim. Seni zar zor buldum."
Jimin duyduğu cümlelerle kıkırdayıp büyük eli daha sıkı tuttu. Sonunda okuldan çıkıp arka bahçeye geldiklerinde, Jungkook çimenlere oturup Jimin'i de yanına çekmişti. Jimin yanındaki beden gibi bağdaş kurup otururken heyecanla karşısındaki bedene baktı.
Sonunda onunla rahatça kendisi olarak konuşacaktı. "Konuşmamız lazım, biliyorsun değil mi? Mesela beni o gün öpmeni?"
Jimin yanaklarının kızardığını hissederken ne diyeceğini bilemez bir şekilde etrafa bakındı. "Tabi ondan önce, şu güzel yüzünü bana göstermen lazım."
Jungkook, sarışının yüzünü kapatan maskeyi yavaşça çıkarıp, bakışlarını açılan yüzde gezdirdi. Minik gözler, fındık burun, tombul yanaklar, dolgun pembe dudaklar...
Kalbinin hızla çarptığını hissediyordu. Çok güzeldi sarışın çocuk. Bir bebek narinliği taşıyordu adeta. Jimin gözlerini karşısındaki bedenin gözlerine çevirip derin bir nefes aldı. Bakışları altında eziliyormuş gibi hissediyordu. Çok güzel bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TWIN -JIKOOK-
FanfictionJeon Jungkook ve Park Jihyun aynı okulda okuyan iki kavgalı öğrenciydi. Sömestr tatili için düzenlenen kış kampında ikisinin eşlenmiş olması öğretmenlerin işi olsa da Jihyun onlardan biraz daha zekiydi sanırım. Çünkü o kampa kendisi gitmek yerine ik...