Ben geldimm
Nasılsınız canlarım?Satır arası yorum yaparsanız sevinirim:)
İyi okumalar ❣️
✌🏻 ✌🏻 ✌🏻
Kampın 5. gününe gelmişlerdi. Jimin bu üç günde tamamen kendisi gibiydi. Ne kasıntı davranıyordu ne de kardeşinin hareketlerine benzer davranıyordu. Sadece hakkettiği yerde Jungkook'a laflarını yediriyordu.
Onu da tamamen kendi isteğiyle ve zevkle yapıyordu. Jungkook, onun söylediği şeyleri tamamen hakediyordu. Tabi bu ondan hala hoşlandığı gerçeğini değiştirmiyordu.
Tabi bir de şu son günlerde Yoongi'nin de nazını çekiyordu. Beyefendi buraya geldiğinden beri, Taehyung ile biraz daha yakınlaştığı için tam aptal aşık modundaydı. Ona açılmak istediğini söylüyordu ama hiçbir cesaret kırıntısı da yoktu içinde.
Jimin kafasındaki düşüncelerini bir kenara itip ayağa kalktı. Bileği de önceki günlere nazaran daha iyiydi. Üstünde hala pijamaları vardı. Sabah kahvaltı yapmak için dışarı çıktığı zaman bile pijamalarının üstüne montunu geçirmişti.
Ah tabi biraz da sinirlenmişti bunu yaparken. Çünkü Jungkook susmak bilmiyordu. Ne vardı yani pijamasının üstünde civciv varsa? O seviyordu bunları. Dün gece de bu sabah da aynı konudan dolayı hem Jungkook onunla dalga geçmişti hem de Jimin ona kızmıştı.
Sonuç olarak saat üçe gelmesine rağmen Jimin - biraz da inadından dolayı - pijamalarını çıkarmamıştı. Tekrar aklına gelenler ile ağzının içinde minik bir küfür mırıldanıp dolaptan kıyafetlerini aldı.
Odanın içinde oturmaktan sıkılmıştı ve o yüzden dışarı çıkacaktı. Aslında yapmak istediği çok şey vardı ama Yoongi dışında kimseyi doğru düzgün tanımıyordu. Birileriyle konuşmaya çalışsa da yanlışlıkla bir şeyler belli etmekten korkuyordu.
İç çekip üstündeki pijamaları çıkarmaya başladı. Kıyafetlerini üstüne giyindikten sonra saçlarını şekillendirdi. Kulübenin anahtarını ve telefonunu alıp kulübeden dışarı çıktı.
Yavaş ve dikkatli adımlarla etrafta geziniyordu. Tekrar bir sakatlanma olayı daha yaşamak istemiyordu. Etrafa bakınırken çalan telefonu ile elini cebine attı. Telefonu çıkarıp kimin aradığına baktığında sevgili ikizinin aradığını farketti.
Kardeşini ne kadar sevse de son günlerde ona çok sinirlenmişti. Hem kendisini böylesine zor bir duruma soktuğu yetmiyormuş gibi kız arkadaşının kalbini de oldukça kırmıştı.
Derin bir nefes alıp aramayı cevapladı. Telefonu kulağına yaklaştırdığında gelen ağlama sesleriyle kaşlarını çattı. "Jihyun? Ne oldu bebeğim?"
"J-jimin.. Ayrıldı benden"
Jimin duyduğu cümle ile iç çekti. "Jihyun... Ağlama ya, gönlünü alabilirsin... O seni çok seviyor, hem ben de konuşurum yeter ki ağlama."
"Hakettim bunu değil mi?" Titreyen sesiyle konuşan ve burnunu çeken kardeşi ile ne yapacağını bilememişti. "Bak... Yaptığın doğru değildi evet ama dediğim gibi kendini affettirmeye çalış tamam mı? Ben de biraz konuşurum onunla. Hem gerçekten çok kırılmıştı ve sinirlenmişti sanırım. O yüzden biraz sakinleşmesini bekle. Zaten gelmemize iki gün kaldı. Haftaya tatil devam ediyorken onu bir yerlere götürürsün olur mu? "
Aldığı onaylama ile burukça bir gülümseme kondu sarışının dudaklarına. "Güzel~ şimdi söyle bakalım ben yokken ev sıkıcı mı?"
"Biraz.. Biliyor musun seni özledim ben şu birkaç günde. Etrafta sarı kafa birinin varlığı güzeldi."
"Yaa demek öyle kkkk~. Merak etme prensim yakında sana kavuşacağım"
Jimin kardeşinin güldüğünü duyunca amacına ulaşmış olmanın verdiği rahatlıkla gülümsedi."Hem ben de seni özledim. Burada sıkılıyorum."
"Kıyamam, seni de buna sürükledim üzgünüm... Buraya gelince birlikte alışverişe gitmek ister misin hm? Sana tatlı tatlı hırkalar alırız."
"Olur alırız, ama sana alındım Jihyun-ah. Sen benim giyim tarzımı beğenmiyor musun?"
"Beğeniyorum bebeğim."
"Ama Jungkook bana benim giyim tarzım olan şeyleri senin çocuksu bulduğunu söyledi. Yani sen normalde böyle şeyleri çocuksu bulursun gibi şeyler dedi."
"Bebeğim mağazada görünce beğenmiyorum ama sana çok yakışıyor. Hem ben sana ne zaman yalan söyledim?"
Jimin sessiz kalınca, Jihyun'un kıkırdaması telefonun öbür ucundan duyuldu. "Baak, hiçbir zaman işte. Dert etme lütfen. Sana yakıştırmasam gidip alalım demem."
"Peki peki affedildin. Ben şimdi kapatayım olur mu? Bir şeyler atıştıracağım."
"Tamam, ben de gidip prensesin gönlünü nasıl alırım diye düşüneceğim."
"İyi edersin. Görüşürüz Jihyun-ah"
Jimin telefonu kapatıp atıştırmalık almak için ilerlerken arkasında telefon konuşmasını dinlemiş olan Jungkook'u farketmemişti.
✌🏻 ✌🏻 ✌🏻
Yoongi derin bir nefes alıp yan yatakta uzanan bedene döndü. Söyleyeceklerini kafasında toparlamaya çalışıyordu şu son birkaç saattir.
Taehyung kendisine dönük oturan beyaz tenli çocukta bakışlarını gezdirdi. Dalgın ve düşünceli görünüyordu. "Bir sorun mu var Yoon?"
Yoongi, duyduğu derin ses ile başını kaldırıp kahve gözlere baktı. "Ha? Şey, yok..." Taehyung inanmadığını belli eden bakışları ile Yoongi'ye baktı.
Yoongi omuzlarını düşürüp iç çekti. "Sana bir şey söylemek istiyordum."
"Ne söyleyeceksin..?"
Yoongi derin bir nefes alıp gözlerini kapatıp tek seferde söylemeye karar verdi. "Senden hoşlanıyorum!"
Birkaç saniye bekledikten sonra tepki gelmediğini farkedince hayal kırıklığı ile gözlerini araladı.
Tabi gözlerini araladığında dudağına yapışan bir adet Taehyung görmeyi beklemiyordu...
✌🏻 ✌🏻 ✌🏻
Jungkook duyduğu cümlelerin etkisinde kalmışken bir yandan anlamlandırmaya çalışıyordu. Ne demekti tüm bunlar? Jihyun - ya da yalnızca Jihyun olarak bildiği kişi- Jihyun diye biri ile konuşuyordu.
Aslında bunda bir sorun yoktu. Bir arkadaşının da adı Jihyun olabilirdi. Sorun her ne kadar karşısında neredeyse Jihyun'un kopyası birisi olsa da bariz farklılıklar da vardı. Giyim tarzı, vücut yapısı - özellikle kalçaları-, konuşma tarzı, tavırları...
Farklı bir kişilik gibiydi. Tuhaftı da. Bu yüzden de acaba karşısındaki Jihyun değil mi diye düşünüyordu. Bir yandan da, Jihyun değilse kim olabilir ona bu kadar benzeyen kişi diye de sorguluyordu.
Düşüncelerinin arasında kaybolduğunu hissederken olanları Taehyung'a sormak için onların kulübesine ilerledi.
Kulübeye ulaştığında kapıyı çalıp beklemeye başladı. Kapı açıldığında karşısında gördüğü bedenle kaşlarını çattı. Yoongi saçları dağılmış, dudakları kızarmış ve şişmiş, nefes nefese ona bakıyordu.
Arkasından arkadaşının da aynı şekilde geldiğini görünce şaşkınlıkla bir süre onlara baktı. Ardından dayanamayıp içinden gelenleri bağırdı."YETER LAN SİKECEĞİM HEPİNİZİ"
✌🏻 ✌🏻 ✌🏻
Merhaba canlarım, biliyorum çok geç geldim.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir:)
Seviliyorsunuz 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TWIN -JIKOOK-
FanfictionJeon Jungkook ve Park Jihyun aynı okulda okuyan iki kavgalı öğrenciydi. Sömestr tatili için düzenlenen kış kampında ikisinin eşlenmiş olması öğretmenlerin işi olsa da Jihyun onlardan biraz daha zekiydi sanırım. Çünkü o kampa kendisi gitmek yerine ik...