4.Bölüm

204 69 102
                                    

4.Bölüm : " Paramparça Aile "

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Düşünmek bile insanı delirtebilirdi ve ben şuan delirmiş gibiyim. Ne yapacağımı bilmiyorum her şeyin üst üste gelmesi beni yormuştu.

Kabuslar, takip edilmek, gizli mesaj ve aramalar ve partiden kaçırılmak hepsini düşünerek sanki aklımı yitirmişim. Hayatın bu kadar acımasız olması canımı yakıyordu.

Bu hayata tek mutlu olduğum sebep kardeşimdi ama artık yoktu. Bir yandan üzülüyorum, bir yandan da mutlu oluyorum. Mutlu olmamın sebebi bu hayatın acımasızlığından kurtulmuştu, üzülmemin de yanımda olmamasıydı.

Sırtım yatak başlığına dayalı şekilde yatakta oturuyordum. Gözlerimi duvara sabitlemiş öyle boş boş duvardaydı bakışlarım.

En son ormanda ağaca yaslanmış bir şekilde bayılmıştım, gözlerim kapanırken ismimi birilerinin bağırmasını duymuştum. O kişiler babam ve adamlarıymış, beni alıp eve getirmişlerdi, gözlerimi açtığımda yatağımdaydım. Kendime geldiğimden beri duvara bakıyordum ve başıma gelenleri düşünüyordum.

Zihnimi meşgul etmek için yatağımdan kalkıp üstümü değiştirmek için dolabımın önüne geçtim. Dolabın kapağındaki aynada kendi yansımamı gördüğümde ürkütücü şekilde iğrenç görünüyordum. Acilen duş almam lazımdı.

Dolabımı açamaya tenezzül bile etmeden kendimi direk banyoya atım. kısa sürede ılık suyla duş alıp banyodan çıkıp, üstümdeki bornozla makyaj masamın önündeki makyaj sandalyesine oturdum.

Makyaj aynasından kendimi incelediğimde duş almadan önceki halimden biraz daha iyi gözüküyordum. Ormanda ağaç dalına takılıp düştüğümde başımı vurmuştum, aynadan başıma baktığımda küçük yaraydı yara bandı yapıştırmamıza gerek yoktu iki üç güne geçerdi. Masanın üstünden nemlendiricimi alıp yüzüme sürdüm. Masada işim bitiğinde dolabımdan giyeceklerimi seçip üstüme giydim, siyah eşofman ve beyaz salaş tişört giymiştim.

Odadan çıkacağım zaman saatin kaç olduğunu merak etiğimde gözlerim duvardaki saate kaydı. Saat akşam altı buçuktu, akşam yemeği saati gelmişti. Odadan çıkıp merdivenlerden aşağı inip, mutfağa geçtim. Mutfakta Aysel teyze vardı, evimizin yardımcısıydı. Tezgahın yanındaydı galiba sofrayı hazırlamak için servis tabaklarına yemek koyuyordu.

Aysel Teyze'nin yanına gittiğimde "Sofrayı mı kuruyorsun Aysel teyze?" Dedim gülümseyerek.

Benim gülümsememe karşılık o da gülümseyerek "Evet kızım." Dedi, tezgâhtaki tabakları eline alıp mutfaktan dışarıya çıktı. Bende tezgahta kalan tabakları alıp mutfaktan çıkıp salondaki yemek masasına gittim. Elimdeki tabakları yemek masasına koyup, su bardaklarına su koymaya başladım. Suları doldurduktan sonra annem salona girdi.

Annem yanıma kadar gelip beni baştan aşağı süzüp "Biraz daha iyi misin Lavinia?" Dedi kolumu tutarak. Kolumu tutmasıyla refleks olarak geri adım attım ama yine de kolumu bırakmadı, eve geldiğimden beri odama gelip bana bakmıyor şimdi ise merak etmiş gibi gelip soru soruyordu.

Yüzümü ifadesiz tutup "Beni bu kadar önemsediğini bilmiyordum anne." Dedim anne kelimesini bastırarak.

Ne diyeceğini şaşırmış gibi kolumdaki eli düştü, yüzüme üzüntüyle bakıyordu ağzını açıp bir şeyler söylemek istiyor ama geri ağzını kapatıyordu.

Benden uzaklaşmak için iki adım atıp "Sadece merak ettim kızım, yaşadığın zor şeyler sende travma yaratıyor bazı geceler uyuyamıyorsun veya bazı günler kendini iyi hissetmediğin için sakinleştirici hapları alıyorsun bırakmanı söylüyorum sana bırakmıyorsun kendine daha çok zarar veriyorsun." Durup tekrar konuşmaya devam etti "Sen benim kızımsın ne kadar sana olan sevgimi göstermesem de diğer anne kızlar gibi olamasak ta seni sevdiğimi unutma kızım." Dedi yüzü ne kadar samimiyse ses tonu bir o kadar samimiyetsizdi.

KARANLIĞA FISILDAYANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin