Selamlar efeniiim
Nasılsınız?
Yorum sınırı: 110
İyi okumalar~
✌🏻✌🏻✌🏻
Jungkook avucunun içindeki minik eli okşarken iç çekti. İkili birkaç dakika süren kucaklaşmanın ardından kafeye girmiş ve cam kenarındaki masalardan birine oturmuşlardı.
Karşı karşıya oturmak yerine yan yana oturmayı tercih etmişlerdi. Sandalyelerini biraz birbirlerine doğru çevirip öyle oturmuşlardı. Aralarında masa olması Jungkook'u pek memnun etmediği için böyle bir şey yapmışlardı.
Karşı karşıya durup elini masanın üstünden tutmaktansa, yanında sıcaklığını hissederek kucağında ellerini birleştirmiş bir şekilde sohbet etmeyi tercih ederdi.
Jimin konuşurken sürekli olarak dudakları büzülüyor, bazen yanaklarını şişirip söyleyeceği şeyi düşünüyordu. Jungkook ise Jimin'in mimiklerine dalmaktan, ne dediğini kaçırıyordu. Şimdi de yine aynısı olmuştu.
"Şey, son dediğini anlamadım, tekrar eder misin?"
Jimin, Jungkook'a bakıp iç çekti. "Ama Jungkook-ah bu üç oldu. Sen beni dinlemiyor musun?"
Jungkook boştaki elini ensesine götürüp orayı kaşıdı. "Yüzüne dalmışım... Yani şey, anla işte off."
Jimin duyduğu cümleyle şımarıkça kıkırdayıp, elindeki büyük eli okşadı. "Öyle desene baştan~
Jungkook, Jimin'in hoşuna gittiğini anlamasıyla güldü. Jimin'in kıkırdaması çok tatlıydı cidden. Onunla konuşurken sürekli yanaklarını ısırmak istiyordu. "Biliyor musun, annem aramızda bir şeyler olduğunu anlamış."
Jungkook farkedildiğini öğrenince biraz utansa da biliyordu ki gizli bir şekilde gitmezdi zaten. Gizlemeyi de asla istemezdi. Düşüncelerini çok yansıtmamaya çalışarak Jimin'e döndü. Biraz oyundan zarar gelmezdi.
"Aramızda bir şeyler olduğunu derken?" Tamam, elleri birleşikken ve daha az önce Jimin'e, onun güzelliğine daldığını söylemişken şimdi bunu söylemesi belki biraz saçmaydı. Ama Jimin bu cümleyi duyunca ister istemez afallamıştı.
"Yani... Aramızda bir şey derken, şey işte... S-sen flört ediyor gibiydin..."
Jungkook, dayanamayıp kahkaha attığında Jimin kaşlarını çatmıştı. "Ne gülüyorsun komik mi? Madem ciddi değilsin niye ben minik bir öpücük verdikten sonra vatoz balığı gibi yapıştın?"
Evet, bir de Jungkook'un unuttuğu bir şey vardı. Jimin ne kadar tatlı, kibar ve flörtözse bir o kadar da cazgır olabiliyordu. İlk başta afallasa da yine lafını esirgememişti.
"Bebeğim~ şaka yaptım sadece."
"Yapma öyle şaka falan, sinir oluyorum ben. Hem cidden sen aramızda bir şey olmadığını mı düşünüyorsun? Eğer öyle düşünüyorsan, saçların ellerimi çok özlemiş demektir Kookie~"
Hem tehditvari hem de tatlı bir şekilde konuşması biraz ürkütücü dursa da Jeon iflah olmaz bir sevgi beslediği için bunu ateşli bulmuştu. Dudağını ıslatıp sarışın olana yaklaştı.
"Saçlarımı başka şekilde çekmeni tercih ederim güzelim~"Jimin kıkırdayıp boştaki elini Jungkook'un ensesine götürdü ve oradaki saçları okşadı. Jungkook burnunu minik bedenin burnuna sürtüp gülümsedi. Sıcacık hissediyordu. Dışarı da Şubat ayının vermiş olduğu bir soğukluk vardı ama o Jimin'e kafenin kapısında sarıldığından beri sıcacıktı. Hem kalbi hem de bedeni.Tabi şu an az önceki cümlenin vermiş olduğu sıcaklık da vardı ve o apayrıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TWIN -JIKOOK-
FanfictionJeon Jungkook ve Park Jihyun aynı okulda okuyan iki kavgalı öğrenciydi. Sömestr tatili için düzenlenen kış kampında ikisinin eşlenmiş olması öğretmenlerin işi olsa da Jihyun onlardan biraz daha zekiydi sanırım. Çünkü o kampa kendisi gitmek yerine ik...