Müdire Silvanna olduğunu tahmin ettiğim kadın bana doğru birkaç adım atıp gülümsedi.
İnce ve uzun boyluydu, dinç ve çok güzel olmasına rağmen yüzündeki kırışıklıklar kendini belli ediyordu. Sarı uzun saçlarını açık bırakmış, zarif ellerini önünde birleştirmişti.
"Beni özlemedin mi Jimin?" Diyen sesi duyduğumda Bayan Silvanna'yı incelemeyi bırakmış tanıdık gelen sese dönmüştüm.
Sevgili halam yıllardır hiç değişmeyen yüzüyle bana bakıyordu. Çocukken hatırladığım kadarıyla tamamen aynıydı. Siyah uzun saçlarını tepeden topuz yapmış arasından her zamanki gibi kalem geçirmişti. Dizlerindeki lacivert eteği ve bordo kazağıyla hala güzel görünüyordu, koyu kırmızı ruju ve keskin eyeliner'ı bile geçmiştekiyle tıpatıp aynıydı.
"Sizi özleyecek kadar samimi olduğumuzu sanmıyorum." Dedim mesafeli bir sesle. Bayan Silvanna ortamın gerileceğini anlamış gibi Vex'e kafasıyla kapıyı işaret edip çıkmasını sağladı.
Halam ise yüzündeki gülümseme bozulacak gibi olsada kendini tutmuş kafasını aşağı yukarı sallamıştı.
"Otur lütfen Jimin-ah" dedi Silvanna koltuğu işaret ederken.
Onları dinleyip koltuğa oturduğumda halam tekrar konuştu ılımlı bir sesle "Ben seni özlemiştim oysaki."
"Beni gönderen sizdiniz."
"Bazı şeyleri anlamıyorsun. Seni gönderdik çünkü burada güvende olamazdın, burası senin gibilere uygun değil."
Histerik bir gülüş bıraktım ortama "Benim gibiler ha?"
Halam söylediğine pişman olmuş gibi dudaklarını ısırdı.
"Jimin ne demek istediğimi biliyorsun lü-""Ben hala eski Jimin'im. Hiçbir yeteneğim ve gücüm yok. Hala sıradanım, hala yetersizim, şimdi niye çağırdınız?" Gözlerimin dolmasını engelleyemeden hırsla konuştum.
"Jimin sen büyücülerin soyundan geliyorsun. Sıradan olamazsın bu imkansız, çocukken durumlar daha farklıydı ama artık yetişkinsin. Kendi iraden var, çalışırsan odaklanırsan elbette bizim gibi olabilirsin." Sesi sonlara doğru sertleştiğinde aynı anda kapıda çalınmadan açılmış ikimizinde dikkatini dağıtmıştı, ağlamamak için kendimi zor tuttuğumdan kafamı diğer tarafa çevirdim.
"A-afedersiniz yanlış bir zamanda geldim sanırım." Diyen genç kız çıkacaktıki Bayan Silvanna tarafından durduruldu.
"Hayır Jennie, tam zamanında geldin aslında, lütfen yeni öğrencimize odasına kadar eşlik et ve ders programı hakkında bilgilendir."
Aşağı yukarı benim boylarımda olan kız tamamen odanın içine girip beni bekledi.
Silvanna'nın bana uzattığı kağıtları alıp ayağa kalktığımda halam bana yaklaşıp ikimizin duyabileceği bir seste konuştu.
"Lütfen en azından deneyemez misin Jimin? Senin için ölmüş ailenin hatırına biraz çaba gösteremez misin?" Beklentiyle bana bakan gözlerini umursamadan elimdeki kağıtları sıka sıka kapıya yürüdüm.
"İlk günler her zaman zordur." Dedi Jennie isimli kız kağıtları incelerken.
"Bugünkü programlar boş, temel dersler zorunludur. Temel derslerde element derslerinden oluşuyor. Yarın turnuva var, turnuvadaki başarına görede seçmeli derslerin belirlenecek."Yarın turnuva vardı ama benim hiçbir yeteneğim yoktu. Yemin ederim deniyordum, çabalıyordum. Halamın dediği gibi ailemin ölümünü anlamlı hale getirmek için çok çalışmıştım ama hepsi boşunaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JİKOOK/SYREN
FantasiaPark Jimin iki şeyden nefret ederdi. 1.Syren 2.Syren'dan nefret etme sebebi Jeon Jungkook